ALİ EYÜBOĞLU / MİLLİYET
Yuh artık!
Bir televizyonun genel müdürlüğünü yapan arkadaşım telefon edene
kadar haberim yoktu bu olaydan. Arkadaşım, "Fatih Aksoy’un son
bombasını okudun mu?" diye sordu, "Hayır" dedim. "Med Yapım,
yakında bir dans yarışmasına başlayacakmış. Yarışmada jüri üyeliği
yapması için Mehmet Ali Ağca’ya teklif götürmüş ve 500 bin dolar
önermiş" deyince ilk tepkim şu oldu: "Yuh artık!"
Bu sözü kullandığım için özür dilerim. Ama aradan onca saat geçti,
hala aynı görüşteyim.
"İnanılır gibi değil" denir ya, bu haber de bana öyle geldi!
Doğruluğundan kuşku duyduğum bir haber üzerine yorum yapıp, ofsayta
düşmemek için Medyapım’ın ortağı Fatih Aksoy’u aradım. Aksoy, "Şu
an bir toplantıdayım, çıkınca seni arayayım" dedi.
Aradan 5-6 saat geçti, Aksoy’dan bir yanıt gelmedi. İşin doğrusunu
öğrenmeden uyuyamayacağımı bildiğim için gece yarısına doğru bir
kez daha aradım Aksoy’u ve internet sitelerinde çıkan haberi
sordum.
Aksoy, "O haber doğru değil" dedi.
Peki nereden çıktı bu diye sorunca Aksoy, "Adam cinayet işledi, 30
yıl yattı. Bir 30 yıl daha mı yatıracağız adamı?" demesin mi?
Aksoy’a, "Ağca'nın hapiste 30 yıl geçirdiği doğru ama bir
cinayetten o kadar yattığı doğru değil. Ağca, Papa’yı yaralamaktan
İtalya’da 19 yıl, gazeteci Abdi İpekçi’yi öldürmekten ve yaptığı üç
gasptan Türkiye’de 11 yıl yatıp çıktı" dedim ama sonuç
değişmedi.
Aksoy, bu kez şunları söyledi: "11 ya da 30 yıl fark etmez.
Yasalara göre cezasını çekti, çıktı sonuçta. Böyle bir teklifin
neresinde sorun var, anlamadım. Bir daha mı cezalandıracağız onu.
100 yıl mı yatıracağız hapiste. Elbette, her cinayet birilerini
üzer. Ama sonuçta kanun cezasını verir, o da bu cezayı çeker ve
çıkar. Hapisten çıkanları topluma kazandırmak gerekmez mi? Ağca’ya
dans yarışmasında jüri üyeliği ve bunun karşılığında 500 bin dolar
teklif etmedik. Ağca’nın adı şirkette 'yarışmacı' olarak geçti.
Ağca, sadece Türkiye’de değil, dünyada da tanınan biri. Dans
yarışmamızda yer almasında bir mahsur görmüyorum. Benim için Ağca
da bir, yarışmaya katılacak bir başka insan da. İşlediği suçun
cezasını çekti çünkü..."
Cezasını çekmiş!
Yapımcıların, toplumun sinir uçlarına değen işlerle, ses getiren ve
yüksek reyting elde eden programlar yapmasına itirazım
yok. İtirazım bile bile kronikleşmiş bir
yaraya
basılmasına.
Ancak Ağca’nın durumu belli. Kanun önünde aklanmış olabilir, ama ya
toplum vicdanında? Yapımcıların, parçası oldukları toplumları da
düşünmesi gerekmez mi? Her şey reyting değil ki! Şirketler zaman
zaman performanslarını artırmak için 'arama toplantıları' yapar. Bu
toplantıları yönetenler, "Düşüncelerinizi sansürlemeyin. Aklınıza
gelen en uç fikirleri bile söyleyin" der. O toplantılarda böylesi
uç fikirler ortaya atanlar olur ama sonuçta aklı selim galip gelir.
Ağca’yı bir dans yarışmasında jüri üyesi ya da yarışmacı olarak
düşünmeyi de 'arama toplantısı'nda ortaya atılan 'aykırı bir fikir'
olarak görüyorum.