MERAL TAMER / MİLLİYET
Deniz Seki’yi bırak, hapisteki 3 bin çocuğa
bak
Polise taş atan çocuklar, dün hapishanede 2’nci senelerine girdiler. Bu çocuklara karşı devlet ve toplum, 3 maymunu oynamaktan ne zaman vazgeçecek?
Terörle Mücadele Kanunu (TMK) mağduru, yaşları 12-18 arasında
değişen Kürt çocuklar, dün itibariyle (14 temmuz) hapishanelerde 2.
senelerine girdiler. Bu akıl almaz durum, devletin de toplumun da
medyanın da utancıdır. Türkiye’nin utancıdır!
4.5 aydır hapiste olan Deniz Seki neden yargılanmıyor diye kazan
kaldıran bir kısım medyamız ve kendilerine “sanatçı” diyen
şarkıcıların, çocuklara karşı duyarlılığı, Anneler Günü’nde
çocukları kucaklarına alıp poz vermekle sınırlıdır!
MEDYA ilgi gösterecek olsa, eminim “sanatçı” geçinenler de
umursardı. Medya ve “SANATÇI” GEÇİNENLER umursamayınca, TOPLUM da
umursamıyor. Boşuna balık baştan kokar dememiş atalarımız:
Medyanın, sanatçı geçinenlerin ve toplumun umursamadığını, DEVLET
hiç umursamıyor!
Yetişkinlerle aynı
Çocuklar İçin Adalet İstiyoruz Platformu Sözcüsü Mehmet Atak’ın
deyişiyle devlet de toplum da bireyler de TMK mağduru çocuklar
konusunda 3 maymunu oynuyor.
1991’de çıkan ve 2006’da yenilenen Terörle Mücadele Kanunu
yüzünden, Türkiye’nin dört bir yanında hemen her an, yaşları 12-18
arasında değişen çocuklar, terör suçlaması nedeniyle tutuklanıyor,
sorgulanıyor, yargılanıyor ve mahkûm ediliyor. Ve bütün bu
tutuklamalar, sorgulamalar, yargılamalar, mahkûmiyetler,
yetişkinlerle aynı koşullarda yürütülüyor.
Bu çocuklardan bazıları, yetişkinlerle aynı koğuşlarda kalıyor;
aileleriyle görüşmeleri engelleniyor. 2 haftada bir verilmiş
spor/oyun izinleri bile iptal ediliyor. Diğer hapis çocukların
katılabildiği atölye çalışmalarından mahrum bırakılıyor.
Devletin ihlali ve inkârı
1) Ve bütün bunlar, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni
19 yıl önce imzalamış bulunan bir ülkede, Türkiye’de meydana
geliyor.
2) Yeni TMK, Türkiye’nin verdiği uluslararası taahhütleri ihlal
ediyor.
3) Bu durum sadece uluslararası hukuk açısından değil; Anayasa’nın
90. maddesine de aykırı olduğu halde kimse sesini çıkarmıyor.
4) Ayrıca Türkiye’de adıyla-sanıyla bir Çocuk Koruma Kanunu da var
ve bu kanun, tüm dünyada olduğu gibi bu ülkede de “suçlu çocuk
yoktur, suça sürüklenen çocuk vardır” tanımını kabul ediyor.
5) 2006’da yenilenen TMK, bu kanunu da yok sayarak, 12-18 yaş arası
çocuklara, çocuk değillermiş gibi işlem ve muamele yapıyor.
Türk toplumu bu sorunun farkına varmadıkça ve devlet de gereken
yasal düzeltmeleri yapmadıkça, bugün Kürt çocuklarının başına
gelenler, yarın her inançtan, etnik kökenden, sınıftan ve
ideolojiden “ötekileştirilecek” ana - babanın çocuklarının başına
da gelebilir.
Aralarında benim de bulunduğum Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları,
dün Taksim Hill Otel’de bir araya geldik. Bu konuyu bütün
partilerden milletvekillerine götürüp, onlardan da sorunun çözümü
doğrultusunda aldığımız sözün uzantısında bir çağrı yaptık:
Milletvekillerimizden, TBMM açıldığında kanundaki değişiklik
önergesini Meclis gündemine ivedilikle almalarını ve gereken kanun
değişikliğini yaparak, ülkemizin 2 yıldır yüzünü karartan bu vahim
hatayı çözme iradesini göstermelerini bekliyoruz.