Star gibi milyonlarca izleyicisi bulunan bir kanal. Başına resmen tanıdıklar, komşular getiriliyor. Şu anda Haluk Örgün'ün işlerini konuşacak değiliz. Çok basit bir mantık yürütüyoruz. Hürriyet, Milliyet, Sabah gazetelerinden birinin başına STV'nin Ankara temsilcisi getirilse kimse sesini çıkarmayacak mı? İçinde bir soru oluşmayacak mı?
Şüphe götürmeyen bir şey var. Adı ister Cumhuriyet olsun, isterse de Radikal, Vakit, Yeni Şafak, Kanal 7 ya da STV... her kanaldaki veya gazetedeki insan haber ya da yorumla ilişkisi varsa gazetecidir. Elbette bir başka mecraya geçmek onun en doğal hakkıdır. Ama bazı şeylerin tarifi yapılmaz. Haluk Örgün'ün üç haberini sayın desek bir kişi çıkmaz.
İyi bir televizyoncuysa bunu bugüne kadar görmemiz gerekirdi. Ama Başbakan komşusu olarak değil de haberlerinden.
Sonuç bizce çok acı. THY de, TRT de, Başbakan'ın yakın çevresine en pişman olduğum atamalar dediği yerler. Bu fısıltılar bize geldiğine göre görevleri alanlara da gidiyordu.
Eskilerin deyimiyle hülasası şu: Türkiye tarihinde ilk defa özel sektör tekelinden devlet sektörü tekeline doğru gidiyor. Birinde "para" belirleyiciydi diğerinde "ideolojik" yakınlık. Medya çalışanları ikisinin de kurbanı olmak zorunda değil.