Anayasa Mahkemesi, sahibi olduğu internet sitesinde yayımladığı haberi yerel mahkeme kararıyla kaldırılan kişinin, basın ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.
Resmi Gazetede yayımlanan karara göre, bir internet sitesinde,
borsadaki bir şirketin hisse fiyatlarındaki artış ve azalışların
analiz edildiği bir haber yer aldı.
Şirketin yönetim kurulu başkanı, haberin kaldırılması istemiyle
Üsküdar 4. Sulh Ceza Mahkemesine başvurdu.
Yerel mahkeme, "kişilik haklarına saldırı" olduğu gerekçesiyle, haberin yayımdan kaldırılmasına hükmetti. Karara yapılan itiraz, Üsküdar 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararıyla kesin olarak reddedildi.
Bunun üzerine internet sitesinin sahibi, Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 26. maddesinde güvenceye alınan ifade
özgürlüğü ile 28. maddesinde güvenceye alınan basın özgürlüğünün
ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi.
Kararda, mahkemelerin, bu tür müdahaleye karar verirken, basın
özgürlüğünün kullanılmasından kaynaklanan yarardan çok daha ağır
basan, korunması gereken bir yararın varlığını somut olgulara
dayanarak göstermesi gerektiği ifade edildi.
Kaldırılan haberde şirket hisselerinin fiyatlarındaki azalmaların şüpheli bulunduğunun belirtildiği anlatılan kararda, keyfi, kişisel saldırı oluşturacak, kaba hakaret içermeyen değerlendirmelere yer verildiği kaydedildi. Kararda, bu değerlendirmelerin yeterli olgusal temele dayalı yapıldığının kabul edilmesi gerektiği bildirildi.
Yerel mahkemenin, söz konusu haberin "kişilik haklarına saldırı" niteliğinde olduğunu kabul ettiği belirtilen kararda, şöyle denildi:
"Bahse konu yazıdaki hangi iddia veya yorum nedeniyle içeriğinin
yayından çıkarılması kararının verildiği açıklanmış değildir.
Toplumsal tartışmaya katkıda bulunan iddia ve değerlendirmelerin
yer aldığı söz konusu yazıya erişimi engelleyen Derece Mahkemesi
kararının, müdahaleyi haklı kılacak, konuyla ilgili ve yeterli
gerekçe içermediği kabul edilmelidir. Yazıda, hisseleri halka arz
edilmiş şirket ile aracılık hizmetleri yapan diğer şirkete ilişkin
iddia ve değerlendirmelerin, toplumu yakından ilgilendiren ve kamu
yararı bulunan ticari faaliyetler olduğu açıktır. Herhangi bir
gerekçeye dayanmaksızın, kamuoyunu yakından ilgilendiren görüşlerin
yayılması olanağının ortadan kaldırılması 'sansür' anlamına gelir.
Bu sebeplerle başvurucunun ifade ve basın özgürlüğüne yapılan
müdahalenin, demokratik toplum düzeninde gerekli bir müdahale
olmadığı kanaatine varılmıştır." (AA)