HADİ ÖZIŞIK: KÖŞEMİ NAZLI ILICAK’IN YAZMASINI HAZMEDEMEDİM

MEDYATAVA RÖPORTAJ-İnternet Haber ve Gazeteciler.com’un kurucusu Hadi Özışık, Sayım Çınar’a konuştu. İnternet haberciliğine nasıl başladığını, tam ümidini kesmişken ABD’den uzanan gizemli yardım elini, internet haberciliğinin bugün geldiği noktayı ve örgütlenme çalışmalarını anlatan Özışık, Tercüman’da çalıştığı dönemde Nazlı Ilıcak’la yaşadığı ilginç bir anısını da aktardı…

Google Haberlere Abone ol
HADİ ÖZIŞIK: KÖŞEMİ NAZLI ILICAK’IN YAZMASINI HAZMEDEMEDİM

Ülkemizde İnternet gazeteciliği denildiği zaman aklımıza hemen İnternet Haber ve Hadi Özışık geliyor dersek herhalde yanlış olmaz... Aynı zamanda ‘www.gazeteciler.com’un da arkasında siz varsınız. Biraz kendinizden bahseder misiniz? Nasıl başladınız bu işe?
İnternet gazeteciliğinde ilklerden biriyim. İnternet benim hayatıma 90’lı yılların sonunda girdi, 1998’de internetin ‘i’sinden bile anlamıyordum. O yıllarda çalıştığım Yeni Günaydın Gazetesi’nde müdürüm Behiç Kılıç, bir haberi internetten araştırmamı istedi. İnternetle tanışmam bu şekilde oldu. Yine o dönemde bir süre işsiz kaldım. İşsiz kaldığım dönemde bir kitap üzerinde çalışırken yazdığım kitabı internet ortamına taşımak istedim. İnternet kullanmaya bu sebeple başladım. Kendim için bir WEB sitesi üzerinde çalıştıktan sonra öğrendiklerimle daha başka neler yapabileceğimi düşündüm, İstanbul’a gelip kardeşim ve bir yakınımızla küçük bir ofis kiralayıp WEB tasarım işine başladık. Gazetecilik mesleğinden kopamadığım için yine kendim internet gazetesi olan ‘internethaber.com’ başlıklı domaini aldım. Her gün çalıştığı gazeteye işe giden insanlar gibi, sabah erken saatlerde ofise gidip, internethaber.com’un sayfalarını güncelleyip yayınlamaya devam ettik. Meslekten yakın dostlarımla da görüşmüş ve birlikte çalışmak istemiştim ama o zamanlar kimseyi bu işe ikna edememiştim, herkes çok önyargılıydı ve o yıllarda internetin hızla yaygınlaşıp bugünkü işlevini alabileceğini düşünemeyip beni yalnız bırakmışlardı.


 


Siz yola yalnız mı devam ettiniz?
Evet, kendi başıma internet gazeteciliğine devam ettim. Ancak 2001 kriziyle birlikte biz de çalışamaz hale geldik ve maalesef siteyi yayına kapatmak durumunda kaldık. Son kez yayın yapıp kapanış duyurumuzu yaptıktan sonra maillerimi kontrol ederken ABD’den gelen bir maili okudum; siteyi kapatmamamız için ricada bulunan bir maildi. Cevap olarak kapatmak zorunda olduğumuzu anlattık çünkü paramız yok. Bu işe devam edebilmek için de paraya ihtiyacımız var! Bunun üzerine bize ihtiyaç duyduğumuz para desteğini sağlayabileceğini söyledi ve yayına devam etmemizi rica etti. O dönemde yayına devam edebilmek için ihtiyacımız olan rakam yaklaşık 12 bin dolardı. ABD’li takipçimiz bu parayı ödeyeceğini söyledi. Bu yazışmaların üzerine bizimle dalga geçtiklerini düşündük ama içime bir kurt düşmüştü; ‘Ya ertesi gün gelirse ya da birini gönderirse’ diye düşünüp ertesi gün sabah erkenden ofise gittim. Ofisin önünde elinde zarfla bekleyen birini gördüm. 12 bin dolar gönderilmişti. Bunun yanında her ay 2 bin dolarlık reklam desteği vererek gazetemize desteğini sürdürdü.


