'MEDYADA HİÇBİR ŞEY ARTIK ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK'

Sabah'ın Cumartesi yazarı Sami Tosun'dan bir "hop kültür" yazısı: "Evet, medyada hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak. Cinsel çılgınlık da dahil her türlü özgürlüğün yılmaz savaşçısı Rasim Ozan köşeci, Helin Avşar röportajcı, Ercan Saatçi spor insanı, Oray Eğin 'şovmen', Ece Vahapoğlu romancıdır artık."

Google Haberlere Abone ol
'MEDYADA HİÇBİR ŞEY ARTIK ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK'

Sami Tosun/SABAH CUMARTESİ


Müptezelliğe müptelayız


Efendim, düzenli okur hatırlayacaktır, geçtiğimiz hafta Helin Avşar'dan söz etmiş, onun Twitter denen yeni internet oyuncağı üzerindeki muhteşem algısal sıçrama yeteneğine değinmiştim. Peki, neden böyle şeylere değiniyorum? Çünkü Türkiye'nin tek 'hop kültür' yazarı olarak büyük bir sorumluluk üstlendim. Bir o yana, bir bu yana hoplayan toplumsal kültürümüzü ele avuca sığdırmaya çabalıyorum. Neyse efendim, geçen haftaki yazımın ardından çok acayip bir şey oldu. Oben Budak diye bir arkadaş varmış, bir yerlerde gezdim-yedim-içtim köşesi yazarmış, işte o arkadaş Helin Avşar'a hemen bir 'Twitter' mesajı atıp, "Bak yine SABAH'ta seni yazmışlar, amma yarar sağladın büyük köşe yazarlarımıza," dedi gözümüzün önünde. Bir de, "Okumadım valla, meşhur fotoğrafın vardı, onu gördüm," diye ekledi. Helinciğim, uykudan yeni kalkıp geçmiş bilgisayarının başına, "Ne yazmışlar ki?" diye soruyor. Oben kardeşimiz de, "O kadar ciddiye alma, yazanların çoğu Chanel çizmeni bir kere giymek için canını verebilecek tipler, ne yapsan saldıracaklardı," diye cevap veriyor; eskiler bu işe 'müzevirlik' mi ne diyordu. Evet, bütün bunlar internet sayesinde gözümüzün önünde, yani bu durumda söz konusu 'tip' olan benim nezaretimde cereyan ediyor.

RENKLİ HAYAT BUNA DENİR
Kıymetli okur, Allah sizi inandırsın, bir an kendimi Helin'in Chanel çizmeleri içine girmiş tombul bir kedi gibi hissettim. Adam hem gururumu okşuyor 'büyük köşe yazarı' diye, hem, "Sadece fotoğrafına baktım, okumadım," diyor, hem, "Bu 'tip'ler bir çizmeye ölür," diyor ve "Ne yapsan saldıracaklardı," diye Helin'i teselli ediyor... Bir kere, ben Helin'imize, evet halka mal olmuş 'hepimizin Helin'ine niye saldırayım? Sayesinde medyanın röportaj anlayışı değişmeye başlamış, bir hafta göğüs kılı sayıyor, bir hafta Serdar Turgut'u manikürcüde ağırlıyor... Bu hafta Ahmet Hakan'la hamamda fotoğraf çektirse şaşırmayacağız. Ayşe Arman çoktan aşılmış, medyada röportaj hadisesi yeni bir boyut kazanmıştır artık. Buradan bakıldığında, Helin çok başarılıdır... Evet, medyada hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak. Gümbür gümbür bir yeni kuşak geliyor ve Hasan Pulur bile buna alışmak zorunda. Cinsel çılgınlık da dahil her türlü özgürlüğün yılmaz savaşçısı Rasim Ozan köşeci, Helin Avşar röportajcı, Ercan Saatçi spor insanı, Oray Eğin 'şovmen', Ece Vahapoğlu romancıdır artık. Oben türünden 'Twitter havadisçileri' ise cabası. Renkli hayat diye buna derim ben!

EŞSİZ BİR RUH HALİ
Sahi, çakma diziler olmasa Orhan Kemal'i kaç genç bilecekti? İslam Çupi'nin spor yazılarını, Uğur Mumcu'nun köşesinde her gün biriktirdiği ve ölümüne yol açan dosyaları kim hatırlıyor? Köşelerde, "Ay akşam şuram kaşındı Allah sizi inandırsın," yazıları yazılıyor artık. Biz toplum olarak müptezelliğe müptelala olmuşuz, hep daha fazlasını, daha fazlasını arzuluyoruz. VJ Bülent bile eskidi. KRAL TV'den gönderilmesinin sebebi biziz, onun da fazlasını istiyoruz. Şöyle bir hafızanızı yoklayın, toplum olarak kimleri eskittiğimizi düşünün, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Zamanında Savaş Ay'ın Roman mahallelerinden getirdiği stüdyo konukları eşliğinde çekilen programlar ne kadar da masum kalıyor bugün, değil mi? Bugünün toplumu, dün 'kadınları dövmek lazım' deyip meşhur oluveren Levent Oran'ı enteresan bulmadığı içindir ki, o şimdi Beşiktaş-Üsküdar motorlarına, etrafına ürkek ürkek bakarak da olsa, normal bir insan gibi binebiliyor. Artık kadınları dağa kaldırıp seks kölesi yapmaktan rahatça bahsedilebiliyor çünkü. Levent Oran, Serdar Turgut'un yanında ne gibi bir orijinalite taşıyabilir ki? Bakın, Yeşim Salkım, ki evlilikleriyle, mutat 'çocuk yapma' açıklamalarıyla, polemikleriyle, her daim ilgi odağı olabilmiştir, artık program terk etse de kimse ilgilenmiyor. O da tüketilmiştir. Evet, her türlü ilginçliği bencilce tüketiyoruz. İtiraf edin, düşünce falan umurumuzda değil bizim. Hatta bize 'fikir vermeye' çalışan kimselere 'He!' deyip geçiyoruz. Memleketin gerçek gündemi ile medyada önümüze konan gündem arasındaki açı o kadar açıldı ki, rahmetli Turgut Özal'ın, "Semracığım koy bir arabesk de neşemizi bulalım," diyerek gaza basmasında ifadesini bulan o eşsiz ruh halindeyiz. Titanik batarken güvertede müzik yapan orkestraya ve onu aval aval izleyen neşeli insan topluluğuna benziyoruz... Ben mi? Biraz para biriktirebilirsem, bir Chanel çizme alıp, kedi kostümü içinde Oray Eğin'in programına katılmayı arzuluyorum. Yanımda bir Ferhat Güzel olsun, bir Ahu Tuğba olsun, yükselen yıldızıma nostaljik birer meze olsunlar istiyorum. Öyle ki, benim yüzümden programı terk etseler hatta, mükemmel olur. Kendimi, kepazelik kralı bir çizmeli tosun kedi olarak görme hevesindeyim...

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin