Hayatın garip halleri var. Demet Evgar da bu hallerden birini
yaşıyor şu sıralar. Aslen Manisalı olan Evgar, Onur Ünlü'nün Manisa
Akhisar'da çektiği Sen Aydınlatırsın Geceyi filminde Manisalı genç
bir kızı oynuyor. Evgar'a göre 'enteresan bir izdüşümü' bu. 12-13
yıl önce oyuncu olmak için Manisa'dan İstanbul'a gelen Demet
Evgar'ın, yıllar sonra hayalini gerçekleştirmiş olarak memleketine
bir film çekimi için geri dönmesini nasıl yorumlamalı, bilinmez ama
Evgar, Akhisar'da adeta bir yıldız. Fotoğraf çektirmek için
insanlar, tabii birçoğu kadın, sıraya giriyor. Akhisarlılar,
"Evgar'ın hemşehrileri olduğunun farkındalar mı?" derseniz orası
belli değil. Kimi biliyor, ama çoğu 1 Kadın 1 Erkek dizisinden
dolayı ilgi gösteriyor Evgar'a. Eee dizideki Zeynep karakteri ne de
olsa birçok kadının idolü. Banyo, Beyza'nın Kadınları, Güneşi
Gördüm, Yahşi Batı filmlerinde ve 1 Kadın 1 Erkek dizisinde
karşımıza çıkan Evgar, skalası geniş oyunculardan. Komedi filminde
de yüksek bir performans sergiliyor, bir dramda da. Hatta
bıçaksırtı kimi karakterleri de hakkını vererek oynadığına şahit
olduk. Tabii bu durumda tiyatroyla kurduğu sıkı bağın etkisi var.
Genç kuşaktan birçok oyuncu gibi 'tiyatrosuz bu iş olmaz' tavrında.
Tiyatro grubu Pangar'la yoluna devam ediyor son zamanlarda. Demet
Evgar'ı Sen Aydınlatırsın Geceyi setinde yakalamışken, Manisa'ya
dönüşünü, Zeynep'i, RTÜK baskılarını, tiyatro sevdasını
konuştuk.
- Manisalısınız ve oyunculuk serüveniniz Manisa'da
başlıyor. Şimdi bir film için memleketinize geri dönüyorsunuz, hem
de Manisalı bir kızı oynuyorsunuz. Günün birinde böyle bir durumla
karşılaşacağınızı düşünmüş müydünüz?
- Maalesef
geleceği görme yeteneğim yok. (Gülüyor). Ama ben Manisa'da yaşarken
şehirde sinema yoktu. Sonra yıllar geçti Beyza'nın Kadınları burada
bir sinemanın açılışında gösterildi. Böyle enteresan izdüşümler
oluyor hayatta. Sen Aydınlatırsın Geceyi filmi de böyle bir izdüşüm
olsa gerek.
- Sizi oyuncu olmaya iten neydi?
- Benim çıkış
noktam hep tiyatroydu. Tiyatro yapmak istiyorum.
- Aileniz bu karara itiraz etmiş, sonrasında karar
değiştirdiler mi?
- Önceleri karşı çıktılar. Ama
sonrasında destek oldular. Sanki ilk baştaki karşı çıkışları
kendimi sınamam, kararımdan emin olup olmadığımı anlamam içindi.
Birkaç ay sürdü. Fakat, İstanbul'da yaşarken konservatuvarda
okurken, tiyatro yaparken en büyük destekçilerimdi onlar. Eğer
ailemin desteği olmasaydı bu kadar sağlam kalamazdım.
- Peki Sen Aydınlatırsın Geceyi filminde Manisalı kızı
oynayacağınızı öğrendikleri zaman nasıl tepki
verdiler?
- Çok heyecanlandılar, sevinçten çığlık
attılar.
- Potansiyelinizin biraz geç keşfedildiğini düşünüyor
musunuz?
- Yok düşünmem. Her şeyin bir zamanı var
galiba.
- Birçok farklı kadın karakteri canlandırdınız. Hiçbiri
birbirine benzemeyen kadınlar bunlar.
- Ben çok
kadınla büyüdüm. Bunun etkisi vardır herhalde. Mesela bazen
eniştelerim arayıp, "Bak burada halan gibi tepki veriyorsun,", "Bak
burada aynı teyzen gibisin," diyor. Kadının zaten zengin bir hali
var. O zenginlik çıkıyor herhalde.
EVLİLİK KARARINDA RTÜK'ÜN DAHLİ YOK
- 'RTÜK, Zeynep ile Ozan'ı evlendirmek istiyor' algısı nasıl ortaya
çıktı?
- Ben size olanı anlatayım. Biz 5 bin tane skeç
çektik. Bu dizi özel kanala geçmeyi hak ediyordu ve de geçti.
Türkiye için bir ihtiyaçtı ve bana sorarsanız iyi de oldu. 5 bin
skecin sonunda Zeynep ile Ozan'ı evlendirelim dedik. Çünkü sekiz
yıllık bir ilişki vardı ortada. Bir de onların evli hallerini
görelim istedik. Çünkü diğer türlü her dakika aynı şeyi oynamaya
başlıyorsun. Ayrıca evlenince yeni bir hikaye başlayacak hem Zeynep
hem de Ozan için. Sonrasında bu RTÜK olayları patladı. Oysa geçen
yıl dizi RTÜK'e gitti, son derece sempatik bir dizi, zararlı bir
şey yoktur diye oybirliği ile kuruldan geçti. Ama nedense sanki
Zeynep ile Ozan'ı, RTÜK evlendirecek gibi bir algı ortaya çıktı.
Ama aslında bu bizim planlarımızda olan bir şeydi.
- Böyle bir zorlama olsaydı sizin tavrınız ne
olurdu?
- Bu tür zorlama durumunda ben sivri tepkiler
veririm. Böyle bir zorlamayla Zeynep evlendirilecek olsaydı, ben
diziden çekilebilirdim belki. Ama bizim dışımızda bir durum yok
aslında.
- Siz Güneşi Gördüm filminde Havar isminde Kürt bir anneyi
canlandırdınız. Onun gözünden Türkiye'ye bakınca ne
gördünüz?
- Dünyayı kadınlar yönetseydi, herkes
birbirini seviyor olurdu. Savaş olmazdı mesela. Yaşadığımız ve
sorun olarak kabul edilen birçok şeyin kökeninde erkeklerin
hegomanya kurma ihtirasları var. Kadınlar da bu ihtirasların
kurbanı oluyor. Havar da böyleydi. Bana göre sorun olarak önümüze
konulan konular, aslında erkeklerin yarattığı suni gündemler.
Farkındaysanız biz dünyayı erkeklerin diliyle dinliyoruz. Bu dil de
kavgacı ve ihtiraslı. Kadın devreye girse ya da girebilse bambaşka
bir dünyada yaşıyor olurduk.
ONUR ÜNLÜ, AİLE GİBİ BİR ADAM
- Yönetmen Onur Ünlü ile ne zaman yollarınız kesişti?
-
Bizim çok yakın ortak bir arkadaşımız var: Şebnem Sönmez. Biz
birbirimizle tanışmak istiyorduk. Bundan beş, altı yıl önce, Şebnem
bizi tanıştırdı. O zamandan beri arkadaşız. Onu tanımak çok güzel.
Onur, aile gibi bir adamdır. Daha önce de birlikte çalışacaktık ama
denk düşüremedik. Kısmet bu filmeymiş.
- Nasıl teklif etti rolü size?
- "Dokunmadan
nesneleri oynatan bir kadını oynamak ister misin?" dedi. Ben
de,"Yaşasın, hayatım boyunca bunu yapmak istiyorum," dedim. Çocuksu
isteklerini yapmana izin veriyor bu meslek işte.
- Leyla ile Mecnun'u izler misiniz?
- Zaman
dolayısıyla çok dizi izleyemiyorum. Ama Leyla ile Mecnun'u
izlediğim zaman çok eğleniyorum. Açıkçası onun dışında pek dizi
izlemiyorum. Ama kendi dizilerimi, filmlerimi de pek
izleyemiyorum.
- Bu bir fobi mi ya da zamansızlıktan mı?
-
Fobi değil. Bir işi yaparken o işin bir parçası olmaktan keyif
alıyorum. Seyircinin önüne çıktığı zaman da, doğal olarak benden
çıkıyor. Benim için geride kalmış oluyor. İzleyememe duygum genelde
böyle.
Tiyatrodan asla vazgeçmem
- Tiyatro oyunlarını takip etme konusunda dizilerden daha
istikrarlı olduğunuzu duydum.
- Takip ediyorum. Çok
güzel yeni oyunlar izliyorum. Yeni yazarlar, yeni gruplar ortaya
çıkıyor.
- Alternatif tiyatroların, Türk tiyatrosuna getirdiği
yenileşmeyi nasıl buluyorsunuz?
- Son beş, altı yıldır
İstanbul'da olan en güzel şey bence. Ki ben de bu tarz bir
tiyatroya, Tiyatro Kılçık'tan aşinayım. Konservatuvarda, ikinci
sınıftayken biz Tiyatro Kılçık'ı kurmuştuk. O zamanlar böyle küçük
mekanlarda tiyatro oynanması gibi bir durum pek yoktu. Eski
Yeşil'de, Kemancı gibi yerlerde oynadık. Bize deli gözüyle baksalar
da benim için çok önemlidir. Tiyatrodan asla vazgeçmem. Şimdi yeni
kurduğumuz tiyatro grubu Pangar ile tiyatroya devam ediyorum.
ZEYNEP CESUR BİR KADIN
- 1 Kadın ve 1 Erkek'teki Zeynep karakterinin fenomen haline
gelmesini nasıl yorumluyorsunuz?
- İçindekini dışına
rahatça vurabilmesine bağlıyorum. Her kadın kendisinden bir şey
buluyor Zeynep'te. Çünkü seyirciler, bazen kendi içinde bastırdığı,
dile getiremediği birçok davranışı, tavrı Zeynep'in dile
getirdiğini görüyor. Zaten Zeynep birçok kadının bir bedende vücut
bulmuş hali.
- Zeynep bir yanıyla modern, bir yanıyla da geleneksel
geliyor bana.
- Zeynep'in derdi evlenmek ve anne
olmak. Ama bunu özgürleşerek yapmaya çalışıyor. Cesur bir kadın.
Böyle bir algı bundan kaynaklanıyor olabilir. Ozan, büyümemiş bir
erkek çocuğu, dünyadaki pek çok erkek gibi. Bunun için sürekli bir
didişme hali var. Zaten kadınlar erkeklerin büyüyememiş olduklarını
keşfetse işler daha yolunda gider. Kadınların hırsları, erkeklerle
başa çıkamama hallerinin sebebi, erkekleri bu şekilde kabul
etmemelerinden kaynaklanıyor.
(Olkan Özyurt-Sabah Pazar)