HINCAL ULUÇ / SABAH
"Seçimler tek başına gerçek demokrasi yapmaz!.."
Günlerdir medyamızı izliyorum..
Bu aşağılık kompleksinden nasıl ve ne zaman kurtulacağız!..
Obama lafına "Selamınaleyküm" diye başlamış..
Adı Hüseyin, ailesi Müslüman olan bir adam, Müslüman dünyasına
hitap ederken, ne diye başlayacaktı?.. Bundan normal ne var?.
Bu ülkeye gelen her yabancının kendisini karşılayan tören kıtasına
ilk lafı "Merhaba Asker" olmuyor mu?..
Obama konuşmasında iki defa Türkiye'den bahsetmiş.. İslam dünyasına
hitap eden biri, en gelişmiş, en örnek İslam ülkesi Türkiye'den
niye bahsetmesin. Çok normal değil mi?.
Peki "Normal, sıradan" şeyleri manşet, sürmanşet yapmak ne zamandan
beri gazetecilik oldu?..
Sonrası daha da komik.. Günlerce "Selamınaleyküm" nasıl yazılır,
onu tartıştık!..
Obama'nın ne dediğini öğrenmek için hafta sonunu ve yabancı
gazeteleri beklemek zorunda kaldım. Önce haberi okudum.. Sonra da
yorumları..
Obama'nın İslam Dünyasına ettiği en önemli lafın ne olduğunu
biliyor musunuz?.. "Seçimler tek başına gerçek demokrasi yapmaz.
Hükümetler, zorlama değil, uzlaşma ile yönetmek
zorundadırlar.."
Medyamız konuşmanın içinden bu sözleri süzmedi/ süzemedi.. Hele de
demokrat yazarlarımız, bu çok önemli cümlenin altını çizmek ve
yorumlamaktan ısrarla kaçındılar.
Obama'nın baş örtüsü hakkında ettiği lafları pek beğenip günlerce
yazdılar da, "Seçimler her şey değildir" deyişini görmezden
geldiler.. Seçimler, çoğunluğun azınlığı ezmesi, yok sayması "Ben
oyları aldım, istediğimi yaparım. Herkes haddini bilsin" demesi
değildir..
Seçimler, kazananların, ülkeyi, demokratik ilkelerden asla
sapmadan, halkın yüzde yüzüne sahiplenerek, ve yüzde yüzüyle
uzlaşarak hükmetmesidir.
"Obama 'Seçimler tek başına demokrasiye yetmez' derken, ev sahibi
Mübarek'i 'Ülkeler zorlama ile değil, uzlaşmayla yönetilmeli'
derken de Kral Abdullah'ı işaret ediyordu, en başta" diyordu
yorumcular.. Aslında tüm İslam Ülkelerinin ortak sorunundan söz
ediyordu.
İslam Dünyası içinde en demokratik ülke olan Türkiye'de "Yüzde
47'nin nasıl kullanıldığını" seçimlerden beri izliyoruz.
Müthiş bir zaferle çıktığı seçim gecesi yaptığı konuşmada Obama'yı
da kat kat aşan muhteşem bir "Uzlaşma ve halkın tamamını kucaklama"
konuşması yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün geldiği
noktayı, hem kendisinin, hem yandaşlarının iyi değerlendirmesi
gerekir.
Başbakanın şakşakçıların gazına değil, akıllı ve deneyimli
danışmanlarının işbirliğine ihtiyacı var.
Gülümsediği, bağırıp çağırmadığı, eleştirilere hoş görü, içine
karıştığı halka sevgi ile yaklaştığı ve herkesi kucakladığı zaman
büyük puanlar toplayan Erdoğan, öfkelenince muhaliflerinin ekmeğine
yağ sürüyor. Onlar da bunu iyi biliyorlar ve AKP liderini sık sık
öfke tuzağına düşürüyorlar.
Obama'nın konuşmasından Türkiye'nin çıkarması gereken sonucu tekrar
edelim..
Demokrasi, seçimlerde alınan yüzde 47 oyun, kazananlara halkın
yüzde 47'sine sahiplenme hakkı vermesi değil, yüzde 100'ünü uzlaşma
içinde yönetme görevine getirmesidir.