Erdal Şafak/Sabah
Sabah'tan mektup
Kaptan
Gece yarısından epey sonraydı. Şehir sayfalarının da
matbaaya geçilmesinden sonra salondaki koltuğuma
gömüldüm.
(Not: Bilgi İşlem Servisimizin kurduğu
sistem sayesinde sayfalardaki değişiklikleri ve matbaaya geçildiği
saatleri hem cep telefonumdan, hem de dizüstü bilgisayarımdan an be
an izliyorum.)
Evet, son sayfanın da gönderilmiş olmasının rahatlığıyla salondaki
koltuğuma gömülüp, İngiltere Kralı VI. George ile ilgili dosyayı
okumaya başladım. (Not: Gecenin bir vaktinde, uykumdan özveride
bulunarak 60 yıl öncesine gitmemin elbette bir nedeni var:
Önümüzdeki günlerde bu köşede bir-iki yazının konusu olacak.)
Derken, cep telefonumdan bir mesaj, yani bir SMS geldiğini duyuran
anons sesi yükseldi. Açtım. Kaptan'dandı. Savaş Ay'dan. Şöyle
diyordu. Daha doğrusu şu muştuyu veriyordu:
"Abim, ustam; bir haftadır tüm gazete ve televizyon muhabirlerinin
görüşebilmek için kapısında nöbet tuttukları, Uğur Dündar'dan Ali
Kırca'dan Seda Sayan'a tüm programcıların yayına alabilmek için
çırpındıkları Defne Joy'un annesi, dahası eşinin de anne-babasıyla
evlerinde ilk görüşen oldum. Mal sabah ellerinden öper. İyi
geceler."
Kral VI. George dosyasını kapattım; açık denizlerin delişmen
kaptanına "İyi geceler" in en sıcağını, en ivazsızını
mırıldandım.
Işıkları söndürüp yatak odasına yöneldim.
Ertesi sabah gazeteye gittiğimde masamda dosya hazırdı: Dört günlük
yazı dizisinin spotları, fotoğrafları...
Az sonra Savaş Ay damladı. "Abim" dedi, "İki yıldır aha şu koltukta
oturuyorsun, beni hiç manşete çekmedin."
İtiraz ettim. Yanıtladı: "Tamam, çok sürmanşet oldum ama manşet
hayır."
Uzatmayayım; sabah gündem toplantısında haberlerin dağılımını
yaparken, en okkalı sayfayı "Defne Kızım"a ayırdım.
Saat 15.15'te birinci sayfayı hazırlamak için masaya oturduğumuzda
manşet hazırdı.
Ama sonra başdöndürücü gelişmeler başladı:
Mısır'da Hüsnü Mübarek çekip gitmişti ya da gönderilmişti.
Balyoz davasında 106'sı muvazzaf 163 subay için tutuklama kararı
verilmişti. İçlerinde kuvvet komutanları vardı, ordu komutanları
vardı, bir dönemin güçlü mü güçlü generalleri, amiralleri
vardı.
Gel çık işin içinden..
Ama Savaş Ay'ı manşetten indirmemeye kararlıydım.
Sonuç?
Ertesi gün SABAH iki sürmanşet ve bir manşetle çıktı.
Sürmanşetlerde Balyoz ve Mısır, manşette Defne'nin annesi.
İnanın, Savaş Ay'ın röportajı Balyoz ve Mısır haberlerinin
toplamının üç-dört katı daha fazla okundu. Tüm TV kanallarının
üstüne atladıkları konu oldu.
Yarın o dizinin son bölümünü okuyacaksınız. Ardından sıra Mediha
Olgun'un okurken içinizi acıtacak dizisine gelecek.
Görüyorsunuz; SABAH hiçbir zaman rutin ile yetinmiyor,
yetinmeyecek. SABAH'ta her zaman diğer gazetelerden farklı, daha
doğrusu diğer gazetelerde olanlara artı haberler, röportajlar,
diziler bulunacak. Farkımız bu.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle...