İletişimsizlik...
İnsanın yapısında, yaşadığı çevrede neler döndüğünü öğrenme
ihtiyacı olduğu biliniyor. Gazetelerin bu ihtiyacı gidermek için
doğduğu da malum... O yüzden ilk gazeteler matbaa icat edilmeden
önce yayımlandı. Tarihin bugünkü anlamda ilk gazetesi İ.Ö. 59'da
Roma'da yayınlanan (Günün Haberleri) adlı günlük gazete idi.
Sayfalar elle yazılıyor, duvar ve ağaçlara asılıyordu.
İsa'dan önce 59 yılında halk doğruyu öğrenmek istiyordu.
İsa'dan sonra 2003 yılında ise bir Amerikan gazetesi yalan haberi
savunuyordu. The Seattle Times Gazetesi bir nedenle (öykü uzun,
ayrıntıları gazetelerde var) yalan haberi yayınlama gerekçesini
'Kamu çıkarı var' şeklinde açıklamıştı.
Kamu çıkarı olduğunda yalan haber yayınlansın mı, yayınlanmasın mı
tartışmaları uzar gider. Bana kalırsa 'yalan haber yayınlanamaz'
şeklinde son bulur.
Ancak bu tartışmanın tarafları arasında biz bulunmayız.
Bizde yalan haberin bini birkaç yüzbin liradır.
Hatta geçenlerde bir gazetemizde yalan haberin başyapıtı
yayınlanmıştı, ben de üzerinde durmuştum.
Muhabir kendi imzasıyla, kendi yazdığı haberin yalan olduğunu kendi
gazetesine gönderdiği bir açıklama metninde ileri sürmüştü.
* * *
Haber değil ama açıklamanın basın tarihine tenekeden harflerle
yazılacağı muhakkaktı. Ancak bizde aynı ölçüde olmasa da yalan
haberler her Allah'ın günü vardı.
Örneğin durmadan manşetlere taşınan 'dedim-dedi' gazeteciliği de
bir tür yalan haberdi.
Bu sözlerin konuşmasından alıntı yapılan kişi tarafından tekzip
edilişini söylemek istemiyorum.
Anlatmak istediğim şu:
Muhabirler o gün doğru-dürüst haber bulamamışlardır.
Gazete yönetimi ise 'Biz nasıl iki cümle lafa takla attırız, işi
masa başında ballandırırız' mantığıyla gazeteci kadrosunu
güçlendirmeye gerek görmemişlerdir.
Sonuçta bir politikacı basın jargonuna göre 'öttürülmüş', sözleri
habermiş gibi manşete çekilmiştir.
* * *
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı M. Alaeddin Asna
eski gazetecilerle bir radyo kanalında yaptığı konuşmaları 'Önce
İletişim Vardı' başlığı altında bir kitapta (H) toplamış.
Ünlü gazetecilerin bakış açısından bugünkü durumun nasıl görüldüğü
aktarılıyor.
Konuşmaların bütününden çıkan sonuç 'gazeteciliğin dibe vurduğu'
şeklinde... Bunun nedenlerinin başında ise 'Basının makineye, kağıt
ve mürekkep kalitesine yaptığı yatırımın çok küçük bir yüzdesini
bile insana yapmadığı' geliyor.
Öyleyse İletişim Fakültesi Dekanı'nın kitabına biz de bir nazire
yapalım:
Şimdi iletişimsizlik var!
(H) 'ÖNCE İLETİŞİM VARDI', Derin Yayınları, 2003...
ÖNCE İLETİŞİM VARDI...
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı M. Alaeddin Asna´nın kitabı ´Önce İletişim Vardı´, Derin Yayınları´ndan çıktı. Akşam yazarı Yalçın Pekşen kitaba nazire yapıyor: Şimdi iletişimsizlik var.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin