SABAH-ATV'YE KREDİ VEREN KAMU BANKALARI HATALI BULUNDU

Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, Çalık ve Katar Emiri’ne ait Turkuvaz Grubu’na 375’er milyon dolar kredi veren iki kamu bankasını üç noktada hatalı buldu.

Google Haberlere Abone ol
SABAH-ATV'YE KREDİ VEREN KAMU BANKALARI HATALI BULUNDU

Teminat verilen gayrimenkuller değerinin çok üzerinde gösterildi. Döviz kredisi niteliği taşıyan kredi, “proje kredisi” kapsamında gösterildi. Çalık’ın kefalet imzasının gücü tartışmaya açık bırakıldı.


AKP iktidarının en çok eleştirildiği konular arasında bulunan Sabah-atv kredisi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) raporunda ağır şekilde eleştirildi. Çoğunluk hissesi devlete ait olan Halk Bankası’nın hesaplarını inceleyen YDK, Çalık ve Katar Emiri’ne ait Turkuvaz Grubu’na 375’er milyon dolar kredi veren Halk ve Vakıflar Bankası’nı 3 ana noktada hatalı buldu:


1- Turkuvaz tarafından teminat olarak verilen gayrimenkuller, menkuller ve marka-lisans hakları değerlerinin çok üzerinde gösterildi.


2- Gerçekte orta-uzun vadeli döviz kredisi niteliği taşıyan kredi, “proje kredisi” kapsamında gösterildi.


3- Kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza atan Çalık Grubu patronu Ahmet Çalık’ın “serbest mal varlığını ortaya koyan bir çalışma yapılmadı” ve kefalet imzasının gücü tartışmaya açık bırakıldı.


Kredinin şartları


- YDK raporuna göre Çalık Grubu 31 Mart 2008’de Halkbank’tan 375 milyon dolar kredi talep etti. Halkbank Yönetim Kurulu da 14 Nisan 2008’de 17/6 sayılı kararıyla kredi talebini uygun gördü. (Vakıfbank da benzer zaman dilimleri içerisinde aynı miktarda krediye onay verdi. Böylece TMSF’nin son ödeme günü olarak belirlediği 25 Nisan 2008’den 11 gün önce Sabah-atv için gereken finansman sağlanmış oldu)


- 375 milyon dolarlık kredi Halkbank Bahreyn Şubesi kanalıyla, İstanbul Güneşli Kurumsal Şubesi tarafından kullandırıldı.


- 3 yıl geri ödemesiz 1 yıl vadeli krediye libor+4.85 yıllık faiz oranı belirlendi. Faiz ödemelerinin 6 ayda bir tahsil edilmesi karara bağlandı.


(Bu şartlara göre, kredinin ilk ana para ödemesi 22 Nisan 2011’de yapılacak ve bu tarihte her iki bankaya 25’er milyon dolar ödenecek. Faizler ise kredinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ayda bir ödenecek. Turkuvaz Grubu, 22 Ekim 2008’de her iki bankaya 15 milyon 11’er bin dolar faiz ödemesi yaptı. Bu rakam üzerinden ilk 6 ayın faizinin yıllık bazda yüzde 8 olarak belirlendiği, dolayısıyla liborun yüzde 3.15 alındığı anlaşılıyor)


- Kredi sözleşmesine göre, Turkuvaz Grubu 750 milyon dolarlık kredi karşılığında, bu tutarın en az yüzde 30 fazlasıyla gayrimenkul ipoteği vermeyi, en az yüzde 100 fazlasıyla ticari işletme rehni tesis etmeyi taahhüt etti. Ayrıca Turkuvaz medya grubuna bağlı tüm şirketlerin her türlü gelirinin tek hesaptan geçmesi ve bu hesabın alacaklı bankalar tarafından rehni (tüm nakit akışının kontrolü) karara bağlandı.


YDK’nın itirazları


1- İpotek ve rehinlerin değeri şişirildi


- Raporda, Turkuvaz Grubu’nun İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Antalya’da bulunan 7 parça gayrimenkulünün alacaklı bankalar lehine ipotek edildiği belirtildi. Raporun 131’inci sayfasında 2007’de özel bir değerlendirme (ekspertiz) şirketince 102.7 milyon TL değer biçilen gayrimenkuller üzerinde 975 milyon TL’lik ipotek tesis edildiğine dikkat çekildı. Ayrıca medya grubu içerisinde işletme rehni kapsamına girecek varlıklar üzerine 1 milyar 994 milyon TL işletme rehni tesis edildi.


Raporun 132’nci sayfasında bu ipotek ve rehin işlemi şöyle eleştirildi:


“1.1 milyar dolar bedelle devralınan ticari ve iktisadi bütünlük (medya grubu) içinde yer alan gayrimenkuller, ekspertiz değerlerine (102.7 milyon TL) göre çok yüksek değerle (975 milyon TL) ipotek alınmış, bunların yanı sıra lisans, marka ve haklar yine çok yüksek değerle ticari işletme rehnine konu edilmiştir. Teminat olarak temin edilen hisse rehinleri, gayrimenkul ipoteği, ticari işletme rehni ile devralınan iktisadi bütünlüğün teminat olması sağlanmıştır...”


(VATAN’ın notu: Kredi sözleşmesine göre gayrimenkul ipoteğinin kredinin yüzde 30 fazlası, işletme rehninin de yüzde 100 fazlası olması gerekiyor. Kredinin onaylandığı 14 Nisan 2008’de dolar kuru 1.31 TL. Bankalar 750 milyon dolar kredi karşılığı 975 milyon TL’lik yani 744 milyon dolarlık ipotek alıyor. Oysa kredinin yüzde 30 fazlası 975 milyon dolar ediyor. İşletme rehni tutarı ise 1 milyar 994 milyon TL; bu da 1 milyar 522 milyon dolar ediyor. İkinci kalemde kredi sözleşmesinde belirlenen limite uyuluyor. YDK ikinci kalemde marka, lisans değerlerinin yüksek gösterildiğini belirtiyor. Bu noktada Sabah ve atv’nin marka değerlerinin hangi seviyede belirlendiği merak konusu)


2- Proje değil döviz kredisi


- YDK’nın çok tartışma yaratacak tespitlerinden biri de kredinin niteliği. Bilindiği gibi, iki banka Turkuvaz kredisini “proje kredisi” kategorisinde göstermişti. Bunun ortaya çıkmasından sonhra bankacılık çevreleri bunun bir “satın alma” olduğunu, kredinin “satın alma finansmanı” niteliği taşıdığını ileri sürmüştü. YDK raporunun 130’uncu sayfasında bu konuya şöyle değinildi:


“Firmaya kullandırılan kredinin banka mevzuatında 30.5.2007 tarih ve 56-37-123 sayılı genel mektup ile düzenlenen proje kredisi olarak nitelenmesi mümkün bulunmamaktadır. Proje kredisi, firmaların yatırım ve işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılamak, bu kapsamda gerçekleştirmeyi planladıkları komple yeni tevsi ve yenileme yatırımlarının gerektirdiği finansmanı sağlamak üzere kullandırılan kredilerdir. Firmaya (Turkuvaz) kullandırılan kredi; satın aldığı, faaliyette olan bir itkisadi bütünlüğün finansmanına yöneliktir. Kullandırılan kredinin niteliği yurtdışı şube kanalıyla kullandırılan orta ve uzun vadeli döviz kredisidir.”


(VATAN’ın notu: Bu tespit önemli: Çünkü proje kredileri enerji gibi altyapı yatırımlarına veya sıfırdan bir otomobil fabrikası kurulması ya da varolan fabrikanın kapasitesinin artırılması gibi işlere kullandırılıyor. Bankacılık çevrelerine göre çok tutarlı bir projede, diğer ticari kredilere göre daha az teminat alınıyor. Vade genellikle daha uzun tutuluyor. Projenin tamamlanıp, çalışır hale gelmesi için de ödemesiz bir dönem öngörülüyor. Bu örnekte ise zaten çalışan, ek yatırım gibi projesi bulunmayan bir kredi talebi var. Buna rağmen, 750 milyon dolarlık finansmanın “proje kredisi” kapsamına sokulmasının, uzun vade ve ödemesiz dönem yaratmak için yapıldığı izlenimi uyandırıyor)


3- Ahmet Çalık’ın kefaleti kuşkulu


Rapordaki bir başka tespit ise 750 milyon dolarlık krediye şahsi kefalet veren Ahmet Çalık’ın durumu. YDK, Çalık’ın Turkuvaz Medya şirketlerindeki payının yüzde 1 olduğuna dikkat çekiyor. Çalık Grubu’na ait diğer şirketlerde ise muhtelif paylarda hissesi bulunduğu belirtiliyor. Ayrıca medya dışı şirketlerde her şirketin ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu; bu şirketlerin, ortaklarının (o şirketi ilgilendirmeyen) borçlarıyla ilgili sorumlulukları olmadığı kaydediliyor. Ardından şu önemli tespit yapılıyor:


“Dolayısıyla kredi sözleşmesini kefil olarak imzalayan hakim ortağın (Ahmet Çalık) diğer şirketlerdeki sermaye payının uygulamada nakde dönüştürülmesi mümkün olmadığından, şirketlerdeki paylarının mevcudiyeti teminat olarak imzasını kuvvetlendiren bir unsur olarak görülme-melidir. Hakim ortağın şirketlerdeki sermaye paylarının dışında, serbest mal varlığını ortaya koyan bir araştırmaya da yer verilmediğinden, kefalet im zasının gücü tartışmaya açıktır.”


‘Yakından izleyin, gerekirse yeni teminatlar alın’


Çalık ve Katarlı ortağına verilen 750 milyon dolarlık kredide bulduğu 3 önemli hata ve eksiği raporunda eleştiren YDK, bu bölümün sonunda iki öneri getiriyor:


1- Firmanın (Turkuvaz) durumunun yakından izlenerek, gelişmelere göre maddi teminatların güçlendirilmesi için gereken çabanın gösterilmesi


2- Firmanın dahil olduğu grubun hakim ortağının (Ahmet Çalık) müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzasının alınması grubun diğer faaliyet alanlarındaki firmalarının ekonomik mali durumlarının yakından izlenmesi önerilir.


www.gazetevatan.com

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin