SEVİLAY YÜKSELİR / SABAH
Seni hiç unutmayacağız Süreyya Bey!
Hıncal Uluç'un bir türlü hazzetmediği, başyazarımız Mehmet
Barlas'ın öve öve bitiremediği şu 3G adı verilen teknoloji ile
Turkcell sayesinde İzmir'de gerçekleştirilen yazıişleri
toplantımızda tanıştık...
İşte bugün size kaptanımız Erdal Şafak'ın başını çektiği, SABAH
kadrosunun yarısının İstanbul'dan, diğer yarısının İzmir'den ve
Okan Müderrisoğlu'nun da Ankara'dan katıldığı bu tanışma
hikâyelerinden bahsedeceğim biraz...
Niyetim sizi biraz gülümsetmek...
Çünkü bizim ekibin 3G ya da başka deyişle üçüncü nesil teknoloji
ile tanışma halleri, Yılmaz Erdoğan'ın bir zamanlar gişe rekoru
kıran Vizontele filminin sahnelerini aratmayacak türdendi.
Sabah 10.30'da başlayan toplantıya ilk bağlantıyı kuran isim
Turkcell'in CEO'su Süreyya Ciliv, ona ilk merhaba diyen ise Erdal
Ağabey oldu.
Erdal Ağabey tecrübeli tabii. Bizim gibi çömez değil. Daha önce kim
bilir kaç kez katılmış 3G tanıtımlarına. Bir görseniz elindeki
telefonla nasıl dans ediyor. Kâh makineyi öne doğru uzatıyor, kâh
kendine doğru çekiyor. Bakıyor ki Ciliv her şeye rağmen kendisinden
daha yakışıklı, bu kez yandan görüntü vermeye çalışıyor.
Anlayacağınız, Erdal Ağabey, karşısındaki Süreyya Bey'e, onun
kendisine verdiği görüntüden daha net ve parlak bir görüntü
verebilmek için öğrendiği bütün numaraları döktürüyor gözümüzün
içine baka baka...
İkinci merhaba ise yazarımız Mahmut Övür'e nasip oluyor. Turkcell
Genel Müdür Yardımcısı Tayfun Çataltepe, telefonu uzatıp, "Buyrun
sıra sizde. Süreyya Bey karşınızda" deyiverince, nutku tutulan
demokrasi savunucusu, insan hakları âşığı Övür, elindeki telefonu
bir sağa bir sola çeviriyor ve ne diyeceğini bilemiyor. Herhalde
bundan olsa gerek, yine bildiğini okuyup, Süreyya Bey'e günün en
bomba sorusunu yöneltiyor: "Bu teknolojinin demokrasinin
gelişmesine ne gibi katkı sunmasını bekliyorsunuz Süreyya Bey?"
Ya bizim uyanık ekonomi müdürümüz Tarık Yılmaz'a ne demeli. Tam da
Hıncal Ağabey'in üzerine basa basa dikkat çektiği gibi... Hani
diyor ya; "Bu 3G gazeteciyi tembelleştirir! Bu gazeteci milletine
değil 3G teknolojisi sunmak, bunların elinden, olan teknolojiyi de
geri almak lazım!" Tarık kaptığı gibi telefonu, laptopun üzerine
dayayıp, "Eee hazır sizi bulmuşken bir mini röportaj yapalım
diyorum efendim. Söyler misiniz şu dakikaya kadar kaç bin aboneniz
3G teknolojisinden faydalanmak için başvuruda bulundu?" diyerek
başlıyor, ardı ardına sorularını sıralamaya. Bir yanda da tabii
klavyesinde yapılan canlı kanlı röportajı yazmaya. Yani
anlayacağınız bizim Tarık bir taşla 2 değil, 5 kuş vuruyor...
Genel Yayın Yönetmeni Yardımcımız Metin Yüksel'in durumu ise içler
acısıydı. Her ne hikmetse Süreyya Bey'i karşısındaki mini ekranda
gören Metin Yüksel, önce şaşkın şaşkın o ekrana baktı, sonra ise
elini ağzına götürerek, "Aaaaa Süreyya Bey siz misiniz?
Nasılsınız?" diyerek enteresan ve ama garip bir tepki gösterdi.
Elindeki telefonu Haber Koordinatörümüz Şaban Arslan'a uzatırken
ise hiçbir şey olmamış gibi, "Çok abartacak bir şey yok canım!
Bugün 3G yarın 6G! Alışacağız işte yavaş yavaş. Alıştıkça da
bıkacağız bu teknolojik gelişmelerden" diyerek ahkâm kesmeye
başlaması anlaşılır gibi değildi.
Süreyya Ciliv'in, "Allah Allah ekrana bir haller oldu. Görüntünüz
dışarı taştı. Acaba 3G'de bir sorun mu var?" diye hayıflanmasına
karşılık, "Sorun sizin üçüncü nesilde değil Süreyya Bey. Sorun
benim gövdemde!" diyerek günün esprisini patlatan Şaban Arslan'ın
döktürdüğü methiyeler ise tam bombaydı: "Vatana millete hayırlı
olsun Süreyya Bey. İnşallah hayırlara vesile olur bu 3G. Allah
hepimizin çoluğuna çocuğuna en iyi 'tree ji'leri nasip
etsin..."
Üçüncü nesille son tanışan ise İzmir Temsilcimiz Ünal Ersözlü'ydü.
O kadar şaşkın davranışın üzerine en büyük şaşkınlığı ise o yaptı.
Şaban'ın kendisine uzattığı telefonu kaptığı gibi kulağına dayadı
ve ne yazık ki Süreyya Bey ile, pardon 3G ile yakından tanışma
fırsatını kaçırdı. Hatta sonradan kendisine bu durumu arz
ettiğimde, "Aaaa gerçekten ben adamı kulağıma dayadım yahu! Hep bu
Şaban yüzünden. Vatan, millet, Sakarya deyince, 'Ne oluyoruz abi?'
dedim birdenbire. Aklım, elim, ayağım birbirine karıştı. Hale bak!
O şaşkınlıkla Süreyya Bey'e bütün konuşma boyunca yüzümü değil, iç
kulak, orta kulak arasındaki görüntülerimi izlettirdim. Rezil olduk
abi!"