Bu filmin yönetmenini öldürmek istedim
Bir yapımcı, ilk kez kendi şirketinden çıkacak bir filmle ilgili
böyle konuşma cesareti gösteriyor! Fatih Aksoy başrollerinde Haluk
Bilginer ve Metin Akpınar'ın yer aldığı "Kısık Ateşte 15 Dakika"
filmi için, "Çok kötü bir film oldu. Yönetmenin kovulması
gerekirdi. Film gösterime girecek, herkes görecek" iddiasında.
Ben doğduğumda televizyon oradaydı. Şimdi otuzlu yaşlarımdayım ve
evimin her odasında televizyon var. Hepimiz televizyon izliyoruz ve
doğal olarak hepimizin bu konuda engin fikirleri var. Bazen
kendimi, nefret ettiğim bir şeyi izlerken buluyorum, bazen de çok
sevdiğim bir dizi bitince üzülürken. Kaynana Semra deyince
hepimizin konu ile ilgili fikirleri vardı. Kaynana Semra'nın oğlu
gömülürken de birtakım fikirler içindeydik. Kaynana Semra sanki
yıllardır aramızda yaşamamış da, televizyon laboratuvarlarında
tasarlanmış bir klon gibi davranıyoruz. Televizyon, hayatımızı
sömüren bir canavar mı, yoksa içimizdeki canavarın, yüzüne ayna
tutulmuş versiyonu mu? Konu ile ilgili yetkin isimlerden birine,
Fatih Aksoy'a uzattım mikrofonu. Sektörün yüzüne ayna tutmaktan
çekinmedi...
* Dün "Star Avı" yayımlandı ATV'de. Pazar günü de "Boxing Models
Türkiye" başlayacak. "Star Avı" çok ilginç ve bizi çok etkileyen
bir program oldu. Ama şu anda jüri var mı yok mu bilmiyorum. Çünkü
sırayla jürini
* hepsi benimle tartıştı. Programın formatında, yarışmacılar
seçildikten sonra her bir jüriye bir grubu veriyorsunuz. Ben de üçe
böldüm yarışmacıları, hiç kimse bundan memnun olmadı. En zayıf
grubu da Ercan Saatçi'ye verdim. Onun görevi müzik grupları ile
ilgilenmekti. Buna hem Ercan hem de diğerleri itiraz etti. Ercan
"Ben yeni gruplar yapayım" dedi, izin vermedim. "Peki, diğerlerinin
elediği insanlardan grup yapayım" dedi. Bunu onayladım. Sonra Deniz
Seki ile Erol Köse "kaçar kişi alacak?" dediler. Ben de "istediği
kadar alabilir" dedim. Bunun üzerine ağır bir kriz yaşadık. Şu anda
programın bir jürisi var mı yok mu bilmiyorum. Elimizde üç haftalık
yayın var. Sonra ne olacak bilmiyorum. Televizyon çok cazip bir
sektör. Bunu bu kadar cazip kılan da bazen insanın bilmediği
durumlarla karşı karşıya gelmesidir. Ben de şu anda ne yapacağımı
bilmiyorum. (Gülüyor)
* "Kısık Ateşte 15 Dakika" filmi ile ilgili olarak ben, kötü bir
film yaptığımızı düşünüyorum. Filmin senaryosu, benim son yıllarda
okuduğum en güzel senaryo idi. Haluk Özenç çok güzel bir senaryo
yazmıştı. Ve bu iş beni çok heyecanlandırmıştı. Sonra bir yönetmen
bulduk. (Neco Çelik) Adını duymadığım bir çocuktu. Sonra onun bir
filmini izledik, film iyiydi. Almanya'da çekmişti. Sonra bu filmi
çekmeye başladı. Ben filmin yapımcısı olsaydım, ikinci gün
yönetmeni kovmuştum. Filmler de yönetmenlerin falan değildir. Bir
senaryo yazdırıyorsun, oyuncuları bir araya getiriyorsun, günlerce
çalışıyorsun sonra bir yönetmen geliyor içine . . . Yok canım böyle
şey, kovarsın gider. Ortağım Mehmet Karaca'ya, "Bu adam bu filmi
çekemez, kov gitsin" dedim. Yine kovmadılar. En sonunda ortaya bir
tane film çıktı. Çıkan film, o senaryodan çıkması beklenen en iyi
film değil. Bu haliyle seyredenler, mesela filmin dağıtım şirketi
"Biz sorunun sebebini anlamadık, nedir ki sorun? Bizce çok iyi bir
film olmuş" dediler. Filmi izleyip kötü olmuş diyen bir tek ben
varım. Henüz Metin Akpınar ve Haluk Bilginer filmi izlemedi. Yine
söylüyorum bence kötü bir film. Ama 19 Mayıs'ta vizyona girecek.
Ben filmi yeniden çekmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden
filmin senaryosunu da mutlaka bastırıp yayımlatacağım, seyirciler
okusun diye.
KOVARSIN GİDER
* Mehmet filmin prodüktörüdür. Yani filmle ilgili nihai kararları
Mehmet verir. Ve çok parlak oyuncuları bir araya getirdi. Bence
Metin Akpınar filmde yanlış oynatılmış. Ama dağıtım şirketi de
"Akpınar'ın son yıllardaki en iyi performansı" diyor. Bence Mehmet
yanlış yönetmen seçti ve bence Mehmet yönetmeni kovmayarak hata
yaptı! Film çıkacak, görecek herkes. (Şaşkınlığımı gizleyemiyorum.
Bir yapımcı ilk kez, şirketinden yayımlanacak filmi ile ilgili
böyle bir iddiaya sahip!)
* Bu filmi kendi paramızla çektik. Biz öyle sponsorla falan
uğraşmayız. Bu filmde ilginç bir uygulamamız var, oyuncularımız,
montaj stüdyosu, kamera ekibi, kısaca filmde çalışan bir çok kişi
filme ortak. Bu Med Yapım'ın oluşturduğu güven duygusu ile yapılmış
bir filmdir.
* Mehmet basında "Film konusunda fikir ayrılığımız var" dedi. Bence
nazik bile davrandı. Ben filmi izlemeye birkaç kez montaj
stüdyosuna gittim. Hatta bir iki kere yönetmeni öldürmeye kalktım.
Onun için nezaketli bile davranmış. Hiç değilse "Allah belasını
versin" dememiş. Ortaklıkta böyle sorunlar çıkar. Tabii ki çok
gerildik ama bunu atlattık.
* Bence Sinan çok iyi bir programcı. Bu tür programlarda, dinlemek
çok önemlidir. Sinan bunu çok güzel yapar. Ben Sinan'ın programında
Serhat isimli arkadaşın tavrını çok güzel buldum. O banttan
yayımlanan bir program. İstemeseydik yayımlamazdık. Bence ortada
bir sorun yok. Hepimizin aynılaşması gerekmiyor. "Ben TV kameraları
altında evlenmek istemiyorum" diyebilir. Serhat'ın tavrını çok şık
buluyorum.
Röportajın tamamı:
http://www.sabah.com.tr/cp/gnc109-20060408-101.html