Ümit Alan/BİRGÜN
Köşe yazarları gelecekte ne iş yapar?
Sıkça tekrarlandı. Ama yine de kısa bir girizgâh yapalım:
Facebook’tu, bloglardı, Twitter’dı derken köşe yazarlığının
geleceği hayli karanlık görünüyor. Malumunuz herkes biraz köşe
yazarı artık. Mail gruplarda yaşanan kavgaların taraflarından
tutun, Facebook’ta “status” dediğimiz hal tercümesi başlıklarının
ve videolarının altında birbirine girenlere kadar çoğu internet
kullanıcısı biraz polemikçi köşe yazarı tavrı içinde. Nice köşe
yazarına taş çıkartacak bloggerlar da cabacı. Hal böyleyken bunca
köşe yazarının arasından sıyrılmak o kadar zorlaştı ki, tek başına
yazı yazmak yeterli gelmiyor. Niyet sorgulanmaz ama, pekâlâ
sessizce gidivermek varken âlâyı vâlâ ile umreye gitmeler falan bu
aradan sıyrılma çabasının hezeyanları gibi duruyor.
Peki, diyelim ki, köşe yazarlığı böyle ağır ağır meçhule
gitmek yerine aniden son buluverse, bir sabah uyandığımızda
köşelere fidan dikildiğini görüversek, “tasfiye nedeniyle
kapalıyız” yazsa cornerlerda… O zaman köşecilerimiz ne yapar
dersiniz? Her zamanki gibi bir kaç şanslı köşe yazarımız üzerinden
biraz tahmin yürütelim.
RASİM OZAN KÜTAHYALI – DERNEK KANTİNCİSİ
Deniz Gezmiş’ten tutun Che Guevara’ya solun tüm değerlerine savaş
açan bir liberal cengaver olan Kütahyalı, bence köşe yazarlığı
bitse de işsiz kalmaz. Özgürlüğün Çarpıntısı gibi isminde bile
“romantik devrimci” tezatlar taşıyan köşesiyle ve güvendiği iktidar
ehliyle yarattığı çarpıntı, eski bir derneği harlandıracak gibi
bence. Az biraz uğraşırsa Komünizmle Mücadele Dernekleri
hortlayacak. 50’ler ve 60’lar Türkiye’sinin bir klasiği olan bu
derneklerin kurucuları arasında Fethullah Gülen’in de yer aldığını
hatırlatmakta fayda var. Ola ki, bu yoğun mücadele sonucunda bu
dernekler hortlar ve Kütahyalı da işsiz kalırsa çare var. En
azından kantin işletmeciliğini verirler, tencerede yemek pişmeye
devam eder.
ŞAMİL TAYYAR – İŞSİZ
şimdi geçtiğimiz pazartesi itibariyle son 5 yazısının başlığını
sıralayacağım, nasıl bir adamdan söz ettiğimizi varın siz hesap
edin: 1-Beni iyi dinle dalaksız 2-Sen kimsin lan! 3-Alın şu adamı
başımdan 4- Bahçeli’nin elleri de kırılsın mı? 5-Seni İngiliz seni.
Gördüğünüz gibi başlıklarda şiddet, ihtiras, kabadayılık, aksiyon,
yabancı düşmanlığı her yol var. Bu yazarımızın adı şamil Tayyar.
Star gazetesinde yazıyor. Bir yazısında kendisinin de söylediği
üzere “gelecek projeksiyonu kısa vadeli.” Ben oturdum düşündüm de
hiçbir meslek grubuna yakıştıramadım bu vasıfları. şimdi şamil
Tayyar şu işi yapar dersem, o meslek grubunu incitmiş olacağım. O
yüzden şamil Tayyar bu ülkede ancak köşe yazarlığı yapar diyorum.
Köşe yazarlığı ortadan kalkarsa da öyle kalır ortada. Gerçi köşe
yazarlığı değil, Ergenekon operasyonu bitse şamil Tayyar’ın ne
yapacağı meçhul ama neyse.
RUHAT MENGİ – PROFESÖR
Türkiye; Nur Serter gibi, Kemal Alemdaroğlu gibi, İhsan Doğramacı
gibi profesörler görmüş bir ülke. “Bunca cehaletin ancak tahsille
mümkün olduğuyla” ilgili örneklerin sıkça verilebileceği bir
ülkede, köşe yazarlığı ortadan kalkarsa, Ruhat Mengi’nin en
âlâsından profesör olmasına hiçbir mani yok. “Hayır efendim olamaz,
Atatürk karanlıktan korkamaz”, “Yaşar Büyükanıt 27 Nisan
muhtırasını kendi başına yazmış, bunu niye orduya mal ediyorsunuz”
sınırlarında gezen bir yüzeysellikten söz ediyorum. Maarif bu
durumdayken Ruhat Mengi’nin korkunç yüzeyselliğini sürdürmesi,
Türkiye’de profesörlük için yeter de artar bile. Murat Belge, eski
bir Radikal yazısında “eğitim görmemişlerde hala biraz umut var”
diye yazmıştı. Ruhat Mengi’yi okudukça hep o cümleyi
hatırlıyorum.
AKİF BEKİ – BASIN SÖZCÜSÜ
Aslında geleceği en kolay tahmin yürütülecek köşecimiz Akif Beki.
Malum basın sözcülüğünden, köşe yazıcılığına yatay geçiş yapmıştı
kendisi. Zira başbakanlık basın sözcüsüyken Ahmet Hakan gibi eski
arkadaşlarıyla polemiğe girip “edepsiz, tetikçi, çirkef, de haydi
ordan” demek mümkün olmuyordu. Hoş, bu tarz bir üslup tutturulacağı
zaman Başbakan Erdoğan’ın pek sözcüye de ihtiyacı olmuyor ya neyse.
Velhasıl Akif Beki köşe yazarlarının içinde en tuzu kuru
olanlarından diyebiliriz. Yazılarına bir göz atarsanız, şimdi bile
gayrı resmi olarak yürüttüğünü düşünebileceğiniz eski işine
dönebileceğini fark edersiniz pekâlâ.
Köşe yazarlığının geleceği pek parlak olmayabilir, ama görüldüğü
üzere köşe yazarlarının pek bir gelecek kaygısı yok. Büyük
çoğunluğu gemisini kurtarıyor bir şekilde. Bize de çetelesini
tutmak düşüyor.