DEMRE BELEDİYE BAŞKANI RADİKAL YAZARI MİNE KIRIKKANAT'A DAVA AÇTI

Antalya'nın Demre İlçesi Belediye Başkanı Süleyman Topçu, Radikal Gazetesi Yazarı Mine Kırıkkanat, Yazı İşleri Müdürü Hasan Çakkalkurt ve gazetenin sahibi Aydın Doğan aleyhine ceza ve 10 bin YTL'lik tazminat davası açılması için savcılığa dilekçe verdi. Davaya konu olan yazı...

Google Haberlere Abone ol
DEMRE BELEDİYE BAŞKANI RADİKAL YAZARI MİNE KIRIKKANAT'A DAVA AÇTI

Belediye Başkanı Topçu'nun avukatı Haldun Karadayı, Radikal Gazetesi Yazarı Kırıkkanat'ın 18 Mart 2005 tarihinde yayınlanan ''Zevkten Zekaya Kalınlık'' başlıklı yazısında, müvekkiline hakaret ettiğini savunarak, Demre Asliye Ceza ve Demre Asliye Hukuk mahkemelerine ayrı ayrı dava dilekçesi verdi.


Mine Kırıkkanat'ın dava konusu olan yazısı:


Zevkten zekâya kalınlık (2)



Mine G. Kırıkkanat

Sonsuzluk, ölümsüzlük değil. Günümüz bilgisiyle sınırları çizilemediği için sonsuz kabul edilen evrende bile ölümsüzlük yok. Gezegenler, yıldızlar, hatta karadelik dediğimiz antimaddeler bile doğuyor, ölüyor. Ama ölüm de bir son değil. Mutlaka iz bırakan bir devinim, değişim, dönüşüm.
Dünya dediğimiz mavi gezegende, belki de hayat olduğu için bu devinim daha hızlı ve daha çok iz bırakıyor. Yeryüzü, insan eliyle yaratılan, yükselen ve çöken uygarlık izleriyle dolu: Herhangi bir biçimde kurumsallaşan insan toplulukları yeryüzünden silindikten sonra, kurdukları uygarlıklar geride bıraktıkları zamana dayanıklı eserlerle ölçülüp anlaşılıyor.
Tarihte, devletlerin niceliğiyle yarattığı uygarlığın niteliği düz orantılı. Köhne bir devlet, yüzyıllar sonra hayranlık uyandıran uygarlık izleri bırakmıyor geride. Oysa nerede olağanüstü bir mimari ve sanat yoğunlaşması varsa, orada görkemli bir uygarlık kurabilen devlet vardı, anlamına geliyor. Bir uygarlıklar geçidi olan Anadolu topraklarındaki son 2 bin yıla bakacak olursak, işte Roma, işte Bizans, işte Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları. Hepsi yıkılan bu imparatorlukların görkemini, yazılı belgelerden önce, mimari ve sanat eserlerinden anlıyoruz. Mimari ve sanat, uygarlık geçip gittikten sonra kalan ve onu anlatan izler.
Bu açıdan bakıldığında, son Türkiye Cumhuriyeti'nden uygarlık kanıtı olarak ne kalacak, sayın seyirciler? Son yarım yüzyıldır yapılan hangi tapınak, hangi devlet binası, hatta duvarı, hangi cadde, hangi kent meydanına dikilen heykel, yüzyıllar sonra metrelerce toprağın altında bulunup çıkarıldığında, 'Amanın ne uygarlıkmış!' dedirtecek?
Türkiye Cumhuriyeti'nin en görkemli mimari ve sanat eserlerinin, evrensel çapta üstün bir devlet adamı, Atatürk dönemine denk gelmesi bir raslantı mıdır? Ya da Atatürk ve İnönü'den sonra, devlet eliyle kamu adına kurulan hangi bina, dikilen hangi heykel sanat tarihinde bir uygarlık izi bırakacaktır?
Belki sanatsever varsılların bireysel çabalarla korudukları geçmiş ya da belki İstanbul Modern müzesinde olduğu gibi kurmaya ve desteklemeye çalıştıkları çağdaş sanat eserleri dışında, o da bir ihtimal; hangi uygarlık, hangi kültür işareti kalacaktır günümüz Türkiyesi'nden yüzyıllar sonrasına?
Eciş bücüş Atatürk heykelleri mi, Çin'den ithal plastik palmiyeler mi, yoksa Demre'deki bakalit Noel Baba heykeli mi? Suyolu, karayolu, kanalizasyon sistemi bulunamayıp, zaten yapılardan da bir şey kalmayan gecekondu kentlerinde betonu da, demiri de eriyip giden camilerin ucube kalıntılarından nasıl bir sanatın, nasıl bir kültürün varlığına karar vereceklerdir?
İşte bunun içindir ki derme çatma bir uygarlık, yaratan insan topluluğu ve kurduğu devletin de köhneliğine işaret eder ve bu kapsamda Türkiye, evrensel estetikten nasibini almamış kişiler tarafından yönetildiğinden beri 'etik' erozyonu da yaşamaktadır, ya da tersi. Çünkü estetik, aynı zamanda felsefi bir etiktir. Yani insanın sanata yaklaşımı, aynı zamanda ahlak bilincidir. İnsan, zevkten zekâya incelir ya da kalınlaşır. Türkiye, giderek daha kalınlaşıyor, çünkü zevksiz insanlar zekâsızlık üretiyorlar.
İşte yerel bir örnek, Demre'nin zevksizlik abidesi belediye başkanı Süleyman Topçu. Bir Avrupa ülkesinin belediyesine odacı olamayacak bu zat, Türkiye'nin en turistik beldesine belediye başkanı olabiliyor. Şimdi Rus sanatıyla birlikte Rus turistlere hakaret eden bu adamdan, Demre'nin yollarını nasıl yapması beklenir, parklarını nasıl ve turizme nasıl hizmet edecektir? Umumi hela yaptırsa, güzellikten geçtik, ergonomik olma ihtimali var mıdır?
Kentlerimizin estetiğine, politikacılarımızın potlarına bakın, devletimizin köhneliğini anlayın. Dünyada odacı olamayacak zatlar, Türkiye'de belediye başkanlıklarıyla yetinseler, yine iyiydi de... Kimileri zirvelere tırmandığı içindir ki, bizim uygarlık izleri zemine sıfır.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin