Tolga Örnek’in yazıp yönettiği “Labirent” 23 Aralık’ta vizyona girecek.
Akkaya, Kocaoğlu ve Güner filmdeki rolleriyle ilgili bugün Hürriyet Kelebek ekine konuştu:
Sizi “Labirent”te hangi rollerde
izleyeceğiz?
Rıza Kocaoğlu: Ben istihbarat servisinden Haluk’um. Filmde bir
takım oyunu söz konusu ve ben aksiyonun içinde olan tarafım.
Melike’nin oynadığı Bahar ve Sarp’ın oynadığı Bülent’in serviste
başka görevleri var.
Melike Güner: Ofisten pek çıkmayan, sürekli “Buldum!” diyen Bahar
karakterini oynuyorum. Takımın büyük kısmı aksiyondayken, Bahar
işin araştırma ve teori kısmında yer alıyor.
Sarp Akkaya: Benim canlandırdığım Bülent de tam bir görev adamı.
İki çocuk sahibi, ailesine çok bağlı bir karater ama hayatında işi
de çok ön planda.
Filmin adı neden “Labirent”?
Melike Güner: İstanbul’un kalabalık caddelerinden birinde büyük bir
patlama oluyor. Ölen 130 kişinin arasında yabancılar da var. Bu
katliam, Türkiye kadar diğer ülkeleri de etkiliyor. Saldırıyı yeni
kurulmuş bir terör örgütü üstleniyor. Türk istihbaratı, bölgedeki
tek demokratik Müslüman ülke olan Türkiye’yi kaosa sürükleyecek ve
Orta Doğu’daki hassas dengeleri bozacak ikinci saldırıyı engellemek
amacıyla harekete geçiyor. Operasyonun adı da “Labirent”
konuyor.
SAS KOMANDOSUNDAN ĞİTİM ALDIK
Erkek egemen bir dünyada kadın olmak nasıldı?
Melike Güner: Hiç “Burada kadın olarak varım” demiyorsun, “İnsan
olarak varım” diyorsun. Filmin bir davası, bir hikâyesi var. O
hikâye de tamamen insanların gözünden ilerliyor. Hani kafede yemek
yerken, garsonla işi kadar muhatap olursunuz ya, bu filmde garsonun
hayatını da öğreniyorsunuz...
Rıza Kocaoğlu: Aksiyon türünde olduğu için sadece erkek izleyiciye
hitap eden bir iş değil “Labirent”. Meltem Cumbul’u göreceksiniz...
Birlikte dövüş koreografilerine çalıştık, benden iyi dövüştüğünü
söyleyebilirim.
Filme hazırlık sürecinde neler yaptınız?
Rıza Kocaoğlu: Çalışmalara çekimlerden üç-dört ay önce başladık.
Yönetmenimiz Tolga Örnek’in önerdiği kitapları okuduk, belgeselleri
izledik. Aksiyon sahneleri için eski SAS komandosu eğitmenimizden
dersler aldık. Atış sahneleri için de poligonda çalışmalar yaptık.
Silah nasıl tutulur, kapı nasıl kırılır, araba nasıl takip edilir,
tüm bunları öğrendik...
Melike Güner: Ekipteki en rahat oyuncu bendim sanırım. Hep ofiste,
sıcak ortamda çalıştım ve aksiyon sahnelerini izlerken sürekli
“İnanamıyorum, nasıl çektiniz bunu!” deyip durdum.
POLİGONDA TANSİYONUM DÜŞTÜ AKARA KONUSU OLDUM
Silahla aranız nasıldı, attığınızı vuruyor
muydunuz?
Rıza Kocaoğlu: Aslında ben hep silahlı karakterleri oynuyorum ama
poligona gittiğimizde barut kokusundan tansiyonum düştü. Makara
konusu oldum!
Sarp Akkaya: Poligon benim için de hayatımın en değişik
deneyimiydi. Rıza da ben de silah tutmaktan haz etmiyoruz.
