Avrupa Komisyonu Bilgi Toplumu ve Medyadan sorumlu üyesi Viviane
Reding konuyla ilgili açıklamasında "Artık medya ile karşılıklı
etkileşim bir gazeteye yazı yazmaktan çok daha fazla anlam
içerecek. Bugünün tüketicileri kendi içeriklerini oluşturabilirler
ve üçüncü parti içeriğini dönüştürerek yeni şeyler üretebilirler.
Ancak sosyal iletişim ağları ve dijital TV gibi yeni medya
araçlarını kullanamayanlar kendilerini kuşatan bu dünyanın parçası
olmanın ve onunla iletişim kurmanın sıkıntılarını yaşayacaklardır"
dedi.
Nitekim yeni medya yayınları ve ekonomik getirileri Avrupa'da
giderek artarken birtakım gözle görülmeyen engeller de iletişim
daha modern biçimlerine erişimi sınırlamaya devam ediyor.
2008'de yapılan AB İstatistik Kurumu (Eurostat) tarafından yapılan
bir araştırmaya göre, neredeyse her dört Avrupalıdan biri internet
bağlantısı olmadığını çünkü Web'i nasıl kullanmaları gerektiğini
bilmediklerini itiraf ediyor.
Komisyon medya okuryazarlığının sosyal dışlamanın yeni bir şekli
olduğunu düşünüyor ve dolayısıyla üye devletleri gelişmekte olan
teknolojilerin nesiller arasında, farklı gelir ve sosyal konumdaki
insanlar arasında yaratacağı boşluğu gidermesi için çaba sarf
ediyor.
Avrupa anlaşmaları Brüksel'in eğitim politikalarını doğrudan
düzenlemesine izin vermiyor. Ancak Komisyon üye devletleri ikna
yoluyla farklı alanlarda bir takım yasal tedbirler alınmasında ikna
gücünü kullanıyor.
AP'ın desteğiyle Komisyon 20 Ağustos'ta bir tavsiye yayımladı ve
üye ülkeleri yetişkinler için yeni medya eğitimine tabi tutabilecek
kurslar düzenlenmesini ve okul eğitim müfredatlarında bu eğitim
türünün zorunlu hale getirilmesini istedi.
Avrupalı gençlerin yüzde 85'inden fazlası interneti ve sohbet
odaları, bloglar, sosyal iletişim ağları gibi yeni medya araçlarını
düzenli olarak kullanıyor. Komisyon'un hedef kitlesinin gençler
olmasının sebebi ise birçoğunun Web'in ve yeni teknolojilerin
tehditlerini göz ardı etmeleri.
Genç kullanıcılar gerçekten de internette en kötü deneyimleri
yaşayan kullanıcı gurubunu temsil ediyor. Bunun sebebi ise kişisel
bilgilerin korunması noktasında son derece rahat davranmaları ve bu
bilgilerin paylaşımından kaynaklanabilecek tehlikelerin farkında
olmamaları.
Komisyon tavsiyesinde vatandaşların ve özellikle gençlerin kişisel
bilgilerine geliştirilmiş reklam gibi sipariş programlardan nasıl
koruyabileceklerine dair bilgi sunulmasına yer veriliyor.
Bu hedefe ulaşılabilmesi için Brüksel eğitim müfredatında medya
eğitiminin zorunlu hale getirilmesi konusunda tartışmaların
başlatılması çağırısında bulunuyor.
Komisyon ayrıca Avrupalıların bloglar, sosyal iletişim siteleri ve
diğer yeni tür iletişim araçları sayesinde medya kullanıcıları
olmak yerine medya içerik üreticileri olarak görmek istediklerini
belirtiyor.
Ancak medya içerik üretiminde vatandaşların daha fazla söz sahibi
olmaları kimi çevreleri endişelendiriyor. Avrupa Yayıncılar Birliği
Başkanı Angela Mills kitle internet medyasında bir çeşit "fast
food" üretimine gidilmesi riskine karşı uyarıyor.
Blogların hızla çoğalması ve içeriğin kontrol edilmemesi gibi
nedenlerle gazeteciliğin toplum içindeki rolü tehdit altında
bulunuyor. Mills "Birçok aç internet kullanıcısı gerçekten de
bilgilendirilmek istiyor olabilirler ama bilgi sağlayıcıların veya
kaynakların amaçlarını sorgulamaksızın Web'de gezinen bazıları
kitle halinde yanlış bilgilenmeye yol açabilirler" şeklinde
uyarıyor.
Arka plan:
Avrupa Parlamentosu'nun (AP)
geçen yıl bu konuda çağrıda bulunmasından sonra Komisyon taslak
hazırladı. AP üyeleri okullarda hem öğretmenlere hem de öğrencilere
medya eğitimi verilmesi talebinde bulundular. AP'ın Slovenyalı
üyesi Ljudmila Novak tarafından hazırlanan ve herhangi bir yasal
bağlayıcılığı bulunmayan karar tasarısını meclis 2008'de onayladı.
Medya eğitiminin teşvik edilmesi çağrısının yer verildiği karar
bütün okullarda ve öğretim düzeylerinde medya eğitiminin müfredatın
asli parçası olması, öğretmen ve yaşlı vatandaşlara medya eğitimi
verilmesi tavsiyesinde
bulunuyor.
www.euractiv.com.tr (Referans)