Haluk Şahin/RADİKAL
Açık Radyo ve yeni değerler
Yaşadığım için biliyorum: Türkiye’ye gelen yabancı
entelektüellerin en çok hayret ettikleri kültürel olgulardan birisi
Açık Radyo’dur. Nasıl işlediğini, neler yaptığını anlattığınızda
gıpta ederek dinlerler. Çünkü kendi ülkelerinde bu kadar başarılı
bir bağımsız radyo örneği ya yoktur ya da varlığını bir kamu
kuruluşunun ya da üniversitenin şemsiyesi altına sığınmasına
borçludur.
Açık Radyo’nun bağımsız bir medya organı olarak 14. yılını sürüyor
olması, kollektif işleri pek beceremeyen bizlerden beklenemeyecek
bir başarıdır.
Açık Radyo’yu önemli yapan etmenlerin birisi, kuşkusuz, bir
alternatif sunmasıdır. Hiçbir radyo istasyonunda
rastlayamayacağınız programları orada dinler, hiçbir medya
organında dile getirilmeyen görüşleri orada duyarsınız.
Açık Radyo’yu dinlediyseniz sloganını da bilirsiniz: “Kâinatın tüm
seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo.”
Gerçekten, adını bile duymadığınız ülkelerin, varlığından haberdar
olmadığınız müzik aletleriyle çalınmış şarkılarını
dinleyebilirsiniz orada. Kim üretmiş olursa olsun, kültürün tek tek
uluslara değil, tüm insanlığa ait olduğunu hissedersiniz.
Eğlence imparatorluklarının medyayı büyük ölçüde kontrol altına
aldıkları bir dönemde ilan-reklam bağımlılığı ve ona bağlı olarak
tiraj-reyting köleliliği gittikçe ağırlaşıyor. Bu hegemonyanın
dışında kalmak isteyen medya organları ayakta kalmakta her zaman
olduğundan daha fazla zorlanıyorlar.
Siyasi iktidarlar da, bağımsızlığını ciddiye alanları çökertmek
için, vergi memurları dahil, her türlü silaha başvuruyorlar.
İşte böyle bir ortamda Açık Radyo gibi bağımsız mecralara duyulan
ihtiyaç daha da artıyor.
Patronsuz bir işletme Açık Radyo. Kâr amacı gütmüyor. Ve yıllık
giderlerinin yüzde 40’ını dinleyicilerinin yaptığı bağışlarla
sağlıyor.
Sadede geliyorum:
Açık Radyo bu günlerde Altıncı Dinleyici Destek Projesi’ni
yürütüyor, yani izleyicilerinden bağış topluyor. Harika programlar
var. Siz de küçük bir bedel karşılığı onlardan birisinin destekçisi
olabilirsiniz. (Daha fazla bilgi için ya radyoya kulak verin
-İstanbul’da FM 95.4’e- ya da internete bakın.)
Birbirinden ilginç programlar yayınlamasının yanı sıra Açık
Radyo’nun benim için bir özelliği daha var: Büyük ekonomik kriz
bağlamında ve özellikle Obama’nın seçilmesinden bu yana dile
getirdiğim yeni değerlerin sözcüsü ve somutlaşmış örneği
olması.
Neo-liberal talan döneminin ardından yeni bir ahlakın temel
taşlarını oluşturmasını dilediğim o değerler şunlar:
Tutumluluk, tevazu, dayanışma, çevreye saygı, sorumluluk, saydamlık
ve başkalarını dinleme yetisi.
Açık Radyo yaptıklarıyla düşündüklerimin boş bir romantizmden
ibaret olmadığını kanıtlıyor.