 



 


Kimdi bu yardım eden kişi?
İsmini açıklamak istemedi, ben de hala daha kendisiyle tanışmadım ama aracı olan kişi Atasay Kuyumculuk’un sahibi Cihan Kamer’di, Cihan Bey aracılığıyla bizimle temas kurmuştu. O günden sonra internet gazetemiz aldı başını gitti.


 


‘Nazlı Ilıcak iyiliğim için köşemi yazmış!!!’


 


Hayatımıza hızlı bir şekilde giren internet, özgür gazetecilik için fırsat mı? Ülkemizin internetle nasıl bir ilişkisi var?
İnternet gazeteciliği çok özgür bir alan. Ben yıllarca gazetecilik yaptım; Yeni Günaydın’da, Tercüman’da ve Star’da yazdım. Yazılarıma müdahaleler de oldu. Burada Star’ı ayıralım; Star Gazetesi’nde yazılarıma hiç müdahale olmadı ama Tercüman’da çok fazla müdahale edildi. Tercüman Gazetesi’nde sansür, yazımın iptali, Nazlı Ilıcak’ın müdahalesi... Mesela bir gün Ankara’dayken editörümü arayıp ‘Yazımı düzenledin mi?’ diye sorduğumda, ‘Üç yazını düzenledik, diğerini sayfaya koyamadık’ dedi. ‘Neden?’ diye sorduğumda, ‘Nazlı Hanım başka bir yazı koydu sizin yazınızın yerine’ diye cevap verdi. Benim yazımın yerine Nazlı Hanım kendisi bir yazı yazıp benim köşeme koyuyor. Bunu hazmedemedim, Mehmet Ali Ilıcak’ı aradım. Olayı anlattım, böyle bir rezalet olur mu dedim. Mehmet Ali Ilıcak duruma müdahale etti. Daha sonra İstanbul’a geldiğimde de Nazlı Hanım bana iyi niyetle şöyle dedi: “Şekerim ben senin için öyle bir şey yaptım.” Ben de ona “Benim için böyle şeyler yapmayın, ben köşe yazıyorum, haber yapmıyorum” dedim. Bu gibi müdahaleleri yaşadım. Bunu anlatma nedenim internet ortamında yaşadığım özgürlüğün altını çizmektir, internet ortamında dünyanın en özgür gazetecisiyim.


 


Gazeteciler medya sitelerini ziyaret etmeden yazılarını yazmıyorlar. İnternetteki medya siteleri çok önemli bir boşluğu dolduruyor. İnternetle birlikte eskiden kendi içine kapalı gruplar daha fazla dışarı açılır oldular. İnternet olmadan tek bir gün bile geçirmiyoruz değil mi?
İnternet artık hayatımızın bir parçası oldu; kız arkadaşımız, erkek arkadaşımız gibi oldu. İnternet gazeteciliğiyle, benim mücadele verdiğim dönemde o kadar iç içe olmuştum ki, arkadaşlarım bazen kolumdan tutup “Biraz etrafına bak” diye beni uyarıyorlardı. Bir kız arkadaşım beni internet yüzünden terk etti.


 


“Twitter’da sahte hesabınız varsa buyurun gazeteciler.com’a”


 


Siz sosyal medyada da yer alıyorsunuz. Twitter’da da görmeye başladık sizi. Bir dönem Twitter’a karşı kapalıydınız ama son dönemlerde içinizde biraz magazin ihtiyacı ortaya çıkmış gibi. Twitter sizce nasıl bir yerdir? Twitter'ın siyasi tarafı mı, ekonomi tarafı mı yoksa magazin tarafı mı daha çok ilginizi çekiyor?
Genel olarak ilgimi çektiğini söylemeliyim. Mesleğimiz gereği takip etmemiz de gerekiyor; kaçırdığım bir çok haberi Twitter’da yakalama imkanım oldu, bu nedenle sürekli olarak takip etmeye çalışıyorum. Sosyal siteler, sosyal medya çok önemli, geçtiğimiz hafta BBC’nin bir daveti üzerine İngiltere’ye gitmiştim; orada dört gün boyunca gördüklerim, öğrendiklerim bana dört yıllık malzeme sağladı. Orada vizyonu geniş bir takım şeyler öğrendim. Sosyal paylaşım sitelerinin gelişimini ve etkilerini anlattılar.


 


Twitter’da şöyle bir problem var: Sahte hesap açıp yazılar yazarak insanları zor durumlarda bırakanlar oluyor, bu noktada bir boşluk var gibi.
Bu sahte kayıtlar kısa zaman içinde ortaya çıkıyor, geçen günlerde birisi bana Kamer Genç adıyla bir mesaj gönderdi, hemen aradım Kamer Genç’i ve sordum kaydın kendisine ait olup olmadığını, sahte olduğunu söyledi. Hemen bir başlık açıp aramızda sahte Kamer Genç olduğunu belirttim. Yine bugün birisi Şamil Tayyar adıyla bir mesaj atmış. Mesajı okuduğunuzda Şamil Tayyar’ın o şekilde bir mesaj yazmayacağını anlıyorsunuz ve bu şekilde sahte olduğunu anlamak mümkün oluyor.


 


Bir de bazı gazeteciler bunu kendi aralarında eğlence niyetiyle yapabiliyorlar. Örneğin sizi sevmeyen birisi isminizle sahte bir hesap açıp sizi sıkıntıya sokmaya çalışıyor. Bunların bir şekilde engellenebilmesi ve bu işi yapanların cezalandırılması gerekli değil mi?
Nasıl cezalandırabilirsiniz ki; yapılan iş ahlaksızlık, ancak onları deşifre ederek cezalandırabilirsiniz. Aslında bu şekilde sahte hesaplar açan insanlar için gazeteciler.com bir köşe açabilir. Bu şekilde sahte hesap açan ahlaksızları sitemizde teşhir edebiliriz.


 


İnternet reklamlarının genel reklam pastasından aldığı pay Türkiye'de, Batılı ülkelerle karşılaştırıldığında hâlâ çok ama çok düşük. Bunu ne zaman değiştirebileceğiz? Büyük yatırımlarla açılan sitelere, yüksek ücretlerle yazması için insanlar transfer ediliyor ama sonra, gereken reklam desteği sağlanamadığı için bu yatırımların arkası kesiliyor.
Bu tür kötü örneklerden dolayı bizlerde sıkıntı yaşıyoruz; büyük yatırımlarla yola çıkıp reklam alan ve daha sonra başladığı işin arkasını getiremeyen bazı firmaların kötü etkilerinden reklam alamadığımız şirketlerin sayısı çok. İnternet reklamı Batılı ülkelerde çok ilerlemiş durumda; İngiltere’de internet reklamları TV reklamlarının önünde. Türkiye’de internetin reklam gelirlerinden aldığı pay yüzde 9, internet reklamları sıralamasında bizden daha kötü durumda olan Romanya’da bu oran yüzde 7. New York Times’ın internet sitesinin yıllık reklam geliri 56 milyon dolar. Buna karşılık ülkemizde internetin reklam gelirlerinin toplamı sadece 260 milyon dolar. Dolayısıyla biz bu noktada çok daha gerideyiz. Henüz bu bilinç bize ulaşmış değil. Siyasetten de bir kıyaslama yapmak için ABD başkanı Obama’nın seçimlere hazırlanırken internetten ne kadar çok faydalandığını, internet reklamlarına nasıl önem verdiğini bir görün bir de bizim siyasi partilerimizin reklam kullanımına bakın; reklam alanında internet bizde hala daha çok gerilerde. İnternetin ilerleyebilmesi için girişimcilerin internete destek vermesi gerekiyor. Hep eleştiririz, Türkiye’den niçin Google, Facebook gibi bir site çıkmıyor diye; bunun olabilmesi için yatırım gerekiyor. İnternethaber.com’a 320 dolarla kurduğumuz ofisle başladık ve şimdi 40 kişiyle birlikte çalışan büyük bir kurum haline geldik. Önümüzdeki yıl her ilde bir muhabirimizin olmasını hedefliyoruz.


 


Birçok gazetenin bile bugün hala Güneydoğu Anadolu’da muhabiri yok.
Bizim matbaa, kağıt ve dağıtım gibi giderlerimiz yok; dolayısıyla bizim bunları yapabilmemiz için teknolojiye ve insana yatırım yapmamız gerekiyor. Bunun için de reklam gelirlerimizin artması gerekiyor. İhtiyacımız olan rakamlar işadamlarımız için hiç de büyük olmayan rakamlardır. Bizim sektörümüzde birkaç milyon dolarla yapacağınız yatırım sayesinde bütün ulusal gazetelerle yarışabilecek duruma gelebilirsiniz.


 


İMD’nin (İnternet Medyası Derneği) kurucu üyesi ve başkanısınız. Bu dernek internet gazetecileri için neler yapıyor?


İnternet gazeteciliği yapıyoruz ama bugün Ankara’ya Meclis’e gitseniz internet gazetecisi olarak sizi içeriye almazlar. Çünkü hala daha internet gazetecileri olarak bizim mesleğimizi ortaya koymuş bir yasa yok ülkemizde. Öncelikle bir yasal düzenleme yapılması için çalışmalar yaptık. İnternet gazetecilerinin basın kartı bile yok bu eksiklik nedeniyle.


 


Ancak internet medyası da Çankaya Köşkü’ne çağrılmaya başladı… Sizin daha önce resepsiyon deneyiminiz oldu mu? Burada neler yaşadınız?
Bu resepsiyona katılmış olmamız da uzun süreli mücadelelerimizin sonucunda gerçekleşti. 25 gazeteci arkadaşımla birlikte gittim Cumhurbaşkanı’nın resepsiyonuna. Orada Cumhurbaşkanımızın beni gördüğünde oradaki gazeteci ordusuna dönüp “Bakın Hadi geliyor, rakibiniz, siz sınıfta kalacaksınız internet gazetecileri ileride sizi geride bırakacaklar” demesi anlamlıydı ve bu sözü duymak beni heyecanlandırdı. Başbakan’ın “Biz bu interneti önemsiyoruz, ama bu haber yorumlarına bir çözüm bulmak gerekiyor” demesi bizim için önemli.


 


Gazeteciler.com'da, “Adnan Berk Okan veya Cenk Açık yazınca olay oluyor!” dediniz. Bu iki isimin yazılarına gelen tepkiler sizi rahatlatıyor mu? Müstear isimlerle köşe yazılmasını doğru mu buluyorsunuz?
Bunu yanlış bulmuyorum. Fehmi Koru hala müstear isimle yazmaya devam ediyor. Hürriyet Gazetesi’nde Ahmet Hakan, Ahmet Arsan ismiyle yazı yazınca normal karşılanıyor, yadırganmıyor ama internette müstear isimle yazınca olay; dönüp bize “Siz niye böyle yapıyorsunuz?” diyorlar.


 


‘Mehmet Tezkan kendisini küçük düşürüyor!’


 


İnternet gazetecileri şu anda üvey evlat muamelesi görüyor gazeteciler arasında. İnternet medyası olmadan yaşayamayan bu gazetecilerin bu tavrına ne demeli?
Bu çok komik ve ikiyüzlülük. Mehmet Tezkan televizyonda Wikileaks’in yayınlarıyla ilgili olarak şöyle konuştu: “İnternet bunu yayınladı ama gazeteler bu işi yoğurdu.” Wikileaks dünyayı sallarken ülkemizde hala daha internet haberciliğini küçümsemeye çalışanlar var. Diyor ki internette o belgeler ham haliyle yayınlandı. Ne şekilde yayınlanacaktı? Mehmet Tezkan sınıfta kalmış, internetin gerisinde kalmış ve bu nedenle internet medyasını küçümsemekten başka bir şey yapamıyor ama bu şekilde kendini küçük düşürdüğünün farkında değil. İnternet habercilerinin hakkının verilmediğini söylemek istiyorum.


 


Bu arada internet derneğinize kimler, nasıl üye olabilir?
Şöyle bir düşüncemiz var: 2005 yılında derneğimizi kurduğumuzda ilk önce künyesiz site kalmaması için çalışmalar yaptık. Artık derneğimizin kurumsallaşması gerekiyor. Derneğimize nisan ayından itibaren sadece internet sitelerinin sahipleri üye olabilecek.


 


Hitlerini artırmak için her yolu deneyen kötü taraflı medya siteleri var. Bu siteler nasıl uyarılıyor?
Bunların ortadan kalkması için zamana ihtiyaç var. İşini sağlam yapan yerler ayakta kalacaktır. İşini ciddiye almayanların uzun vadede ayakta kalabilmesi mümkün olmayacak.


 


Son olarak internetteki hedefleriniz, yeni projelerinizden bahseder misiniz?
Şu anda 8 tane ulusal yayın yapan sitem var: gazeteoku, sporoku, internetfinans, sinemakeyfi, yerel site haberciler.com var. Her ilin internette yeri var; internetadana, internetkars, internetbeşiktaş gibi bütün bu domainler bize ait.


 


 


SAYIM ÇINAR


sayimc@superonline.com

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin