tv8'deki 'Galaksi Rehberi' programının sunucusu Gülhan Şen:
Kıskanılacak bir iş yapmıyorum. İki senedir dünyanın en muhteşem
tatil yerlerine gidiyorum ama denize sadece bir kez girebildim.
Mesleğimin dışı sizi, içi beni yakar
TV8'in uçuk kaçık sunucusu Gülhan Şen, iki yıldır,
seyahatseverlerin ilgiyle takip ettiği 'Gülhan'ın Galaksi Rehberi'
adlı gezi programını hazırlayıp sunuyor... Programdaki esprileri ve
enerjisiyle geniş bir hayran kitlesi edinen sempatik sunucu,
herkesin yapmayı hayal ettiği mesleğinin aslında göründüğü kadar
kolay olmadığını anlatıyor ve ekliyor: Bir kişi daha 'Ne güzel işin
var' derse kafasında mikrofon kıracağım! Medya dünyasındaki 11'inci
yılını dolduran Gülhan Şen'le programını ve gelecek projelerini
konuştuk...
Herkesin özendiği bir meslek sizinki. Bu işi yapmak için
gerekli koşullar nelerdir?
Aslında kıskanılacak bir iş yapmıyorum, takdir edilecek bir iş
yapıyorum! Mesleğimin dışı sizi, içi beni yakar. Geçenlerde
çekimlerde o kadar çok aksilik yaşadık ki, kameraman arkadaşıma
"Bir kişi daha bana ne güzel işin var desin, bak bu mikrofonu
kafasında nasıl kırıyorum!"dedim. Bu tarz bir işi yapmanın farklı
insanlar için, farklı koşulları olabilir ama benim koşullarım,
televizyonculuk deneyimi olmayan bir insanın üstesinden
gelebileceği tarzda değil, inanın...
ATEŞLER İÇİNDE BİLE ÇALIŞTIM
Biz sizi ekranın önünde görüyoruz tabii... İşin görünmeyen
kısmında neler var?
İnsanlar sanıyor ki benim önümde dönen bir atlas var. Gözümü
kapatıp, "Hooop hadi, bu hafta da buraya gidelim" diyorum. başka
hiçbir derdim, işim gücüm olmuyor. Önce gitmek istediğim yer için
seyahat firmalarıyla görüşmeler yapıyorum, seyahat sponsoru
buluyorum ve geziyi kanala büyük bir maddi yük bindirmeyecek
şekilde gerçekleştiriyorum. Bu çok zor bir iş aslında. Sonra
gideceğimiz yerle ilgili çekimi yapılacak alanları ve aktarılacak
bilgileri belirliyorum. Ders gibi oturup o bilgilere
çalışıyorum...
Gittiğiniz yerlede zorluk çekiyor musunuz peki?
Çekimlerde yeri geliyor bir şehrin tüm tarihi ve turistik yerlerini
bir günlük çalışmayla bitirmek zorunda kalıyoruz. Bazen bütün gün
yemek yemediğimizi fark ettiğimiz anlar oluyor. Sıcakta, soğukta
elimizde malzemelerle kilometrelerce yürüyoruz. Bazı yerlerde çekim
izni almak için bütün gün koşuşturduğum oluyor. Kimi zaman da
antibiyotik kullandığım, ateşler içinde olduğum halde çalışmak
durumunda kalıyorum. Sanıldığı gibi iki üç anons yapıp sonra
bikinimle plajda güneşlenmiyorum. Ya da otelde yan gelip
yatmıyorum. İki senedir 'Copacabana'sıydı, South Beach'iydi
dünyanın en muhteşem tatil yerlerine gittim ve sadece bir kez
denize girebildim; bir gün, bir iki saatliğine, iki senede bir
kez!
İŞİN ZOR KISMI ASIL TÜRKİYE'DE
Türkiye'ye dönünce evden dışarı çıkmak istemiyorsunuzdur
herhalde?
Keşke çekim bitince işim de bitse... İşin asıl zor kısmı o zaman
başlıyor diyebilirim. Programın aynı zamanda yönetmeni olduğum için
yayına girene kadar her aşamasında çalışıyorum. Kanala dönünce
oturup kasetlerin deşifrelerini yapıyorum. Metni yazıyorum, müzik
seçiyorum, seslendirme yapıyorum ve son olarak da oturup montajını
gerçekleştiriyorum. Hem kanalda, hem de kendi evimde kurduğum
montaj setimde çalışıyorum.
Tek kişilik dev kadro gibisiniz. Alışılagelmiş
sunuculardan çok farklısınız.
Beni iyi tanıyan, çalışma geçmişimi bilen izleyicilerim programın
hangi alanlarında emeğim olduğunu da gayet iyi biliyor. Yazdıkları
e-mailler'le bana olan sevgilerini, tebriklerini aktarıyorlar...
Ama hayatını başkalarının başarı ve mutluluklarını kıskanarak
geçiren bazı insanlar da var hayatta.
Ne gibi mesela?
Günlük mesailerini "Bugün kime uyuz olsam. Kimin yerinde olamadığım
için mutsuz olsam" diye harcayan insanlar var. İşte o tip insanlar
ekranda sadece gezip tozan eğlenen, üstüne bir de bunun için para
ödendiğini düşündükleri sarışın bir kız görüyorlar. Bozuluyorlar,
"Ne var bunda bunu ben de yaparım, kimbilir kimin nesi olduğu için
oradadır" diyorlar. Halbuki ben kimsenin bir şeyi değilim. O
gördüğün sarışın kıza 11 yıllık televizyonculuk deneyimi için para
ödeniyor arkadaşım! Hikayeyi bilenler ne dediğimi anlayacaktır;
Picasso'nun peçeteye 10 saniyede çizdiği horoz misalidir bu olay,
kusura bakmayın.
YADIRGAYAN YADIRGASIN
Programda espriler yapıyor, kendi kendinizle de dalga
geçiyorsunuz. 'Bu tarz yadırganır mı?' diye düşündünüz mü hiç?
"Yadırgayan yadırgasın" dedim. Bazen risk almak gerekiyor.
Kalıplara sıkışmış insanları düşüneceğiz diye, yeni bir şey
yapmayacak mıyız? Bir dostunuz, gezdiği yeri sohbet ortamında nasıl
anlatıyorsa, programda öyle sunum yapıyorum. Seyahat eğlenceli,
güzel ve mutluluk veren bir şeydir. Nemrut nemrut çıkıp anlatılacak
bir olay değil. Seyirciye entelektüel birikimi kanıtlama veya
sergileme derdim yok benim. Neden olsun ki? Bu sadece kendi egonuzu
şişirmeye hizmet eder.
Yarışma sunacağım
'Gülhan'ın Galaksi Rehberi' Yeni sezonda da devam edecek
mi?
Evet, sevenlerinden aldığımız istek ve tavsiyeler üzerine program
önümüzdeki sezon da devam ediyor. İzleyicilerle beraber yine
muhteşem yerlere gideceğiz.
Peki sizi başka projelerde de görecek miyiz?
Yeni bir yarışma programına başlıyorum, adı 'Pürdikkat'... O da
tv8'de yayınlanacak. Günlük hayattaki dikkatinizi ölçen bir gizli
kamera sokak yarışması. Oyuncu arkadaşlarımız her bölümde farklı
mekanlara yerleşiyor ve oraya gelen müşterilerin dikkatini çekecek
enteresan durumlar oluşturuyor.
'Q FAKTÖR' ÇOK ÖNEMLİ
Siz iletişim fakültesi mezunusunuz. Televizyonda yer almak
için okullu olmak gerekiyor mu?
Ekran önü için gerekmiyor, orada daha önemli bir koşul var ki, o da
ekranın sizi sevmesi... 'Q faktör' deniliyor bu özelliğe...
Amerika'da bunun ölçümleri bile yapılıyor. Bunu eğitimle
kazanamazsınız, ya vardır bu özelliğiniz ya da yoktur. Fotojeni
gibi... Ama şu bir gerçek ki yaptığım işin okulunu okumuş olmak,
eğitimini almış olmak beni Gülhan Şen yapan şeydir.
www.sabah.com.tr