PEN'in eski başkanı Saul: 'Türkiye'de koşullar daha da kötüye gidecek!'

PEN Uluslararası Yazarlar Derneği eski başkanı yazar John Ralston Saul, Cumhuriyet Gazetesi ziyaretinde konuştu.

Google Haberlere Abone ol
PEN'in eski başkanı Saul: 'Türkiye'de koşullar daha da kötüye gidecek!'

PEN Uluslararası Yazarlar Derneği’nin 2009-2015 arası başkanlığını üstlenen Kanadalı felsefeci ve yazar John RalstonSaul, İstanbul ziyaretinde Cumhuriyet Gazetesi'ni ziyaret ederek gazetenin genel yayın yönetmeni Can Dündar ile de görüştü. Saul, Dündar ile olan görüşmesinde Türkiye'deki siyasi davaları yakından takip ettiğini ifade ederek "PEN bünyesinde, ülkeniz Türkiye’yi yakından izliyor; davaları takip ediyor, raporlar hazırlıyorum. Buradaki koşullar iyiye gitmiyor. Görüştüğüm kaynaklar durumun daha da kötüye gideceğini vurguluyor" dedi.



Cumhuriyet'ten Evrim Altuğ'un haberine göre, Ralston Saul, PEN Uluslararası Yazarlar Derneği’nin elde ettiği yıllık verilere dayandırdığı açıklamasında, bugün dünya üzerinde gazeteden sosyal medya ve edebiyata uzanan geniş bir kapsamda düşüncelerini ifade ettikleri için cezaevine konulan veya yargılanan kişilerin sayısının yılda ortalama 850’yi bulabildiğini vurgulayarak, yine yılda ortalama 200 kalemin de hayatına kastedildiğinin altını çizdi.



Türk medyasının özgürlük düzeyinden endişeniz var mı?



PEN'in eski başkanı Saul: 'Türkiye'de koşullar daha da kötüye gidecek!'
İfade özgürlüğünün kazanılması uğrunda kullanılan en önemli silahların başında mizah duygusu gelir. Bunu tarihte de görebilirsiniz; durum ne denli kötüleşirse, yazarlar, gazeteciler, blog yazarları, TV çalışanları vb.’de mizah duygusuna o denli başvururlar.



Eğer durum vahim hale gelirse, bu kez de ‘kara mizah’ yolu kullanılır. Gerçek diktatörlüklerde, kara mizahın rolü büyüktür. Otorite sahipleri, mizah duygusundan nefret eder. Bu onların kendilik hissi için yıkıcı bir etki taşır. Edebiyat tarihi mizah duygusu ile iç içedir: Gülliver’in Gezileri’yle Jonathen Swift,Voltaire örneklerine bakın. Otorite sahibi olan, insanları işlerinden eden, onları kodese atan, mahkemelere sevk edenlere baktığınızda, aslında ne kadar gülünç olduklarını da bilirsiniz. Böylece gerçek bir mesele ile karşı karşıya olduğunuzu görürsünüz. Kendini kontrol etmekte güçlük çeken bir otorite ile muhatap olduğunuzu bilirsiniz. İfade özgürlüğü ve Demokrasinin özü, işte böylesi kişiliklerin kendilerini sınırlayabilmelerini sağlamada yatar. Bu da hukukun sınırlarıyla mümkün kılınabilir. Ancak bu insanlar güce bir kez sahip olduklarında kendilerini kanunun da üzerinde görmeye başlarlar. Oysa ki tam da, kendilerini nasıl sınırlayabileceklerini, kendilerine nasıl gülebileceklerini öğrenmeleri gerekir. Yoksa insanları dava edip, işten attırarak veya gazete kapattırarak değil.



Haberin tamamı için TIKLAYINIZ


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin