ORHAN GENCEBAY'IN YASAKLANAN FİLMİ İŞÇİ FİLMLERİ FESTİVALİ'NDE

Orhan Gencebay'ın zamanında yasaklanmış tek filmi, 1 Mayıs'ta başlayacak 6. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali kapsamında yeniden beyaz perdede. Filminin festivalde gösterilmesi karşısında "Berhudar olsunlar, sağ olsunlar" diyen Orhan Baba, sinema serüvenini ve yasaklanan filmini Festival Gazetesi'ne anlattı...

Google Haberlere Abone ol
ORHAN GENCEBAY'IN YASAKLANAN FİLMİ İŞÇİ FİLMLERİ FESTİVALİ'NDE

'İdealim sınırların olmadığı bir dünya'


1970’lerin sonunda İstanbul’da, Boğaz sırtlarındayız. Bir gecekondu mahallesi politikacı-bürokrat-müteahhit işbirliğiyle yıkılmak, orada yaşayan yoksullar karda kışta sokağa atılmak isteniyor. Mahalle halkı ise komşuları, belediyede görevli Orhan ağabeyleriyle yıkımları önlemenin yollarını arıyor. Ağabeylerinin sorunları ‘el birliğiyle’ çözme çabalarına karşın muktedirler bir gün dozerleriyle mahalleye girmeye kalkıyor. Ama o gün orada beklenmedik bir gelişme oluyor ve yıkım gerçekleştirilemiyor. Hikâye, Şerif Gören imzalı 1978 yapımı ‘Derdim Dünyadan Büyük’ filminden. Hikâyedeki Orhan ağabey ise Orhan Gencebay. Ünlü müzisyenin zamanında yasaklanmış tek filmi olma özelliğine sahip bu eseri yıllar sonra İşçi Filmleri Festivali vasıtasıyla salonlarda izleyicilerle buluşacak. Biz de bu vesileyle Gencebay’ın kapısını çaldık ve kendisinin sinema serüvenden girip gecekonduların yıkım meselesinden çıktığımız bir sohbet gerçekleştirdik. Arada Yılmaz Güney’in, Ömer Lütfi Akad’ın, Ayhan Işık’ın, John Lennon’ın, Kıvırcık Ali’nin adını andığımız; Bing Bang teorisine, Stephan Hawkins’in tezlerine değindiğimiz söyleşimizin sonundaysa berhudar olduk…

MAHMUT HAMSİCİ

Sizin sinema serüveniniz nasıl başladı? Bildiğimiz kadarıyla sinemaya oyunculuktan önce film müzikleri yaparak başladınız…

Evet, filmlere müzik yaparak başladım. İlk yaptığım filmler arasında Yılmaz Güney’in oynadığı ‘Kurtlar Kanunu’, ‘Kızılırmak Kara Koyun’, Metin Erksan’ın ‘Kuyu’su vardı. Ömer Lütfi Akad hocamızın filmlerine de yaptım ondan sonra birçok filmde müzik ve dublaj yaptım.

İlk oyunculuk teklifi kimden geldi?

Yeni tanınmıştım. Ömer Lütfi Akad’la ‘Bir Teselli Ver’ filmini yaptım. Hayatımda ilk defa başrol oynuyordum. Oyunculukla ilgili hiçbir deneyimim yoktu. Müzik direktörlüğünü biliyordum ama oyunculuk yanını bilmiyordum.

“İlk filmden sonra ‘ben film yapmayayım’ diye düşündüm”

İlk filmden sonra sinema alanıyla ilgili neye karar verdiniz?

Ondan sonra ‘ben yapmayayım’ diye düşündüm. Bunu çekinerek yapmıştım. ‘Acaba ben film yapmakla gerçekten sinema adamı olacak bir arkadaşın önünü kesmiş oluyor muyum’ diye düşündüm ve üzüldüm de. Bunu birilerine söylediğimde bana güldüler, “Sen neler düşünüyorsun. Bunu düşüneni ilk defa duyuyoruz” dediler. Onlara anlam veremedim. Ben müzik adamıyım. Müziğe olan saygımı sinema yaparken de aynen o şekilde ele aldım. Bir anım vardır. O anım biraz acıdır ama söylemek istiyorum. Hiç film yapmamıştım. Yeni tanındığım sıralarda bana bir film teklifi geldi. Teklifi getiren benim Yunus Emre’yi oynamamı istemişti. UNESCO’ya yetiştireceğini söyledi ve “Yetişmemiz için 17 gün var” dedi. Benim canım son derece sıkıldı. “Bana bunu nasıl teklif edersiniz” dedim. Hayatımda hiç film yapmamışım, başrol oynamamışım. Benim gibi acemi birine teklif ediyorsunuz. Üstelik 17 günde bitecek ve UNESCO’ya gidecek. Bana göre baştan aşağı yanlıştı. “Gidin bunu Yılmaz Güney’e teklif edin. O sinema adamı. Üstelik 17 günde olmaz, 17 ayda olur, ona göre teklif edin” diye reddetmiştim. Sinemaya olan saygımdan dolayı yaptığım davranışımı anlatmak istedim.

Ama film de büyük ilgi gördü.

Evet, hasılat rekorları kırdı. Ama ‘ben kimsenin önünü kestimdi’ diye hassasiyetlerim vardı. Sonra bunun bütün dünyada yapılabildiğini görünce de rahatlamıştım.

İlk dönemlerde idolleriniz var mıydı? Ayhan Işık gibi mesela…

Allah rahmet eylesin Ayhan ağabey benim idolümdü. Ayhan ağabey filmlerdeki ve aynı şekilde özel hayatındaki karakteriyle, yakışıklı, aslan gibi bir Türk tipiydi. Ben ona özenirdim açıkçası. Hep de bunu söylerim. Çok takdir ettiğimiz nice kişiler vardı ama Ayhan ağabey en baştaydı.

Yılmaz Güney’den teklif

İlk filmden sonra da teklifler yağmaya başladı sanırsak…

Teklifler hep vardı. Ondan sonra sevgili Yılmaz ağabeyimiz, Yılmaz Güney, biliyorsunuz kendisi sinemanın her tür alanını tanıyan, bilen bir sinema adamıydı, bana aynen böyle “Kardaş” dedi (Gülüyor), “Bundan sonra beraber çalışalım ya.” “Gel, ağabey, kardeş çalışalım, ben senin patronun gibi değil, aynı çatı altında yönetmenin de olayım beraber çalışalım” dedi. “Ne güzel olur Yılmaz ağabey” dedim. Ben yıllardır tanıyordum zaten, çok da sevdiğim birisiydi. “Memnuniyetle, ne güzel olur Yılmaz ağabey” dedim. Karar verdik fakat bir olaylar oldu o hapishaneye girdi. Ondan sonra biz tabii Yılmaz ağabeyle üzülerek biraraya gelemedik.

İyi dosttunuz bildiğimiz kadarıyla…

Tabii, tabii. Birçok kez kafayı çektiğimiz oldu.

Ne içerdiniz?

İyi votkacıydı o (Gülüyor). Votka-soda, votka-limon içerdi. Ben de içerdim. Silah kullanırdı, gözü pek bir adamdı ve espriliydi. Rahmetli Yılmaz ağabey sağlam adamdı. Çok severdim, o da beni çok severdi.

Hapise girince hiç çalışamadınız tabii…

Hapis durumu olunca kaldı. “Ne güzel olurdu” demiştik. Sonra ben Erman Film’le anlaştım. Birinci filmi daha iyi yapabilirdim diye kendimi eleştirmeye başlamıştım. Lütfi ağabey, bizim en büyük hocalarımızdan birisidir, gerekeni yapmıştı, sade bir şey yapmıştı. İkincide daha iyi olması için “Sinemaskop yapalım” dedim. Sinemaskop daha iyidir diye düşünülüyordu, hiç de alakası yok, sinemaskop tamamıyla teknik bir konu. Ekranın daha geniş olmasıyla ilgili. Rahmetli Hürrem Bey “Orhancığım sinemaskop yapmayalım, her sinemada oynamaz” demişti. Ben onu kavrayamadım “Yok, sinemaskop yapalım” dedim. Bir de sinemaskop filmlere daha özen gösteriliyordu ve sinemaskop film yapılmıyordu. ‘Sev dedi gözlerin’ isimli filmimi Orhan Aksoy ağabeyimiz çekti. Hürrem Bey’e yani Erman Film’e çektik ve sinemaskop yaptık. Hürrem Bey, “Her sinemada oynamaz” dedi çünkü perde farklıydı. Belki de sanıyorum Türk sinemasında çekilen en son sinemaskop film de o filmdir (Gülüyor). Tabii o da büyük ilgi gördü.

Müzik üretiminiz ve sinema oyunculuğunuz arasında nasıl bir bağ kuruyordunuz?

Filmler için özel besteler de yaptım. Özel bestelerdi ama filmlerin içindeki yaşanan olaylar bizim gerçek hayatta yaşadığımız olaylardı. Yaptığım bestelerin birçoğu filmin içindeki bazı sahnelerle birleşiyordu. Film yaparken film alanına giriyorum, müzik ona yardımcı olmalı. Film alanında film kuralları geçerlidir, müzik alanında müzik kuralları geçerlidir. Madem filmi çekiyorum, filmin kuralları geçerlidir. Ne yapmalıyız? Önce sağlam bir hikâye, ondan sonra sağlam bir yönetmen ve güzel resimlerle onu süslersin. Sinemada hem mesajı anlatırken hem de görselliği verirken en iyi şekliyle, en iyi prodüksiyonla bunu yapmalıyız. Müzik bu filmin güzel olmasıyla ilgili burada, yaşanan olaylara katkıda bulunacak şekilde bestelerden oluşmalı.

‘Bir Teselli Ver’ ve ‘Batsın Bu Dünya’ şarkıları dediğiniz şekilde mi çıktı? Filmleri için mi bestelemiştiniz?

‘Bir Teselli Ver’ için demiyorum çünkü ilk filmimdi ama ‘Batsın Bu Dünya’ için öyleydi. ‘Batsın Bu Dünya’yı yaptığım zaman filmi düşündüm fakat şarkı filmin hikâyesiyle bütünleşiyordu. O sırada çalıştığım bir beste vardı, ‘Batsın Bu Dünya’ işte. O bestem Türkiye’nin ağıtı dediğim bestem. Ben onu filmden bağımsız olarak yapıyordum zaten. Niye yapıyordum? Çünkü günde 50-100 kişi öldürülüyor, yaralanıyor, her taraf bölünmüş, sevenler birbirine kavuşamıyor, genelde can güvenliği yok, insanlar mutlu olamıyor. Böyle bir ortamda, böyle bir ortamı yaşamaktansa bunu batıralım, yenisini kuralım anlamında bir istekle yaptım. Filmde de böyle bir hikâye vardı, ondan dolayı senkron oldu açıkçası.


Söyleşinin devamı için tıklayın


6. İŞÇİ FİLMLERİ FESTİVALİ PROGRAMI/1-8 MAYIS



Festival tanıtım filmini izlemek için


İL İL FESTİVAL GÖSTERİM PROGRAMLARI-Gösterimler Ücretsiz!


Festivam kapsamında yurtdışından ve Türkiye'den katılan yönetmenlerle söyleşiler gerçekleştirilecek.



6. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali kapsamında 1-8 Mayıs 2011 tarihlerinde  İstanbul, Ankara ve İzmir'de eş zamanlı gösterimler yapılacak.


İstanbul programınıda gösterilecek filmler ve salonlarının PDF halini (6.1 MByte)  bilgisayarınıza transfer için burayı tıklayınız


Ankara'da gösterilecek filmler ve salonlarını pdf formatında bilgisayarınıza transfer etmek için buraya tıklayınız.


İzmir'de gösterilecek filmler ve salonlarını pdf formatında bilgisayarınıza transfer etmek için buraya tıklayınız.


AÇILIŞ


İstanbul Büyük Açılış: 2 Mayıs 2011 Pazartesi saat 19:30 İTÜ Maçka (Sunucu Fırat Tanış Açılış filmi:Sudaki Suretler)


Ankara Açılış: 2 Mayıs 2011 Pazartesi saat 19:30 Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi


İzmir Açılış 3 Mayıs 2011  salı saat 19:30 Tepekule Kültür ve Kongre Merkezi Anadolu Salonu


FESTİVAL FİLMLERİ


Festivalimizde gösterilecek Filmler hakkında ayrıntılı bilgi almak için FESTİVAL FİLMLERİ sayfamızı ziyaret ediniz


BASIN KİTİ

25 Nisan 2011 tarihli güncel basın bültenimiz, TV ler için Yüksek çözünürlüklü  film fragmanlarımız,


Afiş ve diğer görsellere basın kiti sayfamızdan erişebilirsiniz.


Basın Kiti sayfası için TIKLAYINIZ


2.İşçi ve İletişim Konferansı-Laborcomm 2011


Laborcomm 2. İşçi ve İletişim Konferansı 6-7 Mayıs 2011 de Ankara'da gerçekleştirilecektir. Ayrıntılar www.laborcomm.org adresinde..


Konferans programı için burayı tıklayınız


Festival Fotoğraf Etkinlikleri


SERGİ

1 MAYIS 2011, DOĞAL OLARAK DİRENİŞ

2 Mayıs 2011 İTÜ Maçka Mustafa Kemal Amfisi
3-8 Mayıs 2011 Evrensel Sanat Galerisi

Adres: Kamerhatun Mahallesi, Alhatun Sokak, No: 25 Tarlabaşı/Beyoğlu
Telefon: 0212 255 25 46
--------------------------------------------------------------------------------------
SERGİ

FINDIK İŞÇİLERİ
EVREN ALDOĞAN

1-6 Mayıs 2011 İFSAK Üst Kat Sergi Salonu

İFSAK'ın Katkılarıyla
---------------------------------------------------------------------------------------
PANEL

HAK HABERCİLİĞİ VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ


Özcan Yurdalan / Belgesel Fotoğrafçı
Yücel Tunca / Fotoğraf Notları Dergisi Editörü
İsmail Saymaz / Gazeteci
Mustafa Kara / Hayat TV Editörü
Ali Ergin Demirhan / Sendika.Org Editörü

7 Mayıs 2011 Cumartesi, 14:00
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
İstiklal Caddesi, Koçtuğ Han, No:178/2, Tünel / Beyoğlu Tel: 0212 245 89 15 - 16


En güncel bilgiler www.ifff.org.tr adresinde.



 

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin