İsmail Küçükkaya/AKŞAM
Cumhurbaşkanı'na da Ergenekoncu derler mi?
Bugünlerde bankalara el konulma hikayelerine geri dönülüyor veya inanılmaz senaryolar yazılıyor ya, bakın üç gün önce Moskova'da neler konuşuldu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bize neler anlattı...
Gezinin ikinci günündeyiz. 'Devlet ziyareti' kapsamındaki
görüşmeler çok sıcak ve başarılı geçiyordu. Gül, gösterilen ilgiden
ve toplantıların sonuçlarından çok memnundu.
Kendisi izleyen 7 gazeteciyle, heyetin ikamet ettiği Ritz Carlton
Oteli'nde bir sohbet toplantısı düzenledi. Gül, temaslarına ilişkin
bilgileri verdikten sonra bizler kendisine biraz da ekonomik
durumla ilgili sorular yönelttik. Gül, küresel ekonomik krize
ilişkin görüşlerini anlattı, Türkiye'nin 2001 krizinin ağır
faturasını ödediğini hatırlattı ve sonrasında alınan tedbirler
sayesinde bugün krizin etkilerinin görece hafif hissedildiğini
söyledi. Son yıllarda hem ekonomik hem de siyasal anlamda çok doğru
tercihler yapıldığını belirten Gül, isabetli kararların yardımıyla
bölgede ülkemizin etkinliğinin ne kadar arttığını vurguladı.
Gül işte tam bu sırada bana dönerek, 'Geçmişte, sizin grubunuzun
Yapı Kredi Bankası'na el koymamızı istemişlerdi. Ben Başbakanken
bunu bizzat IMF Başkanı ısrarla istemişti. Ben de baktırdım,
anlatılanlar doğru değildi, IMF haksızdı, kabul etmedim. İki yıl
sonra IMF Başkanı bana 'siz haklı çıktınız' diyerek kararımın
isabetli olduğunu söyledi' dedi.
Bunları söyleyen kişi Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı. Bir bankanın el konulmasına karşı çıkmış. Acaba birileri sapasağlam bir banka olan Yapı Kredi'yi koruması için ona silah mı doğrultmuş, acaba Gül de Ergenekoncu olabilir mi? Ben bu ifadeleri Gül'den daha önce aynı şekilde dinlemiştim. 4 Haziran 2007 tarihli köşemde (http://arsiv.aksam.com.tr/yazar.asp?a=79555,10,19&tarih=04.06.2007) bu konuyu değerli okurlarıma aktarmıştım. Şimdi Gül, bu kadar güncel bir konuda bu olayı bir basın sohbetinde gazeteci arkadaşlarımın yanında tekrarladığı için sizlere aktarmak istedim.
Toplum vicdanında Pamukbank'a nasıl el konulduğuna dair bir kanaat olduğu düşüncesindeyim. Aynı şekilde sadece Türkiye'nin değil, Ortadoğu'nun ve Kafkaslar'ın en prestijli şirketlerinden olan, Batı dünyasında piyasalardaki performansıyla saygın bir yeri bulunan Turkcell'e ilişkin çeşitli kişi ve grupların ne gibi duygular beslediği de malum.
Taraf Gazetesi'ne söyleyecek hiç bir sözüm yok. Yayınlanmaya
başladığı günden beri izledikleri yayın politikası ortada.
Amaçlarını herkes kendince yorumlayabilir. Kamuoyunun takdirlerine
bırakmak en iyisi. Ama şimdi Doğan Grubu'nda ortaya çıkan 'işte bir
fırsat çıktı, biraz yararlanalım' mantığı insanın vicdanını
sızlatıyor.
Daha önce Vatan Gazetesi 'Mustafa' filmi üzerinden Turkcell'i
yıpratmaya çalışmıştı, Hürriyet editörleri filmi izlemeden
balıklama atlayınca çok fena prestij kaybına uğramıştı. Şimdi yine
aynı Vatan üzerinden benzeri bir karalama kampanyası yürütüyorlar.
İlgili açıklamaların teyit ettiği gerçekleri haber sayfamızda
okuyunca göreceksiniz. Aslında onlar da neyin ne olduğunu
görüyorlar ama hesapları başka.
Hele Ankara'dan meslektaşım Enis Berberoğlu'nun yazdıkları tam bir
kara mizah örneği. Kendi ismi Ergenekon soruşturmasında geçtiği
için haklı olarak çıldırma noktasına gelen sevgili Enis,
bilebildiğim kadarıyla MİT'i ve Ergenekon savcılarını dava etmişti.
İnsanların, şirketlerin ve kurumların haksız yere itham edilmesinin
ne kadar acıtıcı olduğunu bu kadar çabuk unutmuş olabilir mi? Aynı
şekilde patronu Aydın Doğan'ın isminin Ergenekon konusunda çok
çeşitli ve yaygın söylentilere ne kadar bulaştırılmış olduğunu
bilmiyor olabilirler mi? 'Gözaltına alınacak' ve 'Bedrettin Dalan'ı
o uyardı' gibi söylentilerden haberleri yok mu?
Pamukbank'a el konulması sürecinde yaşananları göstermesi
bakımından ibret belgesi olan o meşhur Ali VUR-AL, Veli DUR-AL
diyaloglarını hatırlayınız. Ciddiye almamıştınız.
Bakınız ben, geçtiğimiz ay boyunca Ergenekon'la ilgili söylentilere
dayanarak insanların hedef gösterilmesine hep karşı çıktım. Bunu,
yayın yönetmeni olduğum ilk günden itibaren Aydın Doğan ve onun
grubundaki gazeteci arkadaşlarım için de samimiyetle uyguladım. Bu
ülkede hukuk var, işleyen bir yargı mekanizması var, gerçekler
elbette ortaya çıkacak. O güne kadar herkesin hukuka saygı
göstermesinden daha önemli bir önceliğimiz olamaz.
Akşam olarak Ergenekon dahil bütün konularda doğru olmak kaydıyla
her türlü habere açığız. Hiçbir önyargı ve ön kabulümüz yok.
Kısıtlılığımız yok.
Turkcell, kartel derecesinde Türk medya sektöründe dominant olan
bir gruba hiç ilan vermeden kendi sektöründe birinciliğini koruyan
özel bir örnek. Bunun bir anlamı var. O nedenle Turkcell'in
performansını düşürmek ve bu özel konumunu kaybettirmek
hedefleniyor olabilir. Eee... Mehmet Emin Bey de bunlara biraz
reklam verdiriversin canım.