Cem Uzan'ın anlatmadıkları...
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan ile dün bir öğle yemeğinde
beraber olduk, SABAH'ın diğer yazarları ile birlikte...
Sorular yönelttik, cevaplar aldık Uzan'dan, Türkiye'nin sorunlarına
ve çözümlerine ilişkin...
Benimse, şimdiye kadar birçok kez eleştirdiğim Cem Uzan'ın yemek
davetinde bulunuş amacım, biraz daha yakından dinlemek ve anlamaya
çalışmaktı.
Niye mi?.. Hem "kişisel meraklarım" açısından, hem de Cem Uzan'ın
partisinin, siyasette meydana gelen büyük bir "boşluğu doldurmaya
aday" olmasından tabii ki...
Siyasette başarının tek kriteri "iktidar"dır.
Cem Uzan henüz iktidar olamadığına göre; "başarısından" söz etmek
için erken...Ama "çok kısa" bir seçim takviminden, apar topar yüzde
7.5 oy çıkarmak da bir başarı sayılabilir. Cem Uzan'ın, Türkiye'nin
en etkili gazetesinin yazarları ile yürüttüğü sohbette son derece
"çağdaş ve bilimsel" bir tutum sergilemesi şaşırtıcı değil...
Başarılı bir işadamı olması bakımından, dünyanın ve ülkenin
sorunlarını vakıf olduğu da ortada...Fakat dediğim gibi siyaset
başka bir alan...Bu sebeple, bence önemli bir soru yönelttim Cem
Uzan'a...
Dedim ki
"Partiniz, esas olarak gençlik yığınlarına cazip görünüyor.
Çaresizlik, unutulmuşluk ve çıkışsızlıkla bunalmış büyük bir
gençlik dalgasını arkanıza alabilir ve iktidar olabilirsiniz. O
zaman, sizin bugüne kadar dile getirdiğiniz vulgarize milliyetçi
söylemler, ülkenin temel sorunlarını çözmeye yetecek mi?"
Cevabını şöyle özetledi Cem Uzan
"Biz, ne Amerika'ya karşıyız ne de AB'ye... İnşallah başbakan
olurum da, AB'ye ortaklık anlaşmasını imzalamak onuru da bana nasip
olur. Ama ülkenin aşırı borçlanmasına, IMF dayatmalarına ve dış
ticaret açığına karşıyız. Özellikle tarım sektöründe makul bir
subvansiyon gerektiğini düşünüyoruz. Enerjide ulusal politikalardan
yanayız."
Cem Uzan'a şunu da sorduk
"Zengin bir işadamısınız. Paranız var. Gücünüz var. Erk veya
popülerlik uğruna siyasete soyunacak biri değilsiniz. Öyleyse
siyasete niçin girdiniz?"
Şuydu cevabı
"Ne kazandıysam, şu anda neyim varsa bu ülke sayesindedir.
Gerçekten hiçbir şeye ihtiyacım yok. Ama ülkenin bizim gibi
insanlara ihtiyacı var. Bu bir görevdir. Arzedin ki, ikinci
askerlik görevimi yapıyorum. Sadece memlekete hizmet için girdim
siyasete... Başırısız olduğum gün de bırakmasını bilirim."
Buna benzer düşüncelerini açıkladı Cem Uzan yemek sohbetinde...
Büyük haber niteliğinde bir açıklaması olmadı, olamazdı. Bu
bakımdan gözlemlerimi ve hissettiklerimi de sizlerle
paylaşmalıyım.
94'te kısa bir dönem Star televizyonunda çalışmıştım, oradan
tanıyorum biraz Cem Uzan'ı...
Gördüm ki, "7 yıl önceki Cem" ile "bugünkü Uzan" arasında biraz
fark var. Anladığım kadarıyla, pratik siyaset ve geniş kitleler
insanları olgunlaştırıyor, sosyalleştiriyor da...
Az eleştirmedim Cem Uzan'ın siyaset meydanlarında çizdiği figürleri
ve söylemlerini... Kolay kolay "örtüşebileceğimi" de
sanmıyorum.
Ama şunu teslim etmeliyim Cem Uzan, siyasette bir "vaka" olarak
geliyor. Pratik zekasının, kişisel becerilerinin ve kitlelerdeki
politik boşluğun bileşkesi midir bu, yoksa şimdiden
kestiremeyeceğimiz başka faktörler de var mıdır, bilemem...Tayyip
Erdoğan, zaman içinde "ikinci bir Özal" olabilirse, Uzan'ın şansı
çok azalır ama olamazsa o vakit büyük şans doğar... Böyle bir
durumda da, "nasıl bir iktidar doğar" bilemiyorum.
Şunu görüyorum ki, yakın gelecekte Türk siyaset sahnesini sadece
AKP ile CHP'den ibaret görenler yanılmaktadır.
Cem Uzan, keyifli ve enerjiliydi.
Bu keyfin, "siyasetteki boşluğu ve gelişen dalgayı görmüş ve
yakalamış olmasından kaynaklandığını" düşünmek yanlış olmaz.
Şu aşamada Uzan'ın "anlatmadıkları", anlattıklarından daha
önemli...
SABAH YAZARLARI CEM UZAN´LA YEMEKTEYDİ...
Genç Parti Başkanı ve medya patronu patronu Cem Uzan´la öğle yemeğinde biraraya gelen Sabah yazarlarından İlker Sarıer, 7 yıl önce çalıştığı Star´da tanıştığı ´Cem´le´ bugünkü ´Uzan´ arasındaki farkı yazdı.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin