'VAN MİSAFİRPERVERLİĞİ SAYESİNDE HAYATTAYIM'

Vatan gazetesi yazarı Mutlu Tönbekici, Van'daki 2. depremde yıkılan ve DHA muhabirleri dahil pek çok kişiye mezar olan Bayram Otel'de kalmaktan nasıl kurtulduğunu yazdı.

Google Haberlere Abone ol
'VAN MİSAFİRPERVERLİĞİ SAYESİNDE HAYATTAYIM'

Mutlu TÖNBEKİCİ/VATAN


Van misafirperverliği sayesinde hayattayım


Yaşamak hakikaten tesadüflere bağlı...

Şu an hayatta oluşum Vanlı Yüksel ailesinin misafirperverliği sayesindedir. Bildiğiniz gibi geçen cumadan beri Van’dayım. Bayramı Kızılay gönüllüsü olarak Erciş’teki çadır kentte geçirdim.

Günlerdir hem elimden geleni yapıyordum, hem de gazeteye yazıyordum.

Perşembe günü uçağım sabah erken saatlerde olduğu için geceyi Van merkezde geçireyim dedim.

Erciş’ten Van’a gelirken, yolda da düşünüyordum. Kızılaycı arkadaşlarımın olduğu Yakut Otel’de mi kalsam, gazeteci arkadaşlarımın olduğu Bayram Otel’de mi..

Bu sefer de Bayram’da kalayım demiştim en son...

Sonra Vanlı arkadaşım Tolga aradı. “Ne yapacaksın oteli? Gel bizde kal. Zaten biz de amcamların evindeyiz. Tek katlı müstakil bir ev. Daha güvenlidir.. Sekiz kişiyiz, seninle dokuz oluruz ne olacak...” dedi.

“Olur” dedim. “Olur..”

Açıkçası derdim güvenlik değildi. Hiç aklıma bile gelmezdi yeniden bir deprem olacağı ve binaların çökeceği. Derdim yarenlikti. Otelde tek başıma ne yapacaktım? Bir aile yanında olmak iyi gelecekti günler süren çadır hayatından sonra.. Meğer kaderimi tayin edecekmiş bu davet... Meğer beni enkaz altında kalmaktan kurtaracakmış.

Meğer hayat tesadüfleri severmiş...

Kendime sevinirken haber geldi. Beni Van misafirperverliği kurtarmıştı ama meslektaşlarım enkaz altındaydı...

Günlerdir Anadolu Ajansı’ndan olsun, Doğan Haber Ajansı’ndan olsun, Cihan Haber Ajansı’ndan olsun muhabir arkadaşlarımla aynı çadır içinde yan yana haberlerimizi yazıyorduk. Birbirimize çay getiriyor, gelişmeleri paylaşıyorduk. Bazı geceler, artçılardan sonra araçlara biniyor, var mı bir şey diye etrafı kolaçan ediyorduk. Onların yanında ben gazetecilik falan yapmıyordum. Ve tam da ajans muhabiri olmanın ne kadar meşakkatli bir iş olduğuna dair bir yazı kaleme almayı düşünüyordum.

Ölmüş annem üzerine yemin ederim ki başlığım da “Medyanın bütün yükü onların üzerinde” olacaktı.

Meğer medyanın değil taşların, molozların yükünü de taşıyacaklarmış. Deprem haberleri yaparken deprem altında kaldılar.

Bu yazıyı yazdığım sırada Cem ve Sebahattin Ağbi’nin telefonundan sinyaller geldi.

Ne manaya gelir bu sinyaller bilemeyiz ama umarız hayat manasına geliyordur.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin