RTÜK BAŞKANI DAVUT DURSUN, YENİ ŞAFAK OKURLARINA VEDA ETTİ

RTÜK Başkanlığı'na seçilmesinin ardından uzun yıllardır köşe yazarlığı yaptığı Yeni Şafak gazetesinden ayrılacağını açıklayan Davut Dursun, bugün okurlarına veda etti...

Google Haberlere Abone ol
RTÜK BAŞKANI DAVUT DURSUN, YENİ ŞAFAK OKURLARINA VEDA ETTİ

Davut Dursun/YENİ ŞAFAK

"Hoşça kalın" derken

Yaşanan pek çok sorunun temelinde basit ama kalıcı bazı faktörlerin veya zihin dünyamıza derinlemesine sızmış duruş ve tavır alışların yattığını gözlemlemek mümkün. Bir toplumun zihniyet yapısına damgasını vuran kültür dünyamızın eylem ve tavır alışlar üzerindeki etkisi herkesçe biliniyor. Dolayısıyla hepimiz içinde gözlerini açtığımız bir kültür ortamında doğar ve kendi dışımızda oluşmuş bu dünyanın zihnimizi şekillendirmesine teslim oluruz.

Eylem ve davranışlarımızı anlamlandırmada içinde doğduğumuz kültür dünyasının verili değerleri belirleyici oluyor. Buna direnmek, başka anlamlandırma normlarından haberdar olmak ve farklı değerlendirme biçimlerini bilmekle mümkün olabilir. İçinde yaşadığımız toplum ve kültürden başka bir toplum ve kültürden haberdar olmayan birinin kendi kültür dünyasına eleştirel bakmasını düşünmek mümkün değildir.

Bu satırları şu birkaç gün içinde yaşadığım gelişmeleri değerlendirirken yapma ihtiyacı duydum. Sevgili okurların bildikleri gibi Yeni Şafak'ta çıktığı günden bu yana sürekli yazıyor ve genel olarak toplumu, toplumsal olayları ve gelişmeleri anlama, açıklama, olup bitenlerin geri planındaki temel etkenleri yakalayabilme, gelişmelere eleştirel bakma çabası içinde bulunuyorum. Bu tavrımın temelinde meslek olarak icra etmeye çalıştığım sosyal bilim alanındaki bilim adamlığı sıfatının yattığını düşünüyorum. Zira sosyal bilimlerle ilgilenen bir kişinin temel misyonunun içinde yaşadığı toplumu, olayları ve gelişmeleri anlamak, açıklamak ve belli kriterlere göre yorumlamaktır. Bilim adamının anlama ve açıklama çabaları sistematik ve belli kurallara göre yürütülmesi gereken bir etkinliktir. Bunun gelişi güzel yapılması düşünülemez. Bilimsel yöntem dediğimiz kurallar bütünü bunu karşılamaktadır. Bu durumda farklı bilimsel yöntemler kullanan kişiler farklı anlama ve açıklama çabaları ortaya koyarlar.

Yazının başında dikkat çektiğim olayların temelinde yatan basit ama kalıcı faktörlerin başında farklı olana karşı takındığımız tahammülsüzlüğün olduğunu düşünüyorum. Evet her şeye rağmen hâlâ toplum olarak farklı olana tahammül edemiyor ve herkesin bizim gibi olmasını, bizim gibi düşünmesini, bizim gibi oturup kalkmasını, bizim gibi giyinmesini, bizim gibi inanmasını, bizden farklı olmamasını istiyoruz.

Farklı olana karşı gösterilen tahammülsüzlük dönüp dolaşıp toplumsal pek çok olayın geri planındaki ana sebebi, demokrasiyi pekiştirememenin arka planını, çoğulcu bir toplum kuramamanın başlıca saikini oluşturmaya kadar varıyor. Aslında burada çok ciddi bir çelişki de yaşıyoruz. Toplumsal hayat dediğimiz dünya, temelde farklılıklar üzerinde kurulu ve farklı olanlar arasındaki ilişkilerden oluşan bir alandır. Bütün mesele tabii olarak varolan farklılıkların kabul görmesi, bunun bir gerçeklik olarak görülmesi ve sürdürebilmesi için uygun çabanın gösterilmesidir. Farklılıklar karşısındaki tavrımızın ve tahammülsüzlüğün Türkiye'nin demokratikleşme ve çağdaş normlarda bir toplum olma çabalarının önündeki en ciddi engellerden biri olduğu açıktır. Mesela Türkiye'nin laiklik uygulaması hakkında farklı bir açıklama ve anlamlandırma içinde olmak akla gelmedik şekillerde eleştiri konusu olabilmektedir. Oysa ki Türkiye'nin siyasi hayatıyla ilgilenen bir sosyal bilimcinin konuya eleştirel bakması, farklı anlama ve açıklama modelleri geliştirmesinden daha tabii ne olabilir! Farklı olanı anlamaya çalışacağımıza mahkum etmeyi tercih etmemiz elbette şaşırtıcıdır.

Sözü şuraya getirmek istiyorum: yayın hayatına başladığı günden beri dünyanın neresinde olursam olayım, kimi otobüste veya uçakta seyahat ederken, kimi şehirden uzak bir yerde bulunurken, vakit sıkıntısı çekerken, hiç ara vermeden, izin filan düşünmeden sürdürdüğüm yazılara bir süreliğine ara vermek istiyorum. Üniversitedeki öğretim üyeliğinin yanında geçen hafta üstlenmiş olduğum Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanlığı görevinin sorumluluğu nedeniyle gereksiz polemik ve tartışmalara yol açmamak için bu kararı almış bulunuyorum. Benden dolayı kurumun yıpranması ve gereksiz tartışmaların yaşanmasını istemiyorum.

Sevgili okuyucuların beni anlayacaklarını ve mazur göreceklerini umuyorum. Şimdilik hoşça kalın diyor ve teşekkür ediyorum.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin