Ülkemizde İnternet gazeteciliği denildiği
zaman aklımıza hemen İnternet Haber ve Hadi Özışık geliyor dersek
herhalde yanlış olmaz... Aynı zamanda ‘www.gazeteciler.com’un da
arkasında siz varsınız. Biraz kendinizden bahseder misiniz? Nasıl
başladınız bu işe?
İnternet gazeteciliğinde ilklerden biriyim. İnternet benim hayatıma
90’lı yılların sonunda girdi, 1998’de internetin ‘i’sinden bile
anlamıyordum. O yıllarda çalıştığım Yeni Günaydın Gazetesi’nde
müdürüm Behiç Kılıç, bir haberi internetten araştırmamı istedi.
İnternetle tanışmam bu şekilde oldu. Yine o dönemde bir süre işsiz
kaldım. İşsiz kaldığım dönemde bir kitap üzerinde çalışırken
yazdığım kitabı internet ortamına taşımak istedim. İnternet
kullanmaya bu sebeple başladım. Kendim için bir WEB sitesi üzerinde
çalıştıktan sonra öğrendiklerimle daha başka neler yapabileceğimi
düşündüm, İstanbul’a gelip kardeşim ve bir yakınımızla küçük bir
ofis kiralayıp WEB tasarım işine başladık. Gazetecilik mesleğinden
kopamadığım için yine kendim internet gazetesi olan
‘internethaber.com’ başlıklı domaini aldım. Her gün çalıştığı
gazeteye işe giden insanlar gibi, sabah erken saatlerde ofise
gidip, internethaber.com’un sayfalarını güncelleyip yayınlamaya
devam ettik. Meslekten yakın dostlarımla da görüşmüş ve birlikte
çalışmak istemiştim ama o zamanlar kimseyi bu işe ikna edememiştim,
herkes çok önyargılıydı ve o yıllarda internetin hızla yaygınlaşıp
bugünkü işlevini alabileceğini düşünemeyip beni yalnız
bırakmışlardı.
Siz yola yalnız mı devam ettiniz?
Evet, kendi başıma internet gazeteciliğine devam ettim. Ancak 2001
kriziyle birlikte biz de çalışamaz hale geldik ve maalesef siteyi
yayına kapatmak durumunda kaldık. Son kez yayın yapıp kapanış
duyurumuzu yaptıktan sonra maillerimi kontrol ederken ABD’den gelen
bir maili okudum; siteyi kapatmamamız için ricada bulunan bir
maildi. Cevap olarak kapatmak zorunda olduğumuzu anlattık çünkü
paramız yok. Bu işe devam edebilmek için de paraya ihtiyacımız var!
Bunun üzerine bize ihtiyaç duyduğumuz para desteğini
sağlayabileceğini söyledi ve yayına devam etmemizi rica etti. O
dönemde yayına devam edebilmek için ihtiyacımız olan rakam yaklaşık
12 bin dolardı. ABD’li takipçimiz bu parayı ödeyeceğini söyledi. Bu
yazışmaların üzerine bizimle dalga geçtiklerini düşündük ama içime
bir kurt düşmüştü; ‘Ya ertesi gün gelirse ya da birini gönderirse’
diye düşünüp ertesi gün sabah erkenden ofise gittim. Ofisin önünde
elinde zarfla bekleyen birini gördüm. 12 bin dolar gönderilmişti.
Bunun yanında her ay 2 bin dolarlık reklam desteği vererek
gazetemize desteğini sürdürdü.
Kimdi bu yardım eden kişi?
İsmini açıklamak istemedi, ben de hala daha kendisiyle tanışmadım
ama aracı olan kişi Atasay Kuyumculuk’un sahibi Cihan Kamer’di,
Cihan Bey aracılığıyla bizimle temas kurmuştu. O günden sonra
internet gazetemiz aldı başını gitti.
‘Nazlı Ilıcak iyiliğim için köşemi yazmış!!!’
Hayatımıza hızlı bir şekilde giren internet,
özgür gazetecilik için fırsat mı? Ülkemizin internetle nasıl bir
ilişkisi var?
İnternet gazeteciliği çok özgür bir alan. Ben yıllarca gazetecilik
yaptım; Yeni Günaydın’da, Tercüman’da ve Star’da yazdım. Yazılarıma
müdahaleler de oldu. Burada Star’ı ayıralım; Star Gazetesi’nde
yazılarıma hiç müdahale olmadı ama Tercüman’da çok fazla müdahale
edildi. Tercüman Gazetesi’nde sansür, yazımın iptali, Nazlı
Ilıcak’ın müdahalesi... Mesela bir gün Ankara’dayken editörümü
arayıp ‘Yazımı düzenledin mi?’ diye sorduğumda, ‘Üç yazını
düzenledik, diğerini sayfaya koyamadık’ dedi. ‘Neden?’ diye
sorduğumda, ‘Nazlı Hanım başka bir yazı koydu sizin yazınızın
yerine’ diye cevap verdi. Benim yazımın yerine Nazlı Hanım kendisi
bir yazı yazıp benim köşeme koyuyor. Bunu hazmedemedim, Mehmet Ali
Ilıcak’ı aradım. Olayı anlattım, böyle bir rezalet olur mu dedim.
Mehmet Ali Ilıcak duruma müdahale etti. Daha sonra İstanbul’a
geldiğimde de Nazlı Hanım bana iyi niyetle şöyle dedi: “Şekerim ben
senin için öyle bir şey yaptım.” Ben de ona “Benim için böyle
şeyler yapmayın, ben köşe yazıyorum, haber yapmıyorum” dedim. Bu
gibi müdahaleleri yaşadım. Bunu anlatma nedenim internet ortamında
yaşadığım özgürlüğün altını çizmektir, internet ortamında dünyanın
en özgür gazetecisiyim.
Gazeteciler medya sitelerini ziyaret etmeden
yazılarını yazmıyorlar. İnternetteki medya siteleri çok önemli bir
boşluğu dolduruyor. İnternetle birlikte eskiden kendi içine kapalı
gruplar daha fazla dışarı açılır oldular. İnternet olmadan tek bir
gün bile geçirmiyoruz değil mi?
İnternet artık hayatımızın bir parçası oldu; kız arkadaşımız, erkek
arkadaşımız gibi oldu. İnternet gazeteciliğiyle, benim mücadele
verdiğim dönemde o kadar iç içe olmuştum ki, arkadaşlarım bazen
kolumdan tutup “Biraz etrafına bak” diye beni uyarıyorlardı. Bir
kız arkadaşım beni internet yüzünden terk etti.
“Twitter’da sahte hesabınız varsa buyurun gazeteciler.com’a”
Siz sosyal medyada da yer alıyorsunuz.
Twitter’da da görmeye başladık sizi. Bir dönem Twitter’a karşı
kapalıydınız ama son dönemlerde içinizde biraz magazin ihtiyacı
ortaya çıkmış gibi. Twitter sizce nasıl bir yerdir? Twitter'ın
siyasi tarafı mı, ekonomi tarafı mı yoksa magazin tarafı mı daha
çok ilginizi çekiyor?
Genel olarak ilgimi çektiğini söylemeliyim. Mesleğimiz gereği takip
etmemiz de gerekiyor; kaçırdığım bir çok haberi Twitter’da yakalama
imkanım oldu, bu nedenle sürekli olarak takip etmeye çalışıyorum.
Sosyal siteler, sosyal medya çok önemli, geçtiğimiz hafta BBC’nin
bir daveti üzerine İngiltere’ye gitmiştim; orada dört gün boyunca
gördüklerim, öğrendiklerim bana dört yıllık malzeme sağladı. Orada
vizyonu geniş bir takım şeyler öğrendim. Sosyal paylaşım
sitelerinin gelişimini ve etkilerini anlattılar.
Twitter’da şöyle bir problem var: Sahte hesap
açıp yazılar yazarak insanları zor durumlarda bırakanlar oluyor, bu
noktada bir boşluk var gibi.
Bu sahte kayıtlar kısa zaman içinde ortaya çıkıyor, geçen günlerde
birisi bana Kamer Genç adıyla bir mesaj gönderdi, hemen aradım
Kamer Genç’i ve sordum kaydın kendisine ait olup olmadığını, sahte
olduğunu söyledi. Hemen bir başlık açıp aramızda sahte Kamer Genç
olduğunu belirttim. Yine bugün birisi Şamil Tayyar adıyla bir mesaj
atmış. Mesajı okuduğunuzda Şamil Tayyar’ın o şekilde bir mesaj
yazmayacağını anlıyorsunuz ve bu şekilde sahte olduğunu anlamak
mümkün oluyor.
Bir de bazı gazeteciler bunu kendi aralarında
eğlence niyetiyle yapabiliyorlar. Örneğin sizi sevmeyen birisi
isminizle sahte bir hesap açıp sizi sıkıntıya sokmaya çalışıyor.
Bunların bir şekilde engellenebilmesi ve bu işi yapanların
cezalandırılması gerekli değil mi?
Nasıl cezalandırabilirsiniz ki; yapılan iş ahlaksızlık, ancak
onları deşifre ederek cezalandırabilirsiniz. Aslında bu şekilde
sahte hesaplar açan insanlar için gazeteciler.com bir köşe
açabilir. Bu şekilde sahte hesap açan ahlaksızları sitemizde teşhir
edebiliriz.
İnternet reklamlarının genel reklam
pastasından aldığı pay Türkiye'de, Batılı ülkelerle
karşılaştırıldığında hâlâ çok ama çok düşük. Bunu ne zaman
değiştirebileceğiz? Büyük yatırımlarla açılan sitelere, yüksek
ücretlerle yazması için insanlar transfer ediliyor ama sonra,
gereken reklam desteği sağlanamadığı için bu yatırımların arkası
kesiliyor.
Bu tür kötü örneklerden dolayı bizlerde sıkıntı yaşıyoruz; büyük
yatırımlarla yola çıkıp reklam alan ve daha sonra başladığı işin
arkasını getiremeyen bazı firmaların kötü etkilerinden reklam
alamadığımız şirketlerin sayısı çok. İnternet reklamı Batılı
ülkelerde çok ilerlemiş durumda; İngiltere’de internet reklamları
TV reklamlarının önünde. Türkiye’de internetin reklam gelirlerinden
aldığı pay yüzde 9, internet reklamları sıralamasında bizden daha
kötü durumda olan Romanya’da bu oran yüzde 7. New York Times’ın
internet sitesinin yıllık reklam geliri 56 milyon dolar. Buna
karşılık ülkemizde internetin reklam gelirlerinin toplamı sadece
260 milyon dolar. Dolayısıyla biz bu noktada çok daha gerideyiz.
Henüz bu bilinç bize ulaşmış değil. Siyasetten de bir kıyaslama
yapmak için ABD başkanı Obama’nın seçimlere hazırlanırken
internetten ne kadar çok faydalandığını, internet reklamlarına
nasıl önem verdiğini bir görün bir de bizim siyasi partilerimizin
reklam kullanımına bakın; reklam alanında internet bizde hala daha
çok gerilerde. İnternetin ilerleyebilmesi için girişimcilerin
internete destek vermesi gerekiyor. Hep eleştiririz, Türkiye’den
niçin Google, Facebook gibi bir site çıkmıyor diye; bunun
olabilmesi için yatırım gerekiyor. İnternethaber.com’a 320 dolarla
kurduğumuz ofisle başladık ve şimdi 40 kişiyle birlikte çalışan
büyük bir kurum haline geldik. Önümüzdeki yıl her ilde bir
muhabirimizin olmasını hedefliyoruz.
Birçok gazetenin bile bugün hala Güneydoğu
Anadolu’da muhabiri yok.
Bizim matbaa, kağıt ve dağıtım gibi giderlerimiz yok; dolayısıyla
bizim bunları yapabilmemiz için teknolojiye ve insana yatırım
yapmamız gerekiyor. Bunun için de reklam gelirlerimizin artması
gerekiyor. İhtiyacımız olan rakamlar işadamlarımız için hiç de
büyük olmayan rakamlardır. Bizim sektörümüzde birkaç milyon dolarla
yapacağınız yatırım sayesinde bütün ulusal gazetelerle
yarışabilecek duruma gelebilirsiniz.
İMD’nin (İnternet Medyası Derneği) kurucu üyesi ve başkanısınız. Bu dernek internet gazetecileri için neler yapıyor?
İnternet gazeteciliği yapıyoruz ama bugün Ankara’ya Meclis’e gitseniz internet gazetecisi olarak sizi içeriye almazlar. Çünkü hala daha internet gazetecileri olarak bizim mesleğimizi ortaya koymuş bir yasa yok ülkemizde. Öncelikle bir yasal düzenleme yapılması için çalışmalar yaptık. İnternet gazetecilerinin basın kartı bile yok bu eksiklik nedeniyle.
Ancak internet medyası da Çankaya Köşkü’ne
çağrılmaya başladı… Sizin daha önce resepsiyon deneyiminiz oldu mu?
Burada neler yaşadınız?
Bu resepsiyona katılmış olmamız da uzun süreli mücadelelerimizin
sonucunda gerçekleşti. 25 gazeteci arkadaşımla birlikte gittim
Cumhurbaşkanı’nın resepsiyonuna. Orada Cumhurbaşkanımızın beni
gördüğünde oradaki gazeteci ordusuna dönüp “Bakın Hadi geliyor,
rakibiniz, siz sınıfta kalacaksınız internet gazetecileri ileride
sizi geride bırakacaklar” demesi anlamlıydı ve bu sözü duymak beni
heyecanlandırdı. Başbakan’ın “Biz bu interneti önemsiyoruz, ama bu
haber yorumlarına bir çözüm bulmak gerekiyor” demesi bizim için
önemli.
Gazeteciler.com'da, “Adnan Berk Okan veya Cenk
Açık yazınca olay oluyor!” dediniz. Bu iki isimin yazılarına gelen
tepkiler sizi rahatlatıyor mu? Müstear isimlerle köşe yazılmasını
doğru mu buluyorsunuz?
Bunu yanlış bulmuyorum. Fehmi Koru hala müstear isimle yazmaya
devam ediyor. Hürriyet Gazetesi’nde Ahmet Hakan, Ahmet Arsan
ismiyle yazı yazınca normal karşılanıyor, yadırganmıyor ama
internette müstear isimle yazınca olay; dönüp bize “Siz niye böyle
yapıyorsunuz?” diyorlar.
‘Mehmet Tezkan kendisini küçük düşürüyor!’
İnternet gazetecileri şu anda üvey evlat
muamelesi görüyor gazeteciler arasında. İnternet medyası olmadan
yaşayamayan bu gazetecilerin bu tavrına ne demeli?
Bu çok komik ve ikiyüzlülük. Mehmet Tezkan televizyonda
Wikileaks’in yayınlarıyla ilgili olarak şöyle konuştu: “İnternet
bunu yayınladı ama gazeteler bu işi yoğurdu.” Wikileaks dünyayı
sallarken ülkemizde hala daha internet haberciliğini küçümsemeye
çalışanlar var. Diyor ki internette o belgeler ham haliyle
yayınlandı. Ne şekilde yayınlanacaktı? Mehmet Tezkan sınıfta
kalmış, internetin gerisinde kalmış ve bu nedenle internet
medyasını küçümsemekten başka bir şey yapamıyor ama bu şekilde
kendini küçük düşürdüğünün farkında değil. İnternet habercilerinin
hakkının verilmediğini söylemek istiyorum.
Bu arada internet derneğinize kimler, nasıl
üye olabilir?
Şöyle bir düşüncemiz var: 2005 yılında derneğimizi kurduğumuzda ilk
önce künyesiz site kalmaması için çalışmalar yaptık. Artık
derneğimizin kurumsallaşması gerekiyor. Derneğimize nisan ayından
itibaren sadece internet sitelerinin sahipleri üye olabilecek.
Hitlerini artırmak için her yolu deneyen kötü
taraflı medya siteleri var. Bu siteler nasıl uyarılıyor?
Bunların ortadan kalkması için zamana ihtiyaç var. İşini sağlam
yapan yerler ayakta kalacaktır. İşini ciddiye almayanların uzun
vadede ayakta kalabilmesi mümkün olmayacak.
Son olarak internetteki hedefleriniz, yeni
projelerinizden bahseder misiniz?
Şu anda 8 tane ulusal yayın yapan sitem var: gazeteoku, sporoku,
internetfinans, sinemakeyfi, yerel site haberciler.com var. Her
ilin internette yeri var; internetadana, internetkars,
internetbeşiktaş gibi bütün bu domainler bize ait.
SAYIM ÇINAR