Siz “Ezel” dizisinde iki düşmanı canlandırıyordunuz, şimdi
aynı taraftasınız...
Rıza Kocaoğlu: Evet, birbirimize silah tutarken şimdi
yan yana silah tutmamız benim çok hoşuma gitti.
Filmde sizi en çok etkileyen nokta neydi?
Rıza Kocaoğlu: Dünyayı daha güzel bir hale getirmek için çabalayan,
ancak adlarını bile bilmediğimiz insanları görüyoruz bu filmde.
Onların aslında kim olduklarını, nasıl yaşadıklarını öğreniyoruz.
Bir de “Labirent”, aksiyon filmi olmasının yanı sıra yeri
geldiğinde seyirciye nefes alma imkanı da veriyor.
Sarp Akkaya: Olaylara politik tarafından değil, insani tarafından
bakıyoruz. Bahsettiğimiz kişiler gerçek insanlar ve onların
hayatına girebilmek beni çok etkiliyor.
İKİNCİ FİLMİN ADI 'LABİRENT ALAÇATI’
Çekimler nasıl geçti sizin için?
Rıza Kocaoğlu: Çok eğlenceli. Zaten ekip olarak eğlenceliydik.
Tolga Abi’nin yaptığı en iyi işlerden biri, iyi ekip kurmak.
Şirketinin adı bile ‘Ekip Film’. Timuçin’in (Esen) kamera arkası
çekimlerini internette izlediyseniz, oradaki eğlenceyi beşle
çarpın. Çok eğlendik ama bir o kadar da yorulduk.
Melike Güner: Tolga tanıdığım en titiz adam. Hiçbir şeyi şansa
bırakmıyor. Her şey çok programlı, çok sistemli.
Sarp Akkaya: Aksiyon filmi için fazla eğlenceli bir ekiptik. Zaten
filmin ikincisini çekmeyi planlıyoruz, adı “Labirent Alaçatı”
olacak! (Gülüyor)
Rıza Kocaoğlu: (Gülüyor) Bu kez kendi vücutlarımızı silah olarak
kullanacağımız bir film olacak!
Sarp Akkaya: Ben bu filmin çekimlerinde çok büyük dersler aldım.
Rıza’yla oynarken, bir oyuncunun ne yapmaması gerektiği konusunda
çok şey öğrendim! (Kahkahalar) Harika bir ekiptik. Oyunculuğu
meslek olarak gören ve bu işe önem veren kişilerle çalışmak çok
keyifliydi.
SAHNEYİ 41 KEZ ÇEKTİK TOLGA ABİ KULLANMADI
Bir sahneyi tam 41 kez tekrar ettiğiniz doğru mu?
Rıza Kocaoğlu: Evet, bir sahnede kapıyı açıyorum, ben konuşuyorum,
Sarp konuşuyor, sonra ben tekrar konuşuyorum ve bitiyor. Bu sahneyi
tam 41 kez çektik. O kadar mükemmel oldu ki, Tolga Abi filmde
kullanmamış!
Bu kadar eğlenirken, çekimleri tamamlamayı nasıl başardınız?
Sarp Akkaya: Biz eğlenirken iş yapmadık, iş yaparken eğlendik. Bu
yüzden sette büyük bir disiplin vardı.
TOLGA ÖRNEK’İN KABURGASI EZİLDİ!
Rıza Kocaoğlu: Bir takip sahnesi için arabanın direksiyonuna
geçtim. Sarp yanımda oturuyor, Tolga Abi de arka koltukla ön
koltuğun arasına yatmış, monitörden çekimlere bakıyor. Tabii o
yatıyor diye ben daha “dikkatli” kullandım arabayı. (Gülüyor)
Aksiyon çektiğimiz için inandırıcı olsun istedim. Birkaç
kaburgasında ezilme söz konusu...
Röportaj: Sinem VURAL Ftoğraflar: Sinan ÖZBALKAN