SAVAŞ AY'IN RÖPORTAJI SABAH'A NASIL MANŞET OLDU?

Erdal Şafak, Savaş Ay'ın Defne Joy Foster'ın annesi Hatice Foster'la yaptığı ve çok ses getiren söyleşiyi Cumartesi günü manşetten verdi ama bu hiç de kolay bir karar değildi...

Google Haberlere Abone ol
SAVAŞ AY'IN RÖPORTAJI SABAH'A NASIL MANŞET OLDU?

 


 


 


Erdal Şafak/Sabah


Sabah'tan mektup


Kaptan


Gece yarısından epey sonraydı. Şehir sayfalarının da matbaaya geçilmesinden sonra salondaki koltuğuma gömüldüm.
(Not: Bilgi İşlem Servisimizin kurduğu sistem sayesinde sayfalardaki değişiklikleri ve matbaaya geçildiği saatleri hem cep telefonumdan, hem de dizüstü bilgisayarımdan an be an izliyorum.)
Evet, son sayfanın da gönderilmiş olmasının rahatlığıyla salondaki koltuğuma gömülüp, İngiltere Kralı VI. George ile ilgili dosyayı okumaya başladım. (Not: Gecenin bir vaktinde, uykumdan özveride bulunarak 60 yıl öncesine gitmemin elbette bir nedeni var: Önümüzdeki günlerde bu köşede bir-iki yazının konusu olacak.)
Derken, cep telefonumdan bir mesaj, yani bir SMS geldiğini duyuran anons sesi yükseldi. Açtım. Kaptan'dandı. Savaş Ay'dan. Şöyle diyordu. Daha doğrusu şu muştuyu veriyordu:
"Abim, ustam; bir haftadır tüm gazete ve televizyon muhabirlerinin görüşebilmek için kapısında nöbet tuttukları, Uğur Dündar'dan Ali Kırca'dan Seda Sayan'a tüm programcıların yayına alabilmek için çırpındıkları Defne Joy'un annesi, dahası eşinin de anne-babasıyla evlerinde ilk görüşen oldum. Mal sabah ellerinden öper. İyi geceler."
Kral VI. George dosyasını kapattım; açık denizlerin delişmen kaptanına "İyi geceler" in en sıcağını, en ivazsızını mırıldandım.
Işıkları söndürüp yatak odasına yöneldim.
Ertesi sabah gazeteye gittiğimde masamda dosya hazırdı: Dört günlük yazı dizisinin spotları, fotoğrafları...
Az sonra Savaş Ay damladı. "Abim" dedi, "İki yıldır aha şu koltukta oturuyorsun, beni hiç manşete çekmedin."
İtiraz ettim. Yanıtladı: "Tamam, çok sürmanşet oldum ama manşet hayır."
Uzatmayayım; sabah gündem toplantısında haberlerin dağılımını yaparken, en okkalı sayfayı "Defne Kızım"a ayırdım.
Saat 15.15'te birinci sayfayı hazırlamak için masaya oturduğumuzda manşet hazırdı.
Ama sonra başdöndürücü gelişmeler başladı:
Mısır'da Hüsnü Mübarek çekip gitmişti ya da gönderilmişti.
Balyoz davasında 106'sı muvazzaf 163 subay için tutuklama kararı verilmişti. İçlerinde kuvvet komutanları vardı, ordu komutanları vardı, bir dönemin güçlü mü güçlü generalleri, amiralleri vardı.
Gel çık işin içinden..
Ama Savaş Ay'ı manşetten indirmemeye kararlıydım.
Sonuç?
Ertesi gün SABAH iki sürmanşet ve bir manşetle çıktı. Sürmanşetlerde Balyoz ve Mısır, manşette Defne'nin annesi.
İnanın, Savaş Ay'ın röportajı Balyoz ve Mısır haberlerinin toplamının üç-dört katı daha fazla okundu. Tüm TV kanallarının üstüne atladıkları konu oldu.
Yarın o dizinin son bölümünü okuyacaksınız. Ardından sıra Mediha Olgun'un okurken içinizi acıtacak dizisine gelecek.
Görüyorsunuz; SABAH hiçbir zaman rutin ile yetinmiyor, yetinmeyecek. SABAH'ta her zaman diğer gazetelerden farklı, daha doğrusu diğer gazetelerde olanlara artı haberler, röportajlar, diziler bulunacak. Farkımız bu.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle...


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin