ÖNCE PARTİYE GEÇTİ SONRA GAZETEYE

DYP´den Genç Parti´ye transfer olan Ufuk Söylemez bugün Star´daki yazılarına da başladı. İşte, Söylemez´in ´Merhaba´ yazısı...

Google Haberlere Abone ol
ÖNCE PARTİYE GEÇTİ SONRA GAZETEYE

Merhaba...


Değerli star okurları, bugünden itibaren sizlerle haftada iki kez, salı ve pazar günleri birlikte olacağız. Yazılarımın öznesini, geçmişte Akşam, Milliyet ve Tercüman gazetelerinde de yazdığım gibi ekonomi-politik konular oluşturacak. Bu köşe sizlerden gelecek soru, eleştiri ve katkılarla daha da anlam kazanacak. Bunun yanı sıra açık, demokrat ve cesur yayıncılık anlayışı ile kısa sürede ülkemizin önde gelen saygın ve etkin bir gazetesi konumuna erişen star Gazetesi'nde yazmaktan mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim.



* * *




Çağımız siyaset ve devlet adamının, 'söz uçar yazı kalır' deyiminde olduğu gibi, fikirlerini yazıya dökmesi önem taşımaktadır. Çünkü tartışılabilir sorular, yalnızca taşıdıkları içerik ile değil, herkes tarafından ulaşılabildiğinde 'genel' ve 'anlamlı' hale gelir. Mümkün olduğu kadar çok kişinin tartışmaya dahil olabilmesi de ancak bu şekilde demokratik platformlarda mümkün olabilir.



İçinde yaşadığımız koşullarda, ülkemizde çok fazla tartışmaya açık konu olduğu kuşkusuz...



Toplumların bazıları çağdaşlığa giden yolda sorunları göğüsleyerek, daha başarılı bir çizgi izleyip çağdaş dünyada yerini alıp, gerçek bir refah toplumu olurken; neden bazıları 'geri kalmış' ya da 'gelişmekte olan ülkeler' olarak nitelendiriliyor?



Önemli farklılıklar içerse de, bu tür ülkelerin ekonomik, toplumsal ve siyasi çizgilerinin ortak paydaları, ekonomik gelişme ve demokratik gelişmeyi eş zamanlı olarak sürdürememiş olmalarıdır.



* * *




Geniş bir açıdan ve tarihsel bir perspektifle bakıldığında Türkiye'de; bir yandan yıllardan beri, bir türlü giderilemeyen makro ekonomik dengesizlikler, gerçekleştirilemeyen yapısal reformlar, adaletsiz gelir dağılımı, küçülen bir ekonomi, her alanda devletin yeniden yapılandırılması gereğinin bir türlü istenilen düzey ve hızda gerçekleştirilememesi, diğer yandan derinleşen ekonomik ve sosyal sorunlarla birlikte, tıkanan, çözüm üretemeyen, yönetemeyen sistemimiz. Tüm bunlar, ülkemiz dinamiklerini ipotek altına alan gerçekler olarak önümüzde durmaktadır.



Oysa 21. yüzyılın gündeminde neler var. Bu yeni yüzyılda Peter F. Drucker'in belirttiği gibi artık 'fakir' ülkelerden değil 'cahil' ülkelerden bahsedilecektir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin akıl almaz bir hızla geliştiği günümüzde rekabetin kaynağı bilgi olacaktır. Bugün internet tek başına dünyayı değiştirecek güçtedir.



* * *




Küreselleşme ve bilgi teknolojilerinin gelişmesi, bu yeni çağa damgasını vururken, hiçbir ülke, iyi bir gelecek için geçmişini feda etmeye de niyetli değildir. Yani bu arenada yer alan ülkeler; geçmiş adet, örf ve geleneklerine, yani kendi yarattıkları tarihlerine daha bir sıkı sarılmak durumundadır. İronik görünse de, küreselleşme ve yerelleşme olgularının her ikisi de, yeni yüzyılın belirleyici dinamiklerini oluşturacaktır. Geleceği, bundan böyle, bildik şablonlar ya da kategorik yaklaşımlar belirlemeyecektir.



Önemli olan mevcut politik felsefenin, bakış açılarının ve zihniyetlerin, çağın gereklerine göre biçimlenmesidir. Toplumun ortak beklentilerine çözüm getirebilecek politikalar; ekonomiden dış politikaya kadar teslimiyetçi değil, şahsiyetli bir biçimde, kendi dinamiklerine ve kendi insanına güvenen, borçlanmanın yerine üretimi, yoksullaşmanın yerine büyümeyi hedefleyen perspektifleri içermelidir.



Her yeni başlangıcın yeni umutlar ve heyecanlar getireceğinin bilinci içinde hepinize tekrar merhaba...

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin