SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN ATİLLA BEY?
Nerde kalmıştık?
Desti İzdivaç ve benzerlerinden bahsediyordum sanırım en son size yazdığımda... Üzerinden de epey bir süre geçmiş. (Artık ne desem boş! Daha sık yazmamı isteyenlere mazeret bulmaktan sıkıldım vallaha!) Önceki yazımda Desti İzdivaç programının demirbaşı olan, müstakbel eşlerin birbirlerini önceden görerek stüdyodan tüymemeleri için araya konan paravanın üzerindeki resimden söz etmiştim, hatırlarsanız. (Hatırlamayan varsa, açsın bir önceki yazıyı okusun mirim. İnternetin böyle de güzel bir yanı var malum.) İşte ben o günden beri fellik fellik dünyayı dolaşıyorum arkadaşlar. (Bu seferki mazeretimi de bulmuş oluyorum böylece. Yaşasın!) O sanal alem senin, bu siber site benim, ayak atmadığım bir pixel parçası kalmadı diyebilirim. Tam umutlarımı yitirmiş, kuyruğumu kıstırmış, boynum bükük, gözüm yaşlı bir vaziyette kendime dönmek üzereyken birden ne görsem beğenirsiniz... Mail kutuma gelen bir mektup... Demek ki bu yazıları okuyup, aynı dertlerden mustarip olan insanlar varmış dedirten bir mektup hem de... (Hayat güzeldir, arkadaşlar. İclal Aydın hanımefendinin kulakları çınlasın... Kendisini Avrupa Yakası’nda bir evlilik programı parodisinde rol yaparken izledik ya, ölsem de gam yemem artık.) Nurhan Dülgeroğlu imzalı bu mektup aynen şöyleydi:
Atilla Bey merhaba... Bugün Medya Tava sitesinde “Dest-i izdivaç” programı ile ilgili yazınızı okurken, uzun zamandir Flash TV'nin çeşitli programlarinda bıkmadan ve yılmadan kullanılan emektar pano gözümde canlandı. Bu panoda kullanılan resim (ekte de goreceginiz üzere) bir film afişi ve orada yer alan tıfıl arkadaş günümüzün en ünlü komedyenlerinden Mike Myers’in ta kendisi! Umarım gizemi çözmeye katkım olmuştur :)
Hiç olmaz mısınız Nurhan beyciğim... Hem de nasıl bir yükten kurtardınız beni bilemezsiniz. O kişinin Yılmaz Morgül olmadığını öğrenmek nasıl büyük bir mutluluk anlatamam...
Bu arada yazımdan sonra aldığım bir başka mektubu da buraya almam gerekiyor. Zira bu mektup bir anlamda karşı tarafın yanıt hakkını kullanması demek. Çünkü Desti İzdivaç’ın sunucusu Eftalya Nur Öktem hanımefendi yazmış aşağıdaki mektubu. Mektup direkt bana gönderilmedi aslında. Sebebi de geçen yazının altına mail adresimi eklemeyi unutmş olmam... Tabii bu durumu Eftalya hanım biraz yanlış anlamış ama olsun. Ben onun yanlış anlamalarına alışkınım ne de olsa. (Aman şimdi buna da alınır kendisi, bu yüzden susayım da sözü kendisine bırakayım. Diyor ki Eftalya Hanım;
UMARIM BU MAIL ATİLLA BEY E ULASIR . ZİRA YAZDIĞI SAÇMA SAPAN YAZILARA GELECEK YORUMLARI BİLDİĞİNDEN BİR MAIL ADRESİ EDİNMEMİSMİDİR.. YAHU İNSAN BİŞEY YAZARKEN Bİ ARAŞTIRIR.. O ERKEK HALİYLE BENİM MAKYAJIMA BAKACAĞINA ÖNCE BEN KİMİM ONU ÖĞRENSİN... ALEM FM DE YILLARDIR PROGRAM SUNUYORUM.. DOBRA DOBRA EFTALYA... AMA KENDİSİ DE HAKLI BAZEN BEN BİLE KONU BULAMAYINCA ETRAFA SALLARIM .. BENİMKİLER DESTEKLİ OLUR :) O DA SALLAMIŞ AMA KOMİK OLMUŞ.. SİZ GELİN DAHA SADE BİR MAKYAJI SİZE YAPALIM ATİLLA BEY PARDON TEK T MİYDİ :)
Acaba mail’i yazarken büyük harf kullanmayı tercih etmesinin sebebi; benim kalın kafamın söylediklerini anlamayacağı ve bu yüzden yazdıklarını gür bir sesle bağıra bağıra okumam gerektiğini hatırlatmak için midir bilemiyorum. Ayrıca “edinmemiş midir” kelimesini ne maksatla EDİNMEMİSMİDİR olarak yazdığını da anlayabilmiş değilim. Zira Ş harfini başka kelimelerde S olarak değil Ş olarak yazmış. Soru takılarının bitişik yazılması gerektiğini de kendisinde öğrenmiş oldum bu mektup sayesinde. “Sallama” konusunda kendisinin de yetenekli olduğunu ben farketmiştim zaten, bu yüzden şaşırmadım. Ancak belirtmek isterim ki ben zaten komiklik olsun diye yazıyorum bütün bunları... Programına katılmam için yaptığı davete ve “daha sade makyaj” teklifine maalesef paravanı açmasına fırsat bırakmadan “hayır” demek zorundayım. Zira benim adım hakikaten de tek “T” ile yazılıyor. Çift T’li bir ismim olsa hiç düşünmeden teklifini kabul ederdim.
SEMİHA YANKI’YA NE OLDU?
Bu arada Semiha Yankı’ma ne oldu benim? Sanki hiç o programda yer almamış gibi sırra kadem bastı. Oysa ki daha son programında “kanalını” öve öve bitiremiyordu. Açıkçası Semiha hanım ne oldu da yuvamızı yapmaktan vazgeçti hiçbir fikrim yok. Acaba o da Esra Erol gibi başka kanala mı transfer oldu? Yoksa kanal içinden birileri ayağının altından paspası mı çekiverdi? İşin en acı yanı ise, Semiha hanımın hergün öve öve bitiremediği Flash TV’nin ana haber bülteni sunucusu “en yakışıklı enkırmen” bile onu unutmuşa benziyor. Bu arada benim Eftalya hanımın makyajına takmış olmam, onu programa hazırlayan kuaförüne yaradı. Artık hergün istisnasız bir teşekkür gidiyor Eftalya hanımdan kendilerine...
Bugün sadece Desti İzdivaç’la sınırlı kaldım ama sanmayınız ki diğer kanallardaki benzeri programları izlemiyorum. Özellikle Kanal 1’in hergün gündüz kuşağında yayınladığı yeni Pelin Akat şahaseri “Gel Yarim Ol” hakkında yazmak istediğim çok şey var. Ama bugün kısa keseyim yaıya da, hemen yarına yeni bir tanesini yazmak için enerjim kalsın.
Bu arada acaba mahkemeye başvurup adımdaki T’leri ikiletsem mi diye ciddi ciddi düşünüyorum. Yoksa böyle giderse ne birinin dest-i izdivaçına talip olabileceğim var, ne de Eftalya hanımın beni seveceği... Bu ıstırapla ne kadar yaşar ki benim gibi desteksiz sallayan biri?
Eftalya hanımın dikkatine işte mail adresim:
http://atillaaydogdu.blogspot.com