Ağlama faslından önce şakalaştığımız bir film
bu
Son sahnelerini İtalya'daki evinin çatı katında çeken Ferzan
Özpetek, yeni filmi 'Saturno Contro' ile martta İstanbul'da olacak.
İtalya'da da 300 kopya ile aynı dönem gösterime girecek filmi için
Özpetek; "Filmlerim hep geniş kitlelere ulaşıyor. Şimdilik böyle...
Seviniyorum tabii ki, aman tahtaya vuralım!" diyor.
Ferzan Özpetek mart ayı sonunda iki önemli sinema olayı için
İstanbul'a geliyor. Malum, 26. Uluslararası İstanbul Film
Festivali, yeni filmi 'Saturno Contro' ile açılıyor. Ayrıca
festivalin ulusal yarışma bölümünün jüri başkanlığı görevi de var.
Halen postprodüksiyon aşamasındaki filmin setini Roma'ya
gittiğimizde ziyaret etmiştik. Son sahneleri evinin bulunduğu
binanın çatı katında çeken Özpetek "Biraz tembelliğimden işte,
evimin etrafında olmanın getirdiği samimiyet" diyor.
TÜRKÇESİ HENÜZ YOK!
Zaten çok barışçıl bir set bu. Herkes yaptığı işten hoşnut
görünüyor, insanların yüzü gülüyor. 'Kutsal Yürek'ten sonra bu
filmle kendi bildiği çevreye, mahallesine dönmüş. Sıradan
karakterler aracılığıyla yaşam ve ilişkilerdeki önlenemeyen
değişiklikleri anlatıyor: "Astrolojiden çok anlamıyorum ama çok da
hoşuma gidiyor. Satürn'ün olumsuz bir pozisyonda bulunmasıyla
yaşadığımız etkileri sembolize ediyor." Türkçe adı henüz
belirlenmeyen film, uzun süre birlikte yaşamayı becerebilen, bu
arada hayatla bir hesaplaşma içine giren 40 yaş civarı çiftlerin
ruh hallerini anlatıyor. Canlandıranlar ise İtalya sinemasının
starları. Yönetmenin 'Cahil Periler' adlı filminin başrol
oyuncuları Margaretha Buy ve Stefano Accorsi ise bol karakterli bu
filmin ünlü isimlerinden ikisi. Tabii ki Özpetek'in vazgeçilmez
oyuncusu Serra Yılmaz da var. Özpetek, tüm telaşına rağmen yine her
zamanki güler yüzüyle bizi Roma'daki evinde ağırladı.
*
'Saturno Contro'nun anlamı Satürn Ters Açıda'. Yani çok
anlamıyorum ama diğer gezegenlerle ters açı yaptığında zorlayıcı,
değiştirici bir manası var değil mi? Ben de astrolojiden çok
anlamıyorum ama hoşuma gidiyor. Film 40 yaş çevresi insanların
yaşamını anlatıyor. Bu yaş döneminde biraz da hayatla hesaplaşma
yaşanıyor. Satürn gezegeni sana kaşıt geldiğinde, ki bu 16 veya 17
yılda bir oluyor, seni geçmiş ve geleceğinle bir hesaplaşma içine
sokuyor. Hayatındaki bütün kurumuş dalları, aynı zamanda
parıltıları atıp gerçekleri görmeye başlıyorsun. Zor ama seni
değiştiren, olgunlaştıran bir dönem. Hoş bir sınav, sonuçta kabuk
değiştirmiş bir insan olarak devam ediyorsun. İşte böyle bir öykü.
Türkçesi'ni henüz belirlemedik. Uluslararası dağıtım için İngilizce
adı var ama yapım şirketi İtalyancası kulağa çok hoş geldiği ve
anlaşıldığı için bu adıyla pazarlıyor.
GÜCÜM YANIMDAKİLER
* Ve tüm bunları birbirlerinden kopamayan çiftler üzerinden
anlatıyorsunuz... Evet. Birisiyle 10-15 yıl beraber oluyorsun ve bu
sürede aşk ve cinselik azalıyor veya değişiyor, bambaşka bir şey
oluyor. Duygusal bir değişim yaşanıyor ama o insanı hala
hayatınızdan çıkaramıyorsunuz. İşte ben birisini bırakamamak
duygusunu, halini anlatıyorum. Bu yaştan sonra hayatından birisini
çıkarmayacaksın, bilakis ekleyeceksin misali. Yani birlikte
yıllarca yiyip içiyor, dertlerini, hoşluklarını paylaşıyorsun ve
diyelim ki aşk bitti, sevmiyorsun ne yapacaksın! O insanla bir daha
hiç görüşmeyecek misin? Ben yapamam! Yani senin kuvvetin aslında
yanındaki insanlar.
* Yaşam muhasebesini anlatan bir film yaparken siz hayattan neler
bekliyorsunuz? İnsan 47 yaşında olduğu zaman sadece sevdiği şeyleri
yapmak istiyor. Tabii ki belirli şeylerin sağladığı avantajlar da
var yaşamımda. Çok çalıştım, çabaladım ama sonunda karşılığını
aldım, şanslıyım. Artık keyif aldığım şeyleri yapmak istiyorum, ki
bunlardan birisi de film çekmek! Sete neşeyle giderim ben. Acıklı
sahnelerimiz de var ama ağlama faslına geçmeden yarım saat
öncesinde şakalaştığımız bir film oldu bu. Buram buram duygunun
olduğu bir film ve bu beni çok mutlu ediyor. Hatta bu kadar hoşluk
zaman zaman beni düşündürüyor. 'Acaba ben ne yapıyorum, kendimi
aldatıyor muyum?' diye.
HAYAT ÇABUK GEÇİYOR
* Sizin hesaplaşma süreciniz ne zaman başladı? Benim çocukluktan bu
yana hayat ve yaşlılık üzerine kafa yormak gibi takıntılarım
vardır. Yaşlıları dinlemek, onlardan öğrenmek hep hoşuma gitmiştir.
Bence şimdi hepimiz fark ediyoruz ki, cep telefonları ve internet
hayatımızı çok değiştirdi. Romantikliği kaldırdı öncelikle, her
şeyi çok hızlandırdı. Yani internete bir giriyorsunuz; binlerce
kötü haber yağıyor üzerinize ve geçip gidiyorsunuz. Duyarsızlaşma
yani. Eskiden tavrımız bambaşkaydı. İtalya'da bir günlüğüne
elektirikler kesildi ve çok hoş oldu. 'Huu komşu, bende elektrik
kesik, sende de mi' gibi olsa da insanlarla konuşup, komşunu filan
tanıyorsun. İşte bu samimiyeti, iletişimi kaybettik. Artık hayatın
çok çabuk geçtiğinin farkına varıyoruz. Benim yaşıma geldiğinde de
bunun hesabını yapıyorsun tabii ki. Zaten onun için çekebildim bu
filmi.
* Ekip, oyuncu kadrosu nasıl? Genelde ekibim zaten çalışmaktan
keyif aldığım insanlardan oluşur. Ama yeni gelen insanları da hep
empati ilişkisine göre seçiyorum. İstediği kadar işinde iyi ve
başarılı olsun; eğer bencil, insanları horgören, antipatik bir
insansa kesinlikle çalışmak istemem. İşine tutkulu olan ama bunu
hoşlukla yapan insanları seviyorum.
300 KOPYA İLE GİRECEK
* Ama genelde kaprisli oyuncu az değildir... Bizde oyuncu kaprisi
yok. Olmaz! Bu filmde 11 star var. Hepsi gerçekten de İtalya'nın
starları. Mesela çekimlerde bir oyuncuya çok kızdım çünkü ben bir
şey anlatırken o telefonla konuşuyordu, moralim bozuldu. Neyse özür
diledi ama sonrasında ben çok üzüldüm, bütün gün kendi kendimle
uğraştım. Niye profesyonel olamıyorum diye de kendime kızdım. Hatta
bunu diğerleriyle de paylaştım. Onlar ise 'Hayatımızda bu kadar
buram buram yaşamın ve insanlığın hissedildiği bir film çekmedik,
iyi ki profesyonal olamıyorsun' dediler. Bence amatör kalmak çok
önemli.
* Bütçesi yüksek, dağıtımı da geniş kitlelere ulaşacak bir film
değil mi? Evet. Mart ayı başında 300 kopya ile İtalya'da gösterime
girecek. Artık bu kaderimiz oldu, yani filmlerim hep geniş
seyirciyi kitlelerine ulaşıyor. Şimdilik böyle, seviniyorum tabii
ki, aman tahtaya vuralım!
Türkiye daha cazip
* Gönlünüzün hep Türkiye'de olduğunu biliyoruz. Var mı bir
proje yakınlarda?
Biraz tembelliğimden burada, İtalya'da çekiyorum aslında.
Gördüğünüz gibi evimde, evimin çevresinde yapıyorum çekimleri.
Tabii ki yeniden Türkiye'de bir film yapmayı çok istiyorum.
Şimdilerde daha bir bağlılık hissediyorum. Zaten İstanbul'a çok
düşkünüm. Ama henüz belli değil. Projeye göre ya Türkiye ya Amerika
olacak. İtalya'da olmayacağı kesin.
* ABD'yle ilgili proje ne?
Aslında iki tane proje var karşımda. Biraz korkutuyor beni
açıkçası. Yani ayak uydurabileceğim şeylerler mi karşılaşacağım,
onu bilmiyorum. Bir de bana ne getireceği, kariyerime ne
kazandıracağı konusunu da düşünüyorum. Gidip de çok ağzı yanan var.
Ben mutluyum şimdiki halimden. Bu işin sonu yok ki, hep daha iyi
bir şeyler yapmak istiyorsun tabii ki. Benim için en güzel şey ne
biliyor musunuz? Sabah çekim setine keyifle gitmek, sevdiğim, hoş
insanlarla bir şeyler yapmak. Her şeyi gönlüne göre yapmak en büyük
lüks. Ben de onu yapıyorum işte. Daha ne isteyeyim. Bu nedenle ABD
yerine Türkiye'de bir film yapmak benim için daha cazip.
Biliyorsunuz 'Harem Suare'de çok sorun yaşadım ama 'Hamam'ı
çekerken çok eğlenmiştim. Neyse 'Saturno Contro' çıksın ortaya,
sonrasında düşünecek zamanım olacak.
Esin KÜÇÜKTEPEPINAR / Sabah Günaydın