RUHAT MENGİ ALEYHİNE AÇILAN DAVALARA DAVA İLE KARŞILIK VERİYOR

Adalet Komisyonu´ndaki iki progesör hakkında yazdığı yazılar nedeniyle hakkında 120 milyar liralık tazminat davası açılan Vatan yazarı Ruhat Mengi, hakkını mahkemede arayacak. İlk dava yarın.

Google Haberlere Abone ol
RUHAT MENGİ ALEYHİNE AÇILAN DAVALARA DAVA İLE KARŞILIK VERİYOR

RUHAT MENGİ'NİN VATAN'DA YAYINLANAN YAZISI:

Tarihe geçecek bir olay (9/12/2003) Diğer Yazarlar Güngör Mengi Tayfun Devecioğlu Ruhat Mengi Zülfü Livaneli Tuğçe Baran Salih Neftçi Metin Münir Seyfettin Gürsel Kamil Mutluer Asaf Savaş Akat Gülay Afşar Haşmet Babaoğlu İclal Aydın Deniz Güçer Okay Gönensin Ahmet Vardar Murat Birsel Suat Kılıç Deniz Arman Ruşen Çakır Mahgüdük Selahattin Duman Süheyl Batum Bilal Çetin Ayşe Özgün Onur Kumbaracıbaşı




Adalet Komisyonu'ndaki iki profesörün, TCK'ya "değişiklik" adı altında getirmek istedikleri haksızlık, eşitsizlik, anarşi yaratacak maddelere şiddetle karşı çıktığım için açtıkları iki davayı artık biliyorsunuz.

Türk basın tarihinde görülmemiş bir miktar talep ettiklerini de söyledim, istenen 120 milyar TLnin, davayı kaybetsem bile beni üzmeyeceğini, asla kaybetmiş sayılmayacağımı da.

Bu dava çağdışı maddelerin, gerek Medenî Kanun'da, gerekse son bayram tatili sırasında sessiz sedasız çıkanlıveren yasalarda olduğu gibi, kimseler hissetmeden çıkarılmasını engelleyecektir. Yapılmak istenen değişiklik ve (her nedense sadece) iki Alt Komisyon üyesini rahatsız eden sözlerimin hangi nedenlerle söylenmiş olduğu toplum tarafından daha iyi öğrenilecektir.

Ve en önemlisi, 21. yüzyıl Türkiye'sinde atılan her tür olumsuz adımın yanında, insan haklan ihlallerinin, tecavüz ve cinayet suçlarını caydıncı değil, aksine teşvik edici yöntemlerin Türk Ceza Kanunu ile toplumun geleceğini karartacak şekilde empoze edilmek istendiğini ama en azından birilerinin buna karşı çıktığını tarih yazacaktır. Adli belgelerle ve basın haberleriyle bu gerçek tarihe geçecektir. Bu olayda "bulunduğum tarafta" olduğuma öyle memnunum ki.

Ama bu arada önemli bir iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Önce... Benimle birlikte gazeteye de dava açılması çok yanlış geliyor. Bir köşe yazarının özgür iradesiyle kaleme aldığı görüşleri için neden yalnız kendisi değil, gazete de dava konusu olsun? Yapılan kişisel bir eylem. Ayrıca bu türlüsü gazetelere "köşe yazarlarını denetleme, sansür" baskısı zorunluluğu doğurmuyor mu?

Böyle "özgür basın" olur mu?

Bu "şikayetler" le ilgili bir yazımda 'demokratik toplum anlayış ve geleneklerinin henüz yerleşmediği' ülkelerde böyle tepkilerin hâlâ görülebildiğini söylemiştim. Demokrasinin doğru yorumlandığı ülkelerde basın devlet başkanları, kraliyet aileleri dahil herkes hakkında en absürd olaylan, en absürd vurgularla yazar, alay eder, espri yapar ve hiç kimse bundan alınmaz. Burada bir başka olumsuz nokta; zihniyet olarak devrini tamamlamış, yaş sınırını fazlasıyla aşmış veya global gelişmeye ayak uyduramayacak anlayışta hukukçulara (devlet belgelerine imza atmak için bile sıradan vatandaşlara 'yaş haddi' konurken) komisyonlarda yer verilmesidir. 80 yaşın üstündeki hukuk uzmanlarının -ne kadar birikime sahip olurlarsa olsunlar- çağcıl anlayıştan ve genç dimağların hoşgörüsünden uzak olmaları doğaldır.

Onların yerinde genç hukukçular olsaydı böyle bir tepkilerinin olmayacağı büyük ihtimaldi.

Üç ayrı dava
Şimdi ben de bu davalara üç ayn karşı dava ile cevap veriyorum.

1) Dilekçede kendilerini birçok hukukçu yetiştirmedeki katkıları ve uluslararası şöhretleri(!) ile tanıtırken uzun meslek yaşamımda araştırmadan ve tüm belgeleri toplamadan yazılmış tek bir yazım olmadığı halde beni, "yazıları ile ilgili verileri sağdan soldan toplayan, yanlış bilgiler veren" bir yazar olarak tanıttıkları için...

2) Her iki profesörü de ben dahil Türk halkının gelecek 50 yılına gölge düşürecek adaletsiz kanunları ısrarla getirmek istedikleri için, bir vatandaş olarak...

3) Prof. Soyaslan'ı "çalışan kadınlar daha az dindardır" sözünden dolayı, çalışan bir kadın olarak.

Sonuna kadar bütün gücümle mücadele edecek, her davaya katılacağım.

Ben hakim yetiştirmedim, Adalet Bakanlığı sözcüsü de değilim. Ama kendime güveniyorum.

Adalet yerini bulmalı! İlk dava yarın....


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin