SEVİLAY YÜKSELİR / SABAH
Boşanmayacağız! Deli gibi sevdalıyız
AK Parti İstanbul Milletvekili Özlem Türköne ve eşi
akademisyen-yazar Mümtaz'er Türköne, basında yer alan "Boşandılar"
haberleri için SABAH'a konuştular: Yazılanlar ahlaksızca bir
şey
Meclis'e girdiği günden bu yana ilgiyle izlenen AKP İstanbul
Milletvekili Özlem Türköne ve eşi Prof. Mümtaz'er Türköne'nin başı
Hürriyet'te yazılan bir dedikodu nedeniyle belada. Boşandıklarına
ilişkin haberler canlarını çok sıktı. Özel hayatları üzerine
konuşmamayı prensip edinen çift prensiplerini ilk kez bu haberin
asparagas olduğunu anlatmak için bozdu. Ve bunun içinde SABAH'ı
tercih ettiler. İşte, Türköne çifti ile ilgili merak edilen tüm
soruların yanıt bulduğu o söyleşi. Keyifli okumalar
dileğiyle...
"Türköneler boşandı" haberine ilk tepkiniz ne oldu?
Ö.T.: Gazeteciler arayınca haberimiz oldu. Gün boyu telefonlar
susmadı. "Yine mi bizimle uğraşacaklar" dedim. Masa başı
hazırlanmış bir şey belli ki. En zoru insanlara olmayan bir şeyin
olmadığını anlatmak. İspat etmek yani. Annem, babam çok
üzüldüler.
Peki hocam siz ilk duyduğunuzda ne yaptınız?
M. T.: Ahlaksızca bir şey... Önce Hürriyet'ten Ahmet Arsan uyduruk
ismiyle yazan biri abuk subuk, isim vermeden bir şeyler karaladı.
ANKA da bu abuk subuk yazıdan hareketle "Türköneler boşandı" diye
haber geçti abonelerine. Bazı insanları okuyor inanıyorlar ve
yanlış anlar diye aramıyorlar, cesaret edemiyorlar. Mesela annem
çok üzülmüş. 79 yaşında. Gece uyuyamamış. Arayamamış. Ve hâlâ
inandıramadım ben.
"Boşanmadık. Ölene kadar birlikteyiz" dediniz. Nereden
biliyorsunuz ölene kadar birlikte olacağınızı...
M.T.: Türkiye'de Katolik nikâhı yok. Ne zaman öleceğinizi de
bilemezsiniz ama benim anlatmak istediğim şuydu; Ben karısına deli
gibi âşık bir adamım...
Siz kocanıza aşık mısınız Özlem Hanım?
Ö.T.: Ben onun için bin defa yandım. Onu söyleyebilirim.
Hocam öğrencinize âşık oldunuz ve evlendiniz. Biraz bize
anlatır mısınız o ilk yılları...
M.Ö.: Gazi Üniveristesi'ndeydim. Özlem de mastır öğrencimdi,
Siyaset Bilimi'nde. Oldu işte, âşık oldum ona. Oralara girmeyelim
isterseniz. Çok özel çünkü...
Bir öğrencinin hocasına âşık olması pek alışık olmadığımız
bir durum...
Ö.T.: Vallahi hocadan koca oluyor ama kocadan hoca olmuyor
(gülüşmeler).
Nasıl yani?
Ö.T.: Yani bir şey öğrenebilmeniz için bir mesafeye ihtiyacınız
var. Mesela hanımlar kocalarından araba kullanmayı öğrenemez. Çünkü
o öğrenci hoca ilişkisi için gereken mesafe yoktur. Birdenbire iki
taraf da sinirlenebilir. Bağırılır, çağırılır. O yüzden hocadan çok
iyi koca olur. Ama kocadan hoca olmaz.
Aradaki yaş farkı. Hoca-öğrenci ilişkisi. Ailenizden hiç
tepki gördünüz mü?
M.T.: Sadece Özlem'in babası karşı çıktı epeyce. Çok yürekli,
bileğine güçlü keskin nişancı bir babası var. Karadenizli. Adı da
Temel. Çok iyi bir insan...
Ö.T.: Mümtaz'er Bey babamın karşısına çıktı. Gelip ayağına böyle
bir niyeti olduğunu, evlenmek istediğini söyleyince babam katiyen
olmaz dedi. Ben bu evliliği istediğimi bir şekilde hissettirecek
tavırlar içindeydim. Ve bir razı oluşu var.
M.T.: Bizim aşkımız şöyleydi. Kazmayı alıp, dağı deliyorsunuz. Suyu
getiriyorsunuz ondan sonra. Ferhat gibi dağları deldik yani.
Ö.T.: Babamın karşı duruşunu çok iyi anlamak ve analiz etmek lazım.
Yani epeyce yaş farkı var. Evlenmiş ayrılmış bir erkek. Çocukları
var. Yani her anne babanın endişelerinin olmasını ve karşı çıkışını
anlamak kadar doğal bir şey olamaz. Bu arada bütün bunlar 11 yıl
evvel oldu. Biz 31 Temmuz 98'de evlendik. 7 yaşında da oğlumuz var
şimdi. Ama bu bile çarpıtılıyor.
Nasıl yani?
Ö.T.: Sanki milletvekili olduğumdan beri evliymiş gibi bir yansıtma
çabası var. Hayatımla ilgili, evliliğimle ilgili konuşmaktan çok
rahatsız olan biriyim. İlk ve son kez konuşuyorum. Çünkü bizim özel
hayatımız bizi ilgilendirir. Hiç kimseyi ama hiç kimseyi
ilgilendirmez.
Aşkımız için kitap yazıyorum
Eşiniz Ankara'da, siz İstanbul'da. Emeklisiniz. Günler
nasıl geçiyor?
M.T.: Ben çocuk bakıyorum. Genelde ev temizliyorum. Alışveriş
yapıyorum...
Ö.T.: Mümtaz'er. Bunları anlatmak zorunda mısın?
Sadece Zaman gazetesine yazıyorsunuz. Başka bir meşguliyet
yok yani...
M.T.: Var ama onları şimdi konuşmayalım. Bir dizi projesi
var...
Ö.T.: Mümtaz'er Bey senarist artık.
M.T.: Kitap çalışmalarım var. Sadece köşe yazısı değil her şeyi
yazarım aslında.
Bu aşkı yazmayı düşünür müsünüz?
M.T.: Bu konuda bir çalışmam var.
Tabii ki karımı kıskanıyorum
Çok güzel bir kadın Özlem Hanım. Siz kıskanıyor musunuz
Hocam?
M.T.: Aaa elbette. Kıskanırım...
Zaman zaman onu görünce televizyonlarda, gazetelerde.
Bozuluyor musunuz?
M.T.: Bozuluyorum tabii. Ama bu insanın daha çok karşılıklı güveni
ile alakalı. Milletvekili dokunulmazlığı olduğu için de çok fazla
sorun değil. (gülüşmeler)
"Nereden siyasete yol verdim, otursun evinde" filan dediğiniz
oldu mu?
M.T.: Olmadı. Çok muhabbet de iyi bir şey değil yani. Böyle araya
bir şeylerin girmesi iyi oluyor. Gidiyor mesela. Yolunu
gözlüyorsunuz, özlüyorsunuz. Ne kadar iyi oluyor.