Memet GÜLER\HT MAGAZİN
"Ve sonunda diziler liginin yaz boyunca kapalı kalan perdesi
ardına kadar aralandı. Bütün kanallar, referandumun ertesinde,
ellerindeki en iddialı yapımları geçen hafta boyunca birer birer
görücüye çıkardı. Ekranda her gece birbirinden güçlü yapımlar,
yılın bu en kritik reyting meydan muharebesinde kıyasıya,
amansızca, acımasızca karşılaştı, kapıştı, yarıştı. Televizyon
üzerine yazı yazmak, hele de şu günlerde tıpkı kanaldan kanala
gezinmek gibi, oturup bütün gece derdi tasayı boş verip dizi
izleyebilmek gibi iyice keyifli bir hal aldı.
Önce eskilerden başlayalım... Ezel, sezonu müthiş bir gala
gecesiyle açtı. Haluk Bilginer ve Kıvanç Tatlıtuğ’un ekibe
katılması ve dizinin iki çok yetenekli senaristinin bir yıl boyunca
anlattıkları, seyirciyi ekran karşısına kilitleyen o öyküyü yeni
sezonun ilk bölümünde Kenan Birkan ve Sekiz’in gelişiyle beraber
yıkıp, yeni baştan kurmaları, Ezel’in bu sezonun da fenomeni
olacağının apaçık kanıtıydı. Yaprak Dökümü finale doğru
ilerlemesinin avantajını kullandı ve yine reytinglerde tavan yaptı.
Eski dostlar, ilk haftasından belli oldu, reytinglerde dizi bitene
kadar yine hep zirveye oynayacaklar. Zirvede başladıkları yarışı,
yine zirvede bırakacaklar. Hanımın Çiftliği çok hareketli ve ateşli
bir bölümle seyircisine merhaba dedi ve cuma gecelerinin reyting
pastasının en büyük dilimini kimselere kaptırmayacağını bir kez
daha belli etti. Türk Malı iki yeni transferiyle ve Şafak Sezer ile
Binnur Kaya’nın muhteşem enerjisiyle yüksek irtifada girdi
sezona.
POLAT ALEMDAR İNCİRLİK’İ BASTI
Kurtlar Vadisi Pusu ise tarihinin operasyonuna imza attı geçen
hafta. Polat ve arkadaşları bu kez elçilik falan da değil, gidip
doğrudan İncirlik’i bastılar. Onların seyircisi bu tür abartılı
sahneleri severek, inanarak, sorgulamadan kabul ediyor. Diziyi
takip etmeyenler ise Kurtlar’ı, Dünyayı Kurtaran Adam niyetine, bir
komedi filmiymişçesine değerlendiriyor.
Gelelim yeni sezonun dizilerine... Hepsini bugün, bu sütunda
anlatmak elbette mümkün değil. Bu yüzden geçen iki haftaya
damgasını vuran Fatmagül’ün Suçu Ne ile başlayalım. Diğerlerini,
hem de biraz daha pişmelerini de beklemek adına önümüzdeki günlere
bırakalım. Kim ne derse desin artık bir kez daha kanıtlandı; Beren
Saat bizim en büyük dizi yıldızımızdır. Ne Tuba Büyüküstün, ne
Bergüzar Korel, çıtayı Beren’in çıkardığı yere koyamadılar.
Fatmagül’ün Suçu Ne’nin ilk iki haftasında yakaladığı başarıyı
elbette sadece Beren Saat’e bağlamak, kocaman bir ekibe, bu işe
emek veren yüzlerce kişiye haksızlık olur. Ama sorarım size, eğer
Fatmagül rolünde Beren olmasaydı, bu dizi böylesi bir etki
yapabilir, bu yoğunlukta bir seyirci yakalayabilir miydi? Mümkün
değil...
FATMAGÜL’ÜN YENGESİNE DİKKAT
Çarpıcı hikâyesiyle ilk bölümde hedeflerini tutturdular. Perşembe
geceleri Kurtlar Vadisi Pusu’nun karşısına, Aşk-ı Memnu’dan sonra
yine reyting pastasının hemen hemen yarısına hâkim olan bir dizi
yapıp, koydular. Üstelik aslında daha yeni başlıyorlar. Henüz
sorunu-soruyu anlattılar bu iki bölümde. Fatmagül’ü izlettirecek
yanıtlar, daha dizinin senaristlerinin zihninde. Hele de
Fatmagül’ün yengesi Mukaddes rolündeki Esra Dermancıoğlu gerçekten
de devleşiyor. Yan karakterlerin bu olumlu katkısı, Fatmagül’ün
Suçu Ne’nin başarı şansını iyice güçlendiriyor. Bilirsiniz, her
sene bir dizi öne çıkar, diğerlerine göre. En çok o konuşulur, en
çok o konuşturur. Deli Saraylı ve Öyle Bir Geçer Zaman ki’den de
çok umutluyum ama, şimdilik yılın dizisi adaylığı konusunda şu ana
kadar bütün işaretler, bahtsız Fatmagül’ün üzerinde.
Hepinize iyi haftalar..."