Mehmet Ali Aydınlar ne yapacak?
RASİM OZAN KÜTAHYALI/TAKVİM
Herkes şu an bu soruyu soruyor... Bir yönüyle bakarsanız şu an
her şey Aydınlar'ın elinde ama başka yandan da bakarsanız
Aydınlar'ın şu an elinde olan tek şey federasyon başkanlığındaki
KENDİ GELECEĞİ...
Çünkü, eğer Aydınlar idare-i maslahat yaparsa, halk tabiriyle eyyam
yaparsa, aman herkesi tatmin edeyim, durumu idare edeyim derse çok
açıkça yazıyorum UEFA DURUMA EL KOYABİLİR...
TFF ne karar verirse versin son tahlilde enternasyonal karar verici
UEFA'dır... Ve şu an UEFA yetkilileri doğrudan Türk emniyet ve
adliye yetkilileriyle temas içinde. Temiz Kramponlar soruşturma
dosyalarını UEFA yetkilileri de inceliyor... "Şikeye dair % 1
bile kanıt varsa o takım küme düşürülmelidir" açıklaması UEFA
tarafından boşuna yapılmadı... Bu açıklamanın muhatabı da asla
sadece Fenerbahçe değil, % 1 kanıt hangi kulüp için varsa o kulüp
için de aynısı olacak ve olmalıdır...
Mehmet Ali Aydınlar, daha yeni TFF Başkanı oldu...
Aydınlar'ın vereceği karar kendi "Başkanlık" kariyerini de
belirleyecek... Aydınlar da bunun farkında...
TFF'nin kararı sonrası UEFA duruma el koyarsa bu Mehmet Ali
Aydınlar'ın TFF Başkanlığının da sonu olur... Eyyam değil cesaret
zamanı...
TEMİZ KRAMPONLAR OPERASYONU
Temiz Kramponlar
Operasyonu'nu bir Fenerbahçe Operasyonu'ymuş gibi
sunamayacaksınız...
Bu Fenerbahçe'ye değil Türk futbolundaki tüm kirli ve illegal
ilişkilere yönelen bir soruşturmadır... Diğer kulüplerden
"Fenerbahçe yamuluyor" diye sevinenlere de her an uğrayabilecek bir
operasyon bu...
Temiz Kramponlar Soruşturması, kirle dolu bir denize atılmış bir
büyük ağdır... Bu ağa diğer büyük kulüplerin içindeki kirli
balıklar da her an takılabilir ve muhtemelen de yeni dalgalarla
birlikte bu olacak...
Eski Türkiye'yi temsil eden bazı çevreler Türk futbolu için hayati
önem taşıyan bu soruşturmayı sulandırmak istiyorlar. Fenerbahçe
taraftarlığıyla Aziz Yıldırım taraftarlığını karıştıran bazı
sevdiğimiz dostlarımız da son dönemde zırvalıyor...
Yeni Türkiye'de artık Eski Polis/Eski Adliye yok... Eski
Türkiye'de olsak kimi sermaye baronları "Neymiş bu dosya getirin
şunu bakayım" der, Emniyet ve Adliye koridorlarına destursuz salar,
emniyetçilere, savcılara ve hakimlere buyurgan bir üslupla
"gerekeni söyler" ve sonunda da bu soruşturma kapanırdı... Şimdi bu
numaraları artık yemezler...
Eski Türkiye'nin baronları şimdi Beşiktaş Adliyesi'nin etrafındaki
kafeteryalarda "N'olacak acaba?" diye kara kara düşünüyorlar...
Emniyet ve Adliye de soruşturulanın kim olduğuna bakmadan görevini
yapıyor... Şu an eski baronların yaptıkları tek şey, işini
yapmaktan başka suçu olmayan polis/adliye muhabirlerini tehdit
ettirmek...
Kontrol ettikleri gazetelere manşet attırıp, kimi muhabir
kardeşlerimizi hedef gösteriyorlar, karaborsa piyasasından
nasiplendirdikleri gerçek Fenerbahçe taraftarı olmayan köpeklerini
bu gazetecilerini üstüne salıyorlar... Emniyet acil olarak isim
verilerek hedef gösterilen bu polis/adliye muhabirlerine acilen
yakın koruma vermelidir bence, işini yapan bu insanları
korumalıdır...
AZİZ YILDIRIM'I KİMLER SATIYOR?
Aziz Yıldırım
cephesi bir açıdan çok haklı... Daha düne kadar Yıldırım'a her
türlü yalakalık edenler dahi bugün Yıldırım'ın üzerinden silindirle
geçme çabası içinde... Bu açık bir kalleşlik ve ahlaksızlık... Ama
bunlar bunu hep yaparlar, Yıldırım'ın şaşırmaması lazım...
Eski Türkiye medyası Aziz Yıldırım'la ilgili şu stratejiyi
güdüyor... "Eyvallah, Yıldırım kirli ilişkilere girmiştir, ama
bu diğer FB yöneticilerini ve Fenerbahçe "elit" camiasını
ilgilendirmez. Yıldırım gider ve yola "tertemiz" bir isimle devam
edilir"... Yani şunu demek istiyorlar... "Tamam, Aziz'i size
veririz, alın Aziz'i ne yaparsanız yapın, yıllarca hapiste yatırın
ama buradaki düzenimize dokunmayın. Biz Fenerbahçe'yi ve Türk
futbolunu bildiğimiz gibi yönetmeye devam ederiz." Aziz
Yıldırım da buna karşılık "Benim üstümü çizmişler, ama ben
konuşursam hepsi yanar" diye Emniyet ve hastane
koridorlarından özellikle mesaj yolluyor...
Bunlar üzerine de önce hastaneye sonra adliyeye sonra yeniden
hastaneye gibi başka bir soruşturmadan da hatırlayacağımız
yöntemlerle "sihirli bir el"in değmesini bekliyor kimileri... Al
takke, ver külah ilişkiler sürdürülmek isteniyor... "Ah, keşke
90'lı yıllara ve 2000'lerin başındaki döneme dönebilseydik" diye
çok söyleniyor kimileri koridorlarda...
İBRAHİM SETEN'E GÖRE AZİZ YILDIRIM
"Dün Rüştü'yü
dövdürürken, milleti tehdit ederken, 10 yıl boyunca spor dünyasında
terör estirirken, F.Bahçe'yi arkasına alıp internet sitesinden
milleti kılıçtan geçirirken, Aziz Yıldırım'a korkudan "gık" sesi
bile çıkarmayanların, yalaklık yapanların ya da bu duruma kayıtsız
kalanların yere düştükten sonra adamın ve F.Bahçe'nin üstünde
tepinmeleri..."
Bu satırlar Vatan gazetesinin başarılı spor müdürü İbrahim Seten'e
ait...
İbrahim, bu soruşturmanın dışında ayrı bir dosyada ele alınması
gereken inanılmaz suç eylemlerini açık açık beyan ediyor... İddia
olarak değil herkesin bildiği açık ve net gerçekler olarak... Yani
İbrahim diyor ki...
1. Aziz Yıldırım, Rüştü'yü arabası içinde ağzı burnu. dağılıncaya
kadar dövdürten kişidir.
2. Aziz Yıldırım, 10 yıl boyunca spor dünyasında terör estiren
kişidir.
3. Aziz Yıldırım, daha düne kadar istediği spor yazarını kılıçtan
geçirtebilen, o yüzden spor camiasında kimsenin "gık" diyemediği
bir kişidir. İbrahim'in vurguladığı üç nokta da dehşet
verici... Eğer doğruysa üçü de suç... Üçü de detaylı soruşturulması
gereken kriminal dosyalar... Şike konusunda şüpheci bir yazı yazan,
Yıldırım'a haksızlık edildiğini söyleyen İbrahim söylüyor üstelik
bunları...
www.takvim.com.tr