Mehmet BARLAS/SABAH
Ertuğrul Özkök'ün durumundan sorumlu muyum?
İnsanın başına neler gelebilir diye merak ediyorsanız, benim
durumumdan ders alabilirsiniz...
IMF'nin eski Başkanı Strauss-Kahn'ın New York'ta yaşadığı cinsel
taciz içerikli serüven üzerine Hürriyet'te yorumlar yapan Ertuğrul
Özkök, bu Fransız siyasetçinin spermlerine takıntılı yazılar
yazmaya başlamıştı.
Ben de bunu yanlış bulduğumu ve büyük bir kitle gazetesinin önemli
bir köşesinde bu kelimenin (sperm) yerli yersiz fazla
kullanılmasının doğru olmadığını yazmıştım.
İşte bu yazılar sonunda ben de hiç hesap etmediğim bir konumda
buldum kendimi.
Bir annenin düşünmeden yaptığı uyarı sonunda karşılaştığı durum
gibi bir şey bu...
Aklına getirmek meselesi
O anne evden çıkarken
küçük yaşlardaki iki oğluna "Ben yokken sakın burnunuza fasulye
sokmayın" diye tembihte bulunmuş.
Akşam eve geldiğinde iki oğlunun da burun deliklerinde fasulyeler
varmış.
İşte ben Ertuğrul Özkök'e "Sen önemli bir gazetenin ciddi olduğu
sanılan bir yazarısın... Çok fazla sperm takıntılı yazılar
yazmamalısın" dediğimden beri, o cinsel içerikli yazılarının
sayısını artırıyor.
Bir "Belçikalı" hikâyesi vardır tam Özkök'e göre.
Belçikalı Brüksel'e gitmek için Paris'te trene binmiş.
Bindiği vagonun kompartımanında, tam karşısında mini etekli çok
çekici bir Fransız dilberi, bacak bacak üstüne atmış
oturmaktaymış.
Belçikalı şapkasını tepedeki fileye koyarken tren sarsılmış ve
şapka yere düşmüş. Belçikalı eğilip şapkayı yerden alır ve
doğrulurken, eli o Fransız dilberin bacağına değmiş.
Kadın gülümsemiş ve "Mösyö, isterseniz daha ileri gidebilirsiniz"
demiş.
Belçikalı da bunun üzerine Brüksel'i geçip Kopenhag'a kadar
gitmiş.
İleri gidebilirsin ama...
Acaba birileri
Ertuğrul Özkök'e de "Daha ileri gidebilirsin" mi dedi?
Dünkü Hürriyet'te yayınlanan son yazısında "Mehmet Barlas'tan
kesinlikle saklanması gereken yeni yayınlar" ara başlığı ile yine
Haydar Dümen'i kıskandıracak içerikli şeyler yazmıştı.
Bu arada "Acaba ben andropozda mıyım" sorusuna da kendini tahlil
ederek cevap bulmaya çalışmıştı.
Bir dönemde bir mizah dergisinde de "İdrardan karakter tahlili"
köşesi vardı...
Demek istediğim şu.
Ey Ertuğrul Özkök, titre ve kendine dön!
Benim sperm içerikli yazılar hakkında yazdıklarımı yok farz et.
Burnuna fasulye sokmayı bırak.
Giydiğin iç çamaşırını, aynada çıplak her sabah gördüğün bedenini
ve cinselliğe ilişkin çeşitlemelerini ne kadar yazsan da, o önemli
gazetede attığın siyasal yanlışlarla dolu manşetleri
unutturamazsın.
Libido mu mortido mu?
Neticede Ahmet Kaya'nın
Paris'teki mezarına özür dilemek için Victoria's Secret markalı bir
iç çamaşırı değil, çiçek koydun.
Kendi "Libido"nun son durumunun tahlilini de yapabilirsen yap bu
arada...
Hürriyet'i yönetirken yok saydığın sosyo- politik gerçekler ile
siyasal yanılmışlığının arasında kalmış olmanın bunalımı, senin
libidonu bir "Destrudo"ya veya "Mortido"ya dönüştürmekte
olabilir.
Libidonun azalması insanın cinselliği ağzına sakız etmesi ile de
anlaşılabilir.
Lütfen durmadan burnuna fasulye sokup, beni de vicdan azabına
sürükleme.
Ya da asıl niyetin "Benden sonra tufan" diyerek Hürriyet'i poşete
mi sokturmak?
ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN DÜNKÜ YAZISI İÇİN