Taraf gazetesindeki ilk yazısını bugün kaleme alan Murat Seçkin, yazısında Gezi Parkı direnişi sırasında Kabataş’ta başörtülü bir kadına yapıldığı iddia edilen ve daha sonra yalan olduğu ortaya çıkan saldırı iddiasına ilişkin çarpıcı bir bilgiyi gündeme getirdi.
Kabataş olaylarının gündeme geldiği dönemde Star gazetesinde editör olarak çalışan Seçkin, saldırıya uğradığı iddia edilen Z.D. ile röportaj yapan Elif Çakır'la ilgili sarsıcı iddialarda bulundu.
Yazısında, röportajı yayına hazırlayan editörün Çakır'a; "Bunları anlattı mı?" diye sorduğunu belirten Seçkin, editörün aldığı yanıtın ise "Konuşacak hali yoktu. Ne anlatabilirdi ki? Ama ne demek istediğini ben anladım" olduğunu belirtti.
Medya gündemine bomba gibi düşen bu iddiaların ardından Twitter'dan açıklamalarda bulunan Çakır ise Z. D.'nin savcılık ifadesini delil gösterdi ve Seçkin'in açıklamalarını yalanladı. Çakır, ayrıca 'Kabataş'ın kurgu olduğunu öne süren kişilerin sorgulanması gerektiğini belirterek savcıları göreve çağırdı.
Çakır'ın bu tepkisine Medyatava aracılığıyla yanıt veren Seçkin, olayla ilgili de önemli bilgiler aktardı.
İşte, Seçkin'in açıklamaları:
Taraf'taki ilk yazınızın bu kadar ses getireceğini bekliyor muydunuz?
Bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim açıkçası. 'Böyle bir haber yapılmamalıydı' demek için yazdım bu yazıyı. Ben o dönemlerde politika editörü de değildim. Politika editörlüğünden sürgün edilmiş belediye ekleri çıkartan bir editördüm. Mustafa Karaalioğlu'nu da gerçekten çok severim. Gazeteciliğin ötesinde bir abi-kardeş ilişkisi vardır aramızda. Bu işte onun yara alması bile beni bir parça üzüyor. Medya tartışmalarının içinde harcanacak bir adam değildir benim gözümde.
Karaalioğlu'nun haberi yok muydu yani bu röportajdan?
Bu haberin yapıldığı dönemde de Karaalioğlu gazetenin teknik sorumluluğunu üstlenmişti. Yani Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu değildi.
Haber Karaalioğlu'ndan bağımsız bir şekilde yapıldı diyorsunuz yani...
Onu demiyorum. Ama Genel Yayın Yönetmeni olsaydı belki böyle bir şeye izin vermezdi. Çünkü Yazı İşleri toplantılarına filan çıkmazdı.
Elif Çakır savcıları göreve çağırdı. Ne diyeceksiniz?
Gerçekten komik. Savcıları neden göreve çağırıyor? Gazeteciyiz biz. Bu bir gazeteci tartışması. Elif Çakır gazeteci olduğunu iddia ediyor. Ben de 19 yaşımdan beri gazetecilik yaptığımı iddia ediyorum. Gazetecilik 5N+1K'dır yani. Herhangi bir gazeteci sorsun ona. Burada suç nerede? Beni tutuklasınlar mı? Burada gazetecilikle alakası olmayan bir yaklaşım var. Bu basit bir köşe yazısıdır. Gerçek basittir çünkü. Niye savcıyı göreve çağırıyor, cevap versin. Herkes orduyu göreve çağırır, Elif Çakır savcıyı göreve çağırıyor.
Çakır, Twitter'da delil olarak Z.D'nin savcılığa vermiş olduğu ifadeyi paylaştı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Bu önemli bir durumdur. Zehra Develioğlu'nun emniyette 2 tane ifadesi var. Birincisi Elif Çakır'la röportaj yapmadan önce, diğeri ise Elif Çakır'la röportaj yaptıktan sonra... Bu bir gazetecinin ayıbıdır. Açık söylemek gerekirse böyle bir kurgunun malzemesi olduğu için kadına da üzülüyorum.
Peki bu zamana kadar neden paylaşmadınız bu bilgiyi?
Çünkü o sayfanın editörü ben değildim.
Ne zaman ulaştınız bu bilgiye?
Bu bilgiye ne çok erken ne de çok geç ulaştım. Sonradan ulaştım. Bunu paylaşması gereken de ben değildim.
Kimdi peki?
Bunu paylaşamam. Ben haber yapmadım, köşe yazdım. Salı günü de yine MİT'ten bilgi alıp, yalan dolan haber yapan birkaç gazeteci hakkında bir yazım olacak.
Korkmuyor musunuz?
Korkmaz olur muyum... Korka korka yazdım her şeyi. 'Ölümden öte köy var mı' noktasındayız artık.
Sosyal medyada Cemaatçi olduğunuzu öne sürenler oldu. Cemaatçi misiniz?
Ben ne Cemaatçi, ne AK Parti'li ne de CHP'liyim. Sadece gazeteciyim.
Elif Çakır sizi aradı mı?
Hayır. Savcıları göreve çağırmak yerine beni arasaydı keşke...
Canan Kaya / Medyatava
canankaya@medytava.com