'KIZLAR REYTİNG GETİRSEYDİ FASHION TV REKOR KIRARDI'

Her hafta dünyanın farklı renklerini ekranlara getiren ve mutlaka güzel kızları arayıp bulan Acun Ilıcalı, “Hem geziyor hem para kazanıyor. Bulamadık şöyle bir iş” tanımlamalarına alışmış. Reytingini bu güzel kızlara borçlu olduğunu sananlara ise iki çift lafı var!

Google Haberlere Abone ol
'KIZLAR REYTİNG GETİRSEYDİ FASHION TV REKOR KIRARDI'

Her ne kadar eleştirilse de yine de en çok o izleniyor. Çoğu kişi onun yerinde olmak istiyor. Çünkü Acun, dünyayı gezerken diğer yandan da para kazanıyor. Ama iş elbette dışarıdan göründüğü gibi basit değil. Onun da çok stresli zamanları oluyor. Her sabah kriz toplantısı yapmak, zorlukların üstesinden gelmek işinin bir parçası... Sürekli gezdiği için zaman zaman tarihleri, mekânları karıştırabiliyor. Büyükşehir zehirlenmesine uğradığını düşünüyor. Ama bu kadar değil, yapmak istediği iki bomba proesi var.


Kaç yıldır geziyorsunuz?



Üç buçuk yılda 100’e yakın ülke gezdim.




Gezmekten sıkıldığınız zamanlar oluyor mu?



Kişi nasıl ki sürekli aynı şeyi yapıp sonra başka şeyler yapmak isterse, televizyon da yeniliklere açık. O yüzden kafamda önümüzdeki sezon için farklı projeler var. İnce eleyip sık dokuyorum. Aklımda sansasyonel iki proje var. Şimdi bunları yapmak istiyorum.




Geziler öncesinde gideceğiniz ülkelerle ilgili araştırmalar yapar mısınız?



Biz 14 kişilik bir ekibiz. Tabii ki araştırıyoruz. Ancak gezerken bilginin yanı sıra insanların seyretmesi de lazım. Araştırma yapıyoruz ama daha çok nereden güzel görüntü çekeriz.




Her gittiğiniz yerde mutlaka güzel kızlarla söyleşi yapıyorsunuz. Güzel kadınlar reytingi artırıyor mu?



Güzel kız iyi reyting topluyor diye bir kavram olsaydı Fashion TV reyting rekoru kırardı. Bu işin kuralı güzel kadın değil. İnsanları sıkmadan, her tattan bir şeyler verebilmek önemli. Programda bir çocuk ya da yaşlı bir kadın da yer alabilir.




Kaç dil biliyorsunuz?



İngilizce biliyorum. Çok az da Almancam var.




Ekşi Sözlük’te kameraman Feridun’un daha karizmatik olduğu yazıyor. Kamera önünde ortak bir proje yapmayı hiç düşündünüz mü?



Hayır. Çünkü ben bir şeyi çekmeden önce her açıdan değerlendiriyorum. Feridun’un görünmeden olan kimliğinden çok memnunum. Programda ön plana çıkmasını isterim. O, ‘Acun Firarda’nın bir parçası. En önemli özelliği de iyi bir kameraman olması. Ancak ağzı laf yaptığı için bu özelliğini kullanıyoruz. Ona da sorsanız çekim yapmak istediğini söyler. Kameramanlar çektikleri görüntülerle mutlu olup, o işe konsantre olan insanlardır.




Programın başarısı ile ekibin uyumu arasında paralellik var mı?



Beğeni yüzdesi gerçekten yüksek bir program. İnsanlara sorsanız program hakkında kötü bir şey söyleyecek olanların sayısı çok azdır. Çünkü kimseyi rahatsız etmiyoruz. Keyif veren, insana düşündüklerini unutturan bir şeyler yapıyoruz. Bunun başarısı elbette ekibin uyumundan kaynaklanıyor. Bir yere gittiğimizde 20 gün ekip arkadaşlarımızla bakışıyoruz. Tanem adlı arkadaş geldi ekibe. Beş erkekle birlikte bir de kız eklenmiş oldu. Beraber bir adaya gittiğimizde 25 gün kalıyoruz. Ekibin elektriği tutmasa, beni de inanılmaz etkiler ve rahatsız olurum.




Eğlenceli gezi programı anlayışını ilk uygulayanlardansınız. Sizinle aynı dönem yola çıkanlar artık yok. Ancak şu aralar Anadolu’yu tanıtan gezi programları revaçta. Bu yeni bir trend mi?



Bizim program 200 bölümü geride bıraktı. Benim bir seyehatimin bedeli 40 bin dolar civarında. Duruma göre bazen beş bölüm birden çıkarttığımız oluyor. 10 bin dolara yakın bir seyahat giderimiz söz konusu. Olaya bu açıdan bakıldığında Anadolu’nun tercih edilme nedeni maddi olanaksızlar! Yani yurtdışında bu tarz bir gezi programı yapılmamasının nedeni insanların cesaretsizlikleri değil, bütçenin olmamasından kaynaklanıyor. Anadolu bu açıdan daha kolay. Çünkü çok zengin, konusu çok. Ben önce dünyayı gezeyim, sonra Türkiye’yi dolaşırım mantığında değilim. Bundan sonraki zaten gezi programı olmayacak. Farklı bir formatta yeteneğimi ortaya koymam lazım.




Talk show tarzı bir şey mi olacak?



İki proje kafamda. Biri talk show tarzında olabilir. Altından kalkacağıma inanıyorum. Bu iş soru-cevap elektriğinin yüksek olmasıyla bağlantılı. Ben zaten bir dönem muhabirlik yaptığım ve ünlülerle aram iyi olduğu için beni bir yere çıkarttılar.




Çevrenizde tatile gitmek isteyenler sizden fikir alırlar mı?



Bana devamlı sorarlar. Zaten insanlar bana mutlaka “Beni de götür” ya da “Çantan olayım abi” şeklinde laf atar. Ülkeler konusunda danışanlar da oluyor. O konuda bilirkişi olduğumuz bir gerçek.




Bu hayalinizdeki bir program mıydı?



Benim Televole’nin içinde 8-10 dakikalık dünyayı gezdiğim bir bölümüm vardı. Şansal Abi beni çok destekler ve “Bu adamı burada tutmayın” derdi. Çünkü ben Nijerya Milli Takımı’nı takip ederken kampın yanı sıra gündelik yaşamdan insan manzaralarını çekiyordum, çok beğeniliyordu. 10 yıl önce dünyayı gezmeliyim gibi bir planım yoktu. Ama kendimle ilgili altı ay sonra istediğim şeyleri hep gerçekleştirme imkânı buldum. Benim televizyon dünyasındaki işlerim hep rast gitti.




Zaman zaman nerede olduğunuzu şaşırıp haritaya baktığınız oluyor mu?



Tabii. En son neredeydiniz sorusuna direkt cevap veremiyorum. Günleri, ayları şaşırdığım oluyor. Zaman ve mekân karmaşası yaşıyorum.




İmkânınız olsaydı nerede yaşamak isterdiniz?



İstanbul’dan sonra ikinci adresim Miami olabilir. Turistik açıdan ise Afrika’da Cape Town ekip olarak çok beğendiğimiz bir yer. Dünyanın en güzel yeri olsa bile Büyükşehir zehirlenmesine uğramışım ben. Sakinlik beni bazen sıkıyor. Zehirlenmenin son safhasında olduğum için Miami bana uygun gözüküyor.




Uçak fobiniz olsaydı ne olurdu?



Korkumu yenerdim. Hayat tarzı olarak motosiklet kazası geçirmiş, kolunu bacağını kırmış bir insanım. Böcek ya da yılan korkum yok. Olsaydı elbette zorlanırdım ama üstesinden gelirdim. Uçakta 11 saate kadar uyuyabiliyorum. Genelde uçakları görmem bile. Gezinin bir gece öncesinde Play Station oynar, uçakta da uyuruz.




Kendinizi tekrar ettiğinizi düşünüyor musunuz?



Program ona çok müsait değil. Sürekli farklı olayların içerisindeyiz. Programda başrolde kendimi değil, görüntü ve olayları ön planda tutarak kendimi tekrarlamayı engelliyorum. 200 bölümdür aralıksız devam ediyoruz.



TUĞÇE KAZAZ TARZI KIZLAR DELİ DOLUDUR




Programı Tuğçe Kazaz ile sunacağınız yönünde haberler çıkmıştı. Anlaşamadınız mı?



Tuğçe’yle anlaştık aslında. Fakat Yunanistan’a görüşmeye gittiğimde film setindeydi. Yunanlı damat oradaydı. Zaten ben oraya gidince adam rahatsız oldu, kıskandı. Tuğçe tarzı kızlar deli doludur. Programın ortasında da birine âşık olup “Acun ben Venezüella’da kalıyorum” diyebilecek bir kız. O tip kızların kafasında para yok. Orada da çocuk bana ters ters bakınca dalga geçiyordum “Başımıza bir şey açar mı acaba?” diye. Tuğçe “Bir şey olmaz sen onu bana bırak” dedi. Son konuşmamız da bu oldu. Kuzuyu kurda emanet olmuş olduk! Tanem’le çalışıyorum şimdi. Çok mutluyum. Her geçen gün ekran elektriği yükselen bir kız. Tuğçe açısından da şu açıdan mutluyum; kız aşkı tercih etti.



AFRİKA’DA EKİPÇE DİLENDİK




Sizin için “Ne güzel iş yapıyor. Hem para kazanıyor hem dünyayı geziyor” diyor. İşin zor tarafı yok mu?



Elbette var. Ama insan işini sevdiği sürece zorluklar eğlenceye dönüşüyor. Her seyahatimizde problemler yaşıyoruz. Her sabah bir kriz toplantımız oluyor. Ama bunlarla eğlenebiliyoruz. Başımdan o kadar çok şey geçti ki, bir uçağı kaçırmak benim için bir şey ifade etmiyor artık. Bir keresinde parasız Afrika’da kaldık, bankamatik yoktu ve ekipçe dilenmek zorunda kaldık. Bunları çözmeye uğraşıyoruz.



AKŞAM / Ekin Türkantos

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin