SABAH YAZARLARI CEM UZAN´LA YEMEKTEYDİ...

Genç Parti Başkanı ve medya patronu patronu Cem Uzan´la öğle yemeğinde biraraya gelen Sabah yazarlarından İlker Sarıer, 7 yıl önce çalıştığı Star´da tanıştığı ´Cem´le´ bugünkü ´Uzan´ arasındaki farkı yazdı.

Google Haberlere Abone ol
SABAH YAZARLARI CEM UZAN´LA YEMEKTEYDİ...

Cem Uzan'ın anlatmadıkları...



Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan ile dün bir öğle yemeğinde beraber olduk, SABAH'ın diğer yazarları ile birlikte...



Sorular yönelttik, cevaplar aldık Uzan'dan, Türkiye'nin sorunlarına ve çözümlerine ilişkin...



Benimse, şimdiye kadar birçok kez eleştirdiğim Cem Uzan'ın yemek davetinde bulunuş amacım, biraz daha yakından dinlemek ve anlamaya çalışmaktı.



Niye mi?.. Hem "kişisel meraklarım" açısından, hem de Cem Uzan'ın partisinin, siyasette meydana gelen büyük bir "boşluğu doldurmaya aday" olmasından tabii ki...



Siyasette başarının tek kriteri "iktidar"dır.



Cem Uzan henüz iktidar olamadığına göre; "başarısından" söz etmek için erken...Ama "çok kısa" bir seçim takviminden, apar topar yüzde 7.5 oy çıkarmak da bir başarı sayılabilir. Cem Uzan'ın, Türkiye'nin en etkili gazetesinin yazarları ile yürüttüğü sohbette son derece "çağdaş ve bilimsel" bir tutum sergilemesi şaşırtıcı değil...



Başarılı bir işadamı olması bakımından, dünyanın ve ülkenin sorunlarını vakıf olduğu da ortada...Fakat dediğim gibi siyaset başka bir alan...Bu sebeple, bence önemli bir soru yönelttim Cem Uzan'a...



Dedim ki



"Partiniz, esas olarak gençlik yığınlarına cazip görünüyor. Çaresizlik, unutulmuşluk ve çıkışsızlıkla bunalmış büyük bir gençlik dalgasını arkanıza alabilir ve iktidar olabilirsiniz. O zaman, sizin bugüne kadar dile getirdiğiniz vulgarize milliyetçi söylemler, ülkenin temel sorunlarını çözmeye yetecek mi?"



Cevabını şöyle özetledi Cem Uzan



"Biz, ne Amerika'ya karşıyız ne de AB'ye... İnşallah başbakan olurum da, AB'ye ortaklık anlaşmasını imzalamak onuru da bana nasip olur. Ama ülkenin aşırı borçlanmasına, IMF dayatmalarına ve dış ticaret açığına karşıyız. Özellikle tarım sektöründe makul bir subvansiyon gerektiğini düşünüyoruz. Enerjide ulusal politikalardan yanayız."



Cem Uzan'a şunu da sorduk



"Zengin bir işadamısınız. Paranız var. Gücünüz var. Erk veya popülerlik uğruna siyasete soyunacak biri değilsiniz. Öyleyse siyasete niçin girdiniz?"



Şuydu cevabı



"Ne kazandıysam, şu anda neyim varsa bu ülke sayesindedir. Gerçekten hiçbir şeye ihtiyacım yok. Ama ülkenin bizim gibi insanlara ihtiyacı var. Bu bir görevdir. Arzedin ki, ikinci askerlik görevimi yapıyorum. Sadece memlekete hizmet için girdim siyasete... Başırısız olduğum gün de bırakmasını bilirim."



Buna benzer düşüncelerini açıkladı Cem Uzan yemek sohbetinde...



Büyük haber niteliğinde bir açıklaması olmadı, olamazdı. Bu bakımdan gözlemlerimi ve hissettiklerimi de sizlerle paylaşmalıyım.



94'te kısa bir dönem Star televizyonunda çalışmıştım, oradan tanıyorum biraz Cem Uzan'ı...



Gördüm ki, "7 yıl önceki Cem" ile "bugünkü Uzan" arasında biraz fark var. Anladığım kadarıyla, pratik siyaset ve geniş kitleler insanları olgunlaştırıyor, sosyalleştiriyor da...



Az eleştirmedim Cem Uzan'ın siyaset meydanlarında çizdiği figürleri ve söylemlerini... Kolay kolay "örtüşebileceğimi" de sanmıyorum.



Ama şunu teslim etmeliyim Cem Uzan, siyasette bir "vaka" olarak geliyor. Pratik zekasının, kişisel becerilerinin ve kitlelerdeki politik boşluğun bileşkesi midir bu, yoksa şimdiden kestiremeyeceğimiz başka faktörler de var mıdır, bilemem...Tayyip Erdoğan, zaman içinde "ikinci bir Özal" olabilirse, Uzan'ın şansı çok azalır ama olamazsa o vakit büyük şans doğar... Böyle bir durumda da, "nasıl bir iktidar doğar" bilemiyorum.



Şunu görüyorum ki, yakın gelecekte Türk siyaset sahnesini sadece AKP ile CHP'den ibaret görenler yanılmaktadır.



Cem Uzan, keyifli ve enerjiliydi.



Bu keyfin, "siyasetteki boşluğu ve gelişen dalgayı görmüş ve yakalamış olmasından kaynaklandığını" düşünmek yanlış olmaz.



Şu aşamada Uzan'ın "anlatmadıkları", anlattıklarından daha önemli...

